Seçim sonuçlarını değerlendirmeden önce yaşanan bazı olayları da tahlil etmek lazım. Daha sonra “neden bu hal oldu?” sorusuna cevap arayalım. Seçimden hemen sonra gazete ilanı ile isim isim saydıkları kendi aleyhlerinde yazı yazan yazarlara ve gazetelere sitem yaptıklarını iade ve kızgınlıklarını bildiren bir bildiri veya ilan yayımladılar. Unutmamak lazımdır ki bu sayılan şahısların kahir ekseriyeti belli zamanlarda bunlarda dost olmuşlar hemhal olmuşlardır. Mesela bir Ahmet Hakan…
Bir zamanların hızlı mücahidi, milli görüşçüsü müftünün oğlu, TRT’yi dolandırdığı söylenen zat. Aydın Doğan’a çay servisi yapan… Pek çok üstün özelliği olan adam. Saydıklarımdan hiçbir isim kendi camiası ile alakalı mıdır? Öyleyse Zühal Topçu zamanında parti okulunda ders vermek için davet edip övgüler yağdırdığınız A. Hakan. Daha geçen yıl partinin 50. yılı münasebetiyle bastırılan hatıra saatlerden gönderme, takdir etme, ödüllendirme arzusunda olduğunuz şahıs…
Bu kadar muhabbet varken yazdığı aleyhte yazıyı neden kabullenemediniz acaba? Yoksa sizi her platformda destekleyeceğini mi düşünüyordunuz. Ayrıca burada ismi geçen Yılmaz Özdil… hemen belirtmeliyim ki ne Ahmet Hakan’ın ne de Yılmaz Özdil’in bir tek makalesini baştan sona okumadım. Okumaya değer bulmuyorum. Polemik, dedi kodu ve Ertuğrul Özkök vari geyik muhabbeti…
Yılmaz Özdil Hürriyet Gazetesi’nde iken yazılarının müptelası, en sadık müdavimi” olduğunu söyleyen lider, bir soru üzerine ”en çok Yılmaz Özdil’i takip ettiğini“ söylemişti. Bu kadar tenakuz olmamalıydı. Belli ki dikkatsizce ve sadece aleyhte yazdıkları dikkate alınarak hazırlanmış, öfke dolu bir ilan. Üstelik bazı havuzdakiler ”sebebini de söylesin” diyerek hangi yazıları sebebiyle suçlandıklarını bilmek istemektedirler.
Bu bir tarihi zafer midir? Elbette değildir. Zaferi ve tarihi zaferi tadamayanlar bu küçük işleri tarihi zafer zanneder. Geçen seçimden yüzde olarak daha az oy almışsın konjoktürel olarak kazandığın fazladan 9 milletvekiline tarihi zafer dersen ya tarih bilmiyorsun ya zafer bilmiyorsun veya kandırmaya çalışıyorsun. En kötü tahminle bu güne kadar aldığın oydan fazlasını %20 alırsın o zaman tamam.
Veya iktidara ortak olacak kadar %30-40 alırsın işte alkışlanacak bir zafer olur. Bunun adına olsa olsa çemberi yarma harekatı denilebilir. Anketçilerden iki –üç solcu adamın dışında bir de bir zamanlar aday yaptığınız Hakan Bayrakçı dışında kasıtlı olarak az çıkaranın olmadığına inanıyorum. Hakan Bayrakçı da zaten Fatih Altaylı’nın programında “attığımızı düşünün” diyerek durma açıklık getirmiştir.
Seçim sonuçlarını değerlendiren ve dürüst olduğuna inandığım bir anketçi adam dün, ”bir ay önce 7, 5 çıkmıştı, biz de partinin ilgili genel başkan yardımcısına ilettik” diyor. Bütün bunlar gösteriyor ki siz de baraj altı kalacağınızdan emin olduğunuz için bu ittifak işine taraf oldunuz. Hem de ayaklarınızla gidip teslim oldunuz. Onca lafa rağmen katlandınız. Bu durumdan farklı bir sonuç çıkmışsa, bu sonuç geçen yıldan daha az oyu ifade ediyorsa 9 vekil fazla diye tarihi zafer ilan etmek taraftarını kandırmaktır. Ben şahsen, baraj altı kalınmaması arzuma rağmen, 8-9 aralığında bir baraj altı tahmin ediyordum. Zaten söylemeseler de kendileri de öyle tahmin ediyorlardı. 3-4 çıkaranlara kızıyorlardı.
Peki neden 1-2 puan fazla çıktı: Bu gün görevden alınan genel başkan yardımcısı gibi Celal Adan gibi bazı siyasetçilerin alenen söylediklerini el altından fısıltı şeklinde “Biz AK Parti ile ortağız. Bunun ilan etmiyoruz. Ancak her işimizi yaptırdık bundan sonra daha etkili bir şekilde sonuç alacağız. Çocuklarınızı işe aldıracağız, isteklerinizi yaptıracağız, kadrolaşacağız” şeklinde haberler yayıldı.
Fakir, samimi ve fedakar insanlardan oluşan bu hareketin mağdurlarının bir kısmı yirmi yıllık nefessiz kalma ortamının sona ereceği düşüncesiyle dönüş yaptılar. Mesele bu. Ne genel merkezin başarılı çalışmaları ne adayların canhıraş gayretleri bu soncu yaratmıştır. Konya’da boş tribünler kimsesiz salona konuşulmuştur. İzmir de öyle. Genel başkan konuşurken dinleme nezaketinde bulunmadan kalkıp gidenlerin bir protesto çektikleri malumdu. Üç-beş ili toplayıp bir salonu dolduramayanların şimdi tarihi zafer naraları atmaları şaşkınlığın göstergesidir.
Yozgat’tan geçen yıl seçilemeyen Genel başkan yardımcısı birisine ”senin gibi bir başka genel başkan yardımcısı bayan bunu gurur meselesi yapıp istifa etti siz neden istifa etmiyorsunuz” demiştim. Şimdi onun yerine konan arkadaş her kimse seçildi. Kendisini sevmeyen seçilmeye layık görmeyen Yozgatlılar başkasını bağırlarına basmışlardır. Demek hem partinin tepesinde olacaksın hem listenin başında olacaksın hem de kazanamayacaksın demek bu işte bir sıkıntı var deyip istifa edemeyeceksin…
Şimdi bu seçimde de iki genel başkan yardımcısı seçilememiştir. Bu mu zafer? Geçiniz beyler geçiniz. Kimseyi kandıramazsınız. Adana, Osmaniye, Ankara, Mersin, Antalya… Her yerde oy kaybı var, vekil kaybı var. Zaten toplamda da azalma mevcut. Şu andaki iki genel başkan yardımcısı seçilememiştir. Ne edeceklerini göreceğiz. İttifak işinden Ak Parti o kadar da memnun değildi. Çünkü ne araçlarında ne anonslarında, ne takdimlerinde ne de konuşmalarında “Cumhur İttifakiı, Millet Aklı” demediler. Sayın Erdoğan belki bir iki defa kısaca temas etti.