Senin kurbanın kim?

Zafer Çam

Kurban ibadeti yaklaşıyor.

Çarşı, pazar hafiften kıpırdıyor.

İnsanlarda Kurban Bayramı telaşı başladı.

Büyükbaş, küçükbaş olarak pazarlar kuruldu.

Her yıl olduğu gibi bu yıl kurban kesimi çok rahat olmayacak gibi.

Kurbanın bereketi, zevki, aşkı biraz buruk geçeceğe benziyor.

Kurban almak isteyen vatandaşlar tedirgin duruyor.

Kurban ortakları son gün kala bir araya geliyor.

Kurban keseceklerde bir edişe görülse de.

Belki birkaç güne kadar netleşe bilir.

Desek de. 

Kurban İbrahim peygamberin çok sevdiği canı bildiği yanında oynatıp gezdirdiği oğlunu kurban etmesinin hikâyesi olarak bilinir…

İslam ahlakıyla yoğrulmuş bir peygamberin rabbine sevdiğini adaması…

Gördüğü rüyanın gerçek hayat da uygulamasının adı...

İsmail’in babasına karşı gösterdiği duruşu ve ne emredildiysen onu yapa bilirisin deyişin adı.

Anne Hacer’in evladını Allah yolunda kurban edişindeki sabrı.

Kurban bu.

Gerçekten Müslümanlar bugün İsmaillerini mi kurban ediyorlar?

Yoksa birkaç aç insanı doyurmak ve dolapları etle doldurmak için mi?

Kurban ibadeti peygamber Hz. İbrahim duruşu, evlat Hz. İsmail yaşayışı, anne Hacer’in sabrının adı değil mi?

Çok sevdiği siyasetini, makamını, ticaretini, malını, mülkünü canını kurban eden var mı?

Meydanlarda kan akıtacaklara ne güzel söylüyor.

“Sen de İbrahim gibi kendi İsmail’ini getirmelisin kurban alanlarına.

Mina’ya. 

Senin İsmail’in kim? 

Ancak sen bilebilirsin, başkası değil. 

Belki eşin, işin yeteneğin, gücün, cinsiyetin, statün vs. 

Ne olduğunu bilmiyorum, ama İbrahim’in İsmail’i sevdiği kadar sevdiğin bir şey olmalı.

Senin özgürlüğünü çalan, görevlerini yerine getirmeni engelleyen, seni eğlendiren, hakikati duymaktan ve bilmekten alıkoyan, sorumluluk kabul etmektense, meşrulaştırıcı sebepler ürettiren ve seni sadece gelecekte senden gelecek yardım için destekleyen ne varsa; İşte bunlar onun işaretlerindendir. 

Onu arayıp bulmalısın. 

Eğer Allah’a yaklaşmak istiyorsan, İsmail’i Mina’da kurban etmek gerek.

İsmail’in yerine geçecek koçu (fidye) sen tespit etme, bırak Allah sana yardım etsin ve bir hediye olarak göndersin. 

O, koçu ancak bu şekilde kurban olarak kabul eder. 

Koç ancak İsmail’in bedeli olduğunda kurbandır; yalnızca kurban olsun diye koç boğazlamak ise kasaplıktır”.

Kurban kesmek bir ibadet ve Allah’a yakınlaşmanın bir vesilesi... Kurban, Allah Teâlâ’ya yaklaşmak maksadıyla yapılan bir ameldir

Allah’ın rızasını elde etmek için kesilen kurbanlar Allah katında makbuldür.

Allah’ın dışında taşlara, putlara, ölmüşlere, yatırlara, gavslara, şeyhlere, hocalara kesilmiş kurbanlar makbul değildir.

Allah’ın adı dışında kesilmiş tüm kurbanlar şeytan için akıtılan kanlardır.

Allah Teâlâ her şeyden münezzehtir. 

O, Kurbanın hiçbir şeyine muhtaç değildir.

O’nun, kulunun hiçbir ibadetine, yalvarış ve yakarışına, zikir ve tefekkürüne ihtiyacı yoktur. 

Esas bunlara ihtiyacı olan kuldur. 

Bu yüzden mümin, kurban kesmekle Allah’a olan bağlılığını ifade etmiş ve O’na olan derin saygısını ortaya koymuş olur.

Kurban ibadetinin özünü takva, yani Allah’tan korkma ve O’na olan derin saygı teşkil eder. 

Kurban Allah için kesilir, gösteriş için kesilmediği gibi, et yemek için de kesilmez. 

“Ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşır.

Fakat sizin takvanız O'na ulaşır.” (Hac, 37) 

Çünkü kurban kesmek sosyal statü, ekonomik güç gösterisine dönüşmemeli...

O sebeple farz olan namazı dahi kılmayanlar, farz olmayan kurbanı, üstelik her yıl kesiyor...

Çünkü bunu bir ibadet aşkıyla değil?

Etraf ne der duygusu ile yapıyor...

Onun için aldığı kurban da et kilo hesabı yapıyor... 

Onun için derin dondurucusunu geniş alıyor...

Gelin kurbanınız Allah olsun.

Kurbanız kan akıtmak et biriktirmek olmasın.

Nefsinde taşıdığını çok sevdiğini yatırım Allah kurban etmelisin.

İşte kurban bu?