Şeyh Semerkandi Hz. kültür ve mirasımız

Bahattin Demiray

Ankara'ya bağlı Eski adı Yabanâbad, olan Kızılcahamam ve Eski adı Şeyhler, Çamlıdere; Bayındır, Peçenek, Çepni, Yüreğir (Üregir), Kınık ve Bayad adlı Üç-Ok koluna mensup Oğuzların Bayad boyu Boz-Ok kolunun yoğun yerleşim yeri olan yörelerimiz, Türkmen Yörüklerinin yani Oğuzların saf ve temiz halkını soy ağacına göre, yiğitlik, mertlik ve asil yaratılışlarının ortaya koyduğu saf, sözlü görsel, kültür ürünleri olan Türk-Seğmenlik, kültürü bakımından zengindir. Kızılcahamam ve Çamlıdere'nin türküleri, manileri, ninnileri, atasözleri, deyimleri, masalları, seyirlik oyunları, milli oyunları, ağıtları, ölçülü sözleri, dilekleri (duaları), yeminleri, kültürel ve sporsal etkinlikleri, bilmeceleri, mahalli kelimeleri, Yalnızca halk edebiyatını ilgilendiren sözlü kültür ürünleri eksik derlenmiş ve yeteri kadar derlenememiştir. Folkloru, gelenek-görenek, inançlar, töreler, v.b. gereği gibi araştırılamamıştır. Çeşitli akademisyenlerin yaptığı çalışmalarda, Kızılcahamam ve Çamlıdere halk edebiyatına ait bilgiler bulunabilmektedir. 
Şeyh Ali Semerkandi Hazretlerinin dergahında tarladan geldikten sonra, her akşam aldıkları derslerde, öğrettiği bilgileri, işlerinde çalışan insanlara kattığı yaşama sevincini sözlü ve görsel anlatımlarında günümüze kadar gelen, kültürümüzün zenginlikleridir. Halk ve köy seyir oyunlarında edep ve inancı, türküler, maniler, ağıtlar, koşmalar, v.b. dergahta öğrendiği bilgileri de sözlerin içinde görmek hissetmek mümkündür. Günümüzde ne yazık ki böyle kültürel bilgiden uzak dergah ve medreseler olmadığından onun yerini televizyon eğlence ve kahvelerde  aldığından insanlar, yaşama ait bilgilerden mahrum olarak ömürlerini tüketmektedir. 
Türküler; "Ay bulutta bulutta", "Azap deresi", "Çayıra vurdum kazmayı", "Meşeler gövermiş varsın göversin", "Sabah oldu sabah oldu", "Vardım baktım süt büşürür", "Cebine koyar kestane a canım" 
Meşeler gövermiş varsın göversin,
Söyleyin huysuza durmasın gelsin.
Varmasın kötüye asılsın ölsün.
Köt'adamın var ömrünü yok eder.
Ben bilemedim yaylanızın yolunu,
Saçım uzun bağlasınlar kolunu,
Eğer annen seni bana vermezse,
Yemin ettim keseceğim yolunu…
Karaser Deresi bükülür gider.
Zilifler gerdana dökülür gider.
Bir yiğitte sevdiğini almazsa,
O yiğidin ömrü sökülür gider.
Halk Oyunları ;Bu yörede, düz oyunlar, sin-sin oynanır ve halay çekilir.
"Misket", "Hüdayda", "Mor Koyun", "Yandım Şeker", "Name Gelin" en çok bilinen oyunlardır. Sin-sin ateş etrafında kişilerin teker teker dönmesi ile oynanan ritüel bir oyundur. Oyunlar, "Çiçek Dağı" makamıyla oynanır. Divan, kırat, muhabbet, oyun, ağıt gruplarıyla adlandırılan türküler eşliğinde ve saz düzeniyle "Sabahi", "Muhabbet Havaları", "Oturak Havaları" ile oyunlar oynanır. Ayrıca, zeybek oyunlarında Ankara Zeybeği, Mendil Zeybeği, Karaşar Zeybeği, Seymen Zeybeği de bu yörelerde icra edilmektedir. Düdük, Kaval, Zurna, Davul, Def, Bağlama, Zil gibi çalgılar, gerek oyunlara ve gerekse türkülere eşlik eder.
Köy Seyirlik Oyunları :Köylerde oynanan ve örnekleri Türkiye'nin başka yörelerinde de görülen "Deve", "At", "Arap", "Ayı" gibi köy seyirlik oyunları Kızılcahamam ve Çamlıdere'de oynanmaktadır.
Ağıtlar; Her yerde olduğu gibi bu yörede de ağıt geleneği vardır. 
Armut koydum heybeye. Kâzım geldi tövbeye. Adil Bey can veriyor! Burçak burçak terleye
Maniler; Kızılcahamam ve Çamlıdere'de de mani söyleme geleneği bulunmaktadır. 
Camiler medreseler
Yarin geldi dizeler
Cesette bir canım var
Veririm isteseler
*
Ağşam oldu aş gerek
Garibe yoldaş gerek
Garip ninesin yoldaşı
Bağrına bir daş gerek
*
Duda merdiven kurdum
Yâre selâme durdum
Yarim gurbete gitti
Yedi yıl bekâr durdum
İyi Dilekler (Dualar) ;Ağzına sağlık, Allah başa yitirsin, Allah ilmini artırsın, Döllü döşlü olasın, Evine hızır olasın, Uğurlu kademli olsun!
Beddualar ; Ermiyesice, Yığıla kalasıca, İrip yetişmesin, Tahtaya konasıca,  Boyun bosun devrile…
Atasözleri ;Aç köpek fırın damı söker. Aldığın karının ya gümüşü, ya kömüşü olmalı. Ana ölünce baba apça olur. Bana ne oldu dimen, bana ne olacak diyin. Çay akar gözüm bakar. Daş büyüğü değil yaş büyüğü. Ev yapan kazma dışarda kalır. Gönlün yazı olur kışı olur. Helikten kovdum, delikten çıktı. İr evlenen döl alır, ir kalkan yol alır. Kiminin devesi, kiminin duası. Nazı olmayanın kızı olmaz. Ölüm hak miras helâl. Şepten şeker olmaz Terezi var, tartı var, her şeyin vahdı var. Varlıkda darlık olmaz. Yazın aşı, kışa katık. Yılanın başını küçükken ezmeli.
“Keyfine göre yaşa! Fakat bu yaşaman uzun sürmeyecek, bir gün elbette öleceksin. Gece gündüz düşündüğün, sımsıkı sarıldığın lezzetlerden elbette ayrılacaksın. Dünyânın nesini seversen sev, hepsine vedâ edeceksin! Elinden geleni yap! Fakat unutma ki, her yaptığının hesâbını vereceksin!”
Kültürler, düşünce, kıyafet, bilgi, yaşam biçiminde, değişmeler olsa da bizi insan olarak gönderen yüce yaratıcımızın gönderdiği kitaptaki inançta değişmeme kıyamete kadar devam eder. Değişmeyen yapımıza, değişen ama bizi biz eden eski kültürümüzün harcı inşa edilmeli, inanç ve kültüre dayalı köklerimize dönmeliyiz. Mirasyedi durumundan kurtulmalıyız, mirası hakkıyla paylaşmalıyız. Yoksa köksüz bir ağaçtan farkımız olmaz. Dışarıdaki ülkemize göz diken hainlerin içerideki işbirlikçilerinin yapacağı kötülüklerden de, hainliklerinden ve emellerinden de kurtulamayız.
Selam ve duayla…
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.