Siyaset dünyamızda 14 Mayıs’ta yaşanan depremin etkileri ve yankıları sürüyor.
Deprem öncesi ‘HAARP’ işi olduğundan şüphe duyulmayan bir öncü sarsıntı, 85 milyonluk ülkenin en havalı cumhurbaşkanı adayını, Muharrem İnce’yi tercihin dışına attı…
Asıl deprem, af edersiniz seçim; sonuçları itibarıyla şok etkisi yaratmasına rağmen, 14 gün sonraki rövanş ile baskılandı. Buna rağmen, diyeceğini demekten çekinmeyenler değerlendirmelerini sürdürüyor…
14 Mayıs’taki seçimin etkilerini daha da yıkıcı hale getirme ihtimali olan 28 Mayıs’taki rövanş, bazı isimleri siyaset sahnesinden silip atabilir...
Bu ortamda, “Siyasi intiharı göze aldım” diyen Muharrem İnce yeniden gözde olabilir…
Erdoğan, siyaset dünyasındaki depreme rağmen, dozer gibi kürüyor, duruyor…
Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili diyeceklerimi önceki yazılarda özetlediğim için, ‘işi zor’ deyip yola devam edelim…
*
Seçimlerin milletvekili safhası bitti ama bununla ilgili doğru dürüst birkaç cümle kuramadık bile! Oysa tahlile muhtaç çok yön var…
Baktım…
Milletvekili seçimi açısından, Millet İttifakının bileşenleriyle ilgili ne kadar çok iddia ve tezvirat varsa, Cumhur İttifakı bileşenleri de yapması gereken değerlendirmeler konusunda o kadar suspus.
*
Bir başka konu…
14 Mayıs sabahına kadar, anket şirketleri kendi oluşturdukları yapay rüzgara kapılmış gidiyordu! Devrisi gün çoğunun tahminlerinde çuvalladığı net biçimde görüldü…
MHP, bir kez daha tüm anket manipülatörlerini yere serdi!
HDP, terör ve bölücü söylemlerin bedelini ağır ödedi. Faturanın ağır yükü de Kılıçdaroğlu’na kesildi.
AK Parti ise belki de kendilerinin bile şaşırdığı bir ‘başarı’ya işaret eden düşüş yaşadı!
Cümle karmaşık olduğu kadar açık…
Şöyle:
Milletvekili seçimlerinde AK Parti’nin aldığı oy oranları 2002-2023 itibarıyla incelendiğinde yüzde 15 civarı düşüş söz konusu. Son seçim ile 14 Mayıs arasındaki fark ise yüzde 7’lik düşüş.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 Ağustos 2014’te, yani halkın cumhurbaşkanını ilk kez doğrudan seçtiği seçimde aldığı oy oranı: Yüzde 51.8. Bir sonraki seçimde, yani 24 Haziren 2018’deki seçimde aldığı oy oranı ise: yüzde 52.6. Erdoğan’ın şahsi oyu, 14 Mayıs 2023 seçimi dışında hiçbir zaman yüzde 50’nin altına düşmemiş.
Oy oranı yüzde 49.51 olunca bunu bir başarısızlık gibi görenler olsa da durum şu: Erdoğan öyle ya da böyle seçmenin yüzde 50’sinin oyunu almayı başarıyor…
AK Parti’nin oy oranı ise (yuvarlak hesap): Yüzde 35,49. Tamam, AK Parti her şeye rağmen birinci parti ama büyük düşüş de ortada.
2018'deki seçimlerde yüzde 42.56 oranında oy alan AK Parti 295 vekil çıkarırken; 14 Mayıs 2023 seçimlerinde oy oranı yüzde 35.4, sandalye sayısı ise 266.
Bu, AK Parti’nin üzerinde ciddiyetle durması gereken tablo… Oylarındaki düşüş ve 30 civarında milletvekili kaybedilmiş olması, ameliyata alınması gereken hasta misali sedyede!
Görünen o ki AK Parti ile Recep Tayyip Erdoğan siyaset terazisinde bir ‘ağırlık’ ayrışma içinde…
*
“Cumhurbaşkanlığı seçiminin tek kazananı, ATA İttifakı’nın adayı Sinan Oğan” diyenlerin iddiası, herkesin onun peşine düşmesiyle izah edilebilir ve haklılık payı vardır.
Ancak…
Her yöne çekilebilecek açıklamalarıyla kafa karıştırması, hangi adayın yanında yer alacağı konusunda tahmini zorlaştırıyor.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın, “Kılıçdaroğlu kazanırsa HDP desteğiyle kazanır ve iç savaş çıkar” sözleri bir ipucu veriyor olabilir mi acaba?