Seçim yaklaştı.
Aslında seçim hep hayatımızda değil mi?
Hepimiz hayatta seçimler yaparız. Bu seçimler bizi olduğumuz kişi yapar. Hayatımızın gidişatına yön veren de seçimlerimizdir. Okuduğumuz okul, çalıştığımız iş, hayatımızı birleştireceğimiz kişi, arkadaşlarımız ve dostlarımız hep seçimlerimizin sonucudur.
Seçimlerimiz, kararlarımız hayatımıza anlam katar. Seçimler neticesindeki kararlarımızın sonucu olumlu olursa mutluluk; sonuç hüsran olursa acı ve keder hissetmek kaçınılmaz olabilir.
Peki her şeyi biz mi seçiyoruz?
İnsan hasta olmayı seçer mi? Ya mutsuz olmayı?
Bazı şeyler var ki hayat biz seçmesek de onları bize getiriyor.
Aslında hayat bilinçli seçimlerimizin bilinç ötesi kaderimizle birleşmesinin bir sonucu.
Hayat cesur ve olumluları sever.
Sürekli şikâyet eden ve mutsuzlukla beslenen insanlar hayatlarındaki güzellikleri de göremez.
Doğru seçimler, hayata olumlu bakan, iç huzurunu yakalamış, an’daki mutluluğun sırrına ermiş insanlarındır.
Aslında ne de çok şey var mutlu olacağımız…
Her sabah uyanmak mesela. Uyudunuz, uyandınız ve yeni bir gün daha bahşedildi yaşamanız için. Nefes alabiliyorsunuz ve aldığınız nefesi verebiliyorsunuz. Çocuklarınızın sesini duyabiliyorsunuz. Kahkahalarını, kavgalarını, şakalaşmalarını… Güneşi hissedebiliyorsunuz. Rüzgârı, yağmuru, karı da. Çiçekleri koklayabiliyorsunuz.
Seçtiğimiz hayatı kabullenebilmek de mutluluğun bir parçası değil mi? Bedellerine göğüs gerebileceğimiz her hayat parçası yeni bir maceranın perdesini aralar. Kendi irademizle razı olduğumuz seçimler hayatın bambaşka renklerini serebilir önümüze. Seçimlerimizin sonucunu başkalarının ya da kaderin üzerine atarak sorumluluktan kurtulmak sadece kolaya kaçmaktır. Kaderi idrak ederken taksimata rıza göstermek gerekir.
Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in kadere bakışı dizelerde şöyle hayat bulmuştur.
Kader beyaz kâğıda sütle yazılmış yazı
Elindeyse gel de beyazdan sıyır beyazı
Kader; yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergâh bellidir.
Ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir.
Öyleyse ne hayatın hâkimisin ne de hayat karşısında çaresiz.” der Şems-i Tebrîzî de.
Büyük şair ve düşünür Sezai Karakoç’un kader yaklaşımı ise şöyledir.
Yoktan da vardan da ötede bir yar vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Ve son sözü hep kader söyler… İsabetli seçimler yapabilecek duru bir görüşü idrak edebilmeniz dileklerimle…