Ekonomimiz %5 büyüdü denmesine biz de her Türk vatandaşı gibi gurur duyarak sevindik. Ancak madalyonun tersinden bakınca da büyümenin hormonlu olduğunu, verilen rakamların abartıldığını gördük. Belirli zaman aralığında bu rakam yakalanmış olabilir fakat büyümenin sürdürülebilir olması gerek. Sanayi ve Otomotiv üretiminde ihracatta ki hızlanmayla ilk çeyrekte %5,3 büyüdük. İhracatın desteği ile Otomotiv-Beyaz eşya üretimi ve ihracatı hızlı seyretmiş. Ticaret-Ulaştırma-Haberleşme-sektöründe ki büyüme ise %5,2. Bütün bu büyüme rakamlarının sürdürülebilir olması için Hükümetin ekonomik reformları bir an önce hayata geçirmesi gerekir.
Avrupa Birliği ülkelerinde son çeyrek yılda görülen ekonomik toparlanma Türkiye’de ki ekonomik büyümeyi de tetiklemiş görünüyor. İhracatın artış hızı olan %10,6 oranı neredeyse ekonomik büyümemizin yarısı kadar. Yani %2,39 unu oluşturuyor. Büyüme diye iddia edilen rakamımızın %5 olmasında ki katkısı büyük. Ancak bu rakam sürdürülebilir mi? Orası düşündürücüdür.
Bir yandan iş dünyasında patronlar işçi çıkaracak, mağazalar, iş yerleri kapanacak mutfaklarda yangın oluşacak, her üç gençten biri işsiz dolaşacak, Turizm de batan batana otel ve moteller kapanacak ama ekonomimiz büyüyor diyeceğiz. Buna ancak şaşırtan büyüme denir. Turizm diyerek gelip geçmemek gerek. Bunun oteli var lokantası var deniz ürünleri satanı tekstili satanı var binlerce çalışanı var. Tamamı içler acısı serzenişteler.
Sizleri veri rakamlarına boğmak ve sıkmak istemiyorum. Ancak rakamları vermeden de olmuyor. Geçen yılın ilk üç ayında ki seyahat gelirleri 3,3 Milyar dolardan bu yılın ilk üç ayında 2,8 Milyar dolara gerilemiş. TÜİK’in Parakende Ticaret Endeksi %2,3 küçülürken her nasıl olduysa hizmetler alanında %5’i aşan bir büyümeye ulaşılmış. Milli gelirde ki hane halkı tüketim harcamaları Milli Gelirin neredeyse %60’nı oluşturuyor. Yılın ilk çeyreğinde varılan rakam hane halkı için %5,1 artmış görünüyor. Devletin Mili Gelirde ki payı yaklaşık %15 iken, Devletin Tüketim harcamaları %9,4 lük bir artışla büyümüş.
Yatırım harcamaları ise ekonomimizin %30 unu oluşturuyor. Ancak burada ki büyüme ise %2,2 de kalarak patinaj yapar durumda. Ekonomide ki hızlanmayı iş potansiyelini artırmayı sağlayan yatırımlar olduğuna göre ve bu alanda ne bir fabrika ne de istihdam yaratıcı üretime yönelik bir yatırım olmadığına göre ekonomimiz de büyümeyi yakaladık uçuyoruz demek biraz şaşırtıcı olsa gerek. Yatırımın olmadığı, yabancı paranın gelmekte tereddüt ettiği, OHAL Yasası gibi bir Yasanın ülke gündemine bıçak gibi saplandığı, Demokrasi, Hukukun üstünlüğü gibi kavramların hiçe sayıldığı bir ülkede yatırım da olmaz yabancı yatırımcıda gelmez. Bu konuda büyüdük demek ancak şaşırtıcı-aldatıcı olacaktır.
2017 Yılının ilk çeyreğinde GSMH (Gayrı Safi Milli Hasıla) 173Milyar 780 Milyon Dolar olmuş.2016 yılının ilk çeyreğinde bu rakam 190 Milyar 478 Milyon Dolar iken bu yıl 17 Milyar Dolar Mili Gelirde düşüş kaydetmişiz. Bütün bunlar Devletin yani TÜİK in verdiği rakamlar kendi yakıştırmamız değil!
Hollanda gibi bir ülkenin Konya ili kadar toprağı var, Tarım ürünleri ihracatı 93 Milyar Dolar iken, bizim Tarım ürünleri ihracatımız ancak 17,1 Milyar Dolar. Suriye’de yıllardır süren bir savaş var, çalışan tarım nüfusu durmadan azalıyor toprakları işgal edilmiş durumda Zeytin ve zeytinyağı üretiminde üç yıldır Türkiye’den daha fazla zeytinyağı ihracatı yapabiliyor. Biz de mevcut zeytin alanlarını söküp sefertası gibi beton yığınlarına çevirmeye çalışıyoruz. Gel de üzülme gel de büyüdük diyenlere şaşırma.
Ancak mikrofonu eline geçirince ve de önümüzde bir hayati seçim söz konusu olunca mavi boncuk dağıtmak uğruna Ekonomimiz muhteşem bir büyüme kaydetti demek hem reel ekonomik değerlerimizle örtüşmüyor hem de şaşırtıcı oluyor. Güler misiniz ağlar mısınız halimize!