Bir seçimi daha kazasız, belasız atlattık. Hayırlı, uğurlu olsun. Türk siyasetinin seçim tecrübesi bakımından eriştiği olgunluk, dünyada benzeri olmayan bir noktaya ulaştı.
Yüksek Seçim Kurulu’nun bazı uygulamaları eleştirilebilir, Anadolu Ajansı’nın veri servisi yanlış bulunabilir ama bu ve benzeri konuların tümü, Türk Milletinin demokrasi sınavından başarıyla çıktığı gerçeğini değiştirmez.
Tek parti döneminin ardından yaşanan ‘sopalı seçim’den bugüne gelmiş olmak küçümsenemez…
Bu gerçeği vurguladıktan sonra bir ya da birkaç yazıyla dünden bugüne ‘seçim analizi’ yapmak istiyorum.
AK PARTİ’NİN İKTİDARA EL KOYMASI!
Tabir yanlış anlaşılmasın, 3 Kasım 2002 seçimleriyle tek başına iktidara gelen ve 21 yıldır oradan indirilemeyen AK Parti, kurulur kurulmaz tek başına iktidar olmuştu.
Bunun mimarı, ‘siyaset profesörü’ denecek kerte başarılarla dolu mazisiyle siyaset dünyamıza mührünü vuran Recep Tayyip Erdoğan’dı…
Siyasetteki yeri eskiydi ama ülkeyi idare etme yolculuğu erken başlamıştı. Bunun sebepleri vardı.
Anlatayım…
2002 YILININ KOŞULLARI…
AK Parti’yi iktidara getiren 2002 koşulları, geçimin seçimi yeneceği türdendi! DSP - MHP - ANAP koalisyonu ülkeyi istenen şekilde yönetemiyordu. Siyasi istikrarsızlık ve yolsuzluk iddiaları tavan yapmıştı…
Özetlemem gerekirse;
Vatandaşlar krizlerle sarsılan ekonominin yükünü sırtlamaktan perişan haldeydi…
2000 yılının Kasım ayındaki ve 4 ay sonra 2001 Şubat’ındaki krizlerle sarsılan Türkiye ekonomisi gibi siyasete de çaresiz durumdaydı…
Başbakan Bülent Ecevit`in rahatsızlığı, erken seçim tartışmaları ve seçim kararı alınması gibi hususlar, kısa sürede toparlanmanın mümkün olmadığını gösteriyordu.
Kemal Derviş’in ‘kurtarıcı’ olarak getirilip ekonominin emanet edilmesi, onun kimseyi ‘takmayan’ tavrı, enflasyonun can yakmaya devam etmesi çarşıyı, pazarı ve siyasetin son dönem görsel malzemesi halini alan mutfağı yakıp kavuruyordu…
Alınan önlemler işe yaramıyordu…
İstihdam, üretim, bütçe gerçekleşmeleri, dış ticaret açığı ve buna bağlı ödemeler dengesindeki bozukluk, eriyen döviz rezervi, dış ve iç borçlar gibi alanlardaki sayısız veri vatandaşın belini büyük gelişmelere yol açıyordu…
Özetle, Türkiye’ye kan kaybettiriyordu.
Bunların üzerine batan bankalar ve bu yolla hortumlanan paralar, yolsuzluk haberleri, kamu görevlilerin bile birtakım vurgun, soygun işlerine bulaşması vatandaşa “yetti gayrik!” dedirtmişti…
Yılgınlık, bıkkınlık moral ve umut bırakmamıştı insanlarda…
Geçimin seçimi yeneceği bir ortam oluşmuştu…
O koşullarda, 14 Ağustos 2001’de kurulan AK Parti, 3 Kasım 2002’de yapılan seçimlerde yüzde 34.4 oy ile 365 milletvekilliği kazanarak tek başına iktidar oldu. Bu durum 21 yıl sürdü.
21 YIL SONRA AYNI DURUM
14 Mayıs 2023’teki sandık başına giderek gerçekleştirdiğimiz son seçim öncesi de muhalefet, AK Parti’yi 21 yıl önce iktidara taşıyan koşulları çağrıştıran söylemler geliştirmişti. Yeni bir, ‘geçimin seçimi yeneceği’ne inanılan süreç yaşanıyordu…
Sonraki yazıyla devam edelim…