Emeklisi olmayan meslek dallarından… Seçilmiş olmak. Atanmışlara yaş altmış beş güle güle deniyor. Seçilmişe hoş geldin deniyor.
Halk arasında yaşın yetmiş işin bitmiş denirken. Seçilmişe yaşın yetmiş, seksen fark etmiyor koltuk seni bekliyor deniyor.
Yaşlısın gayrimenkul satışında aklı yerinde raporu isteniyor. Yaşlı seçilmişe aklı yerinde mazbatası veriliyor. Seksen milyon sana emanet deniyor. Seçilmiş olanların emeklisi tabut oluyor.
Meşin deri koltuklara oturan kalkmıyor. Kalkan ise saltanatı evladına devrediyor. Babadan oğulla geçiyor.
Siyasi tarihimizde parlamento saltanatı babadan oğulla devam ediyor. Değerli okurlar tuhaf durum değil mi? Parti ve aile gücünün belirli şahıslar tarafından ülkede lale devri gibi kullanılıyor…
Padişahlık gibi babadan oğulla geçiyor. Güya Türkiye’de saltanat düzeni kaldırıldı. Siyasetin baba, oğul, damat, torun düzeni hâkim oldu. Şimdi parlamento düzeninde babadan agula geçişler devam ediyor.
Oğul yoksa damat geliyor. Oda yoksa torun münasip görülüyor. Örneğin; parlamento kurulduğundan beri bazı vekiller hiç değişmez. Parti başkanları hep aynı isimler. Seçilmiş ölürse onun yerine evlatları aday olur, onlar seçimlere girerler.
Bunun dışında her ne olursa olsun, mecliste hiç değişmeyen vekiller vardır; yıllardır değişmeyen vekiller bunlar. Bunlar hiç yaşlanmazlar, emekli olmazlar, her seçimde aday olurlar.
Sanki vekillik onların tekelinde… Emekliye ayrılmayı hiç düşünmezler. Emekliye ayrılan, Cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, bakanlık yapmış olanlar bile seçilmek için her göreve talibiz derler.
Sedyeyle bile seçilenlerin ülkesindeyiz. Bir dönem altına bez bağlanmış başbakanlar yönetti bu ülkeyi. Yürümekten, konuşmaktan acizler seçildi. Bugün parlamentoda olup da yemin dahi edememekten halsizlerin seçildiği bir parlamento var.
Yaşlandım artık, yerimi gençlere bırakayım, bir köşeye çekileyim diyenlerin sayısı bir elin parmakları kadar bile değil.
Sadece bizde mi? Bugün dünyanın her yerinde adı parlamenter olan sistemlerin genelinde çark böyle işliyor.
Amerika başkanı sandık da kaybediyor yine gitmem diyor. Gelenin yaşı seksen olmuş merdivenden çıkamıyor. Yolda yürüyemiyor, tökezleyip geziyor.
Siyaset giren, koltuğa oturan kalkmıyor. Kalksa da hep koltuk diye diye ruhunu veriyor. Sonunda dinli, dinsiz ayırmayan tabut koltuğuna konup, iki metrelik makamına konuyor.
İyi ki ölüm varsın, yoksa bu koltuk tutkunları kalkar mıydı?