Deprem başta olmak üzere doğal felaket riski yüksek illerden kaçış sürerken, Ankara gibi daha güvenli şehirlerin nüfusu da artıyor. Dolayısıyla yatırım olanaklarından kamu kurum ve kuruluşlarının genel müdürlüklerinin yeniden Başkente dönmesine uygun bir iklim oluştu.
Bunun bilincinde
2022 yılı Aralık ayında ASO’nun 10’uncu Başkanı seçilerek görevine başlayan Seyit Ardıç, bu gerçeğin bilincinde olarak söylemlerde bulunuyor.
Enerjisi ve gelecek planlamalarıyla dikkat çeken Ardıç, seçildiği gün verdiği mesajlarda şu önemli konuları sıralamıştı:
*Ankara Sanayi Odası’nın kapıları 7 gün 24 saat herkese açık olacak. Bizim için her fabrika bir kale… Yeter ki siz üretin biz hep yanınızda olacağız.
*Daha az uyuyacağız, daha çok çalışacağız. Daha fazla üreteceğiz, daha fazla ihracat yapacağız.
*Bu günden itibaren fikir ayrılıklarını ve ideolojik farklılıkları bir kenara bırakarak, herkesi kucaklayarak tüm sanayicilerimizle birlikte sadece Ankara sanayisini değil Türkiye’yi de bir üst lige çıkarmak için yeni bir dönemi başlatıyoruz.
Deprem fırtınası…
Bunlar, ASO üyeleri için çok önemli cümleler. Seyit Ardıç bununla da kalmadı. Sanayicileri birleştirecek, birlikten güç doğar yönünde adımlar atmaya başladı. Ancak hayat iyi/kötü sürprizlerle doluydu…
O, Cumhuriyet’in 100. Yılı’nda Ankara ve Türkiye sanayisini parlatacak projeler için sabırsızlanırken, 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli olarak başlayan ve 11 şehrimizi yıkan deprem felaketleriyle sarsıldık…
Duracak zaman değildi…
Başkan Seyit Ardıç’ın çağrısıyla hızla harekete geçen ASO camiası hem toplanan yardım malzemelerini gönderdi hem de deprem bölgesinin en modern konteyner kentlerinden birini kuracağını açıkladı. Çok kısa sürede kurulan ‘yaşam alanı’, sonradan kurulan pek çok konteyner kente de örnek oldu.
Çok önemli tespitler
Toplum deprem ve sel felaketleri ile bunalmışken; ASO Başkanı Seyit Ardıç’tan yine tarihi öneriler geldi. Ankara Sanayi Odası 2023 yılı ilk Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı’nın yapıldığı Ankara Uzay ve Havacılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nde verdiği mesajlarda ise özellikle şu hususlar önemliydi:
*Deprem bölgesinde yeniden yapılanmanın yanında, göç alan şehirlerin değişen nüfusları ölçüsünde desteklenmesi büyük önem arz ediyor.
*Marmara bölgesi hem nüfusun hem de ekonomik aktivitenin en yoğun olduğu bölgemizdir ve hazırlıksız yakalanmamız halinde şiddetli bir depremin yol açacağı yıkım, düşünmek dahi istemediğimiz boyutlarda olacaktır. Gerçek anlamda beka sorunumuz depremdir.
*7,5 büyüklüğündeki bir deprem senaryosuna göre İstanbul’da çok ağır, ağır ve orta hasar alacak bina sayısı, çeşitli gruplandırılmış senaryo ortalamaları bakımından 194 bin 392 ile 771 bin 860 arasında yer almaktadır.
Bu noktada duralım
Evet, bu noktada duralım. Çünkü yine çok önemli bir diğer bilgiye göre, İstanbul’daki sanayi ve üretim tesislerinin, eğitim ve kültür kurumlarının ve spor ve sağlık tesislerin yaklaşık yüzde 90’ı büyük risk altında…
Sanayi ve ticaret işletmelerinin, depreme dayanaklı hale getirilmesi ya da riski daha düşük rezerv alanlarına taşınması kaçınılmazdır.
Ankara’ya dönülsün
Bir kısmının deprem riski düşük olan illere, örneğin Ankara’ya kaydırılması çok yerinde olacaktır.
Ankara’nın adını anmışken, ASO Başkanı Seyit Ardıç’ın diğer önemli çağrısını hatta talebini hatırlamak gerekir:
- İstanbul Finans Merkezi bünyesinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın, Türkiye Varlık Fonu’nun ve bünyesindeki şirketler ile kamu bankası genel müdürlüklerinin tekrar başkentimize nakledilmelidir.
Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç gerçekten de hızlı, etkili ve enerjik bir başlangıç yaptı. Doğru tespitlerde, uyarılarda, tarihi çağrılarda bulunuyor. Ankara sanayisinin emin ellerde olduğu muhakkak.