Evet, şiire devam diyorum.
Evet, şiire devam ediyorum:
NEFSİ ALT ETMEK
Gönlüm Mevlevi, bir garip münzevi.
Ancak böyle alt eder nefis denilen devi.
MERHAMETİ TERKETME
Olur ya incinsen de incitme.
Sen merhameti hiç terk etme.
Vesselam.
İCİNSEN DE İNCİTME
Olur ya incinsen de incitme.
Sen merhameti hiç terk etme.
Vesselam.
KAYDETMEK Mİ / KAYBETMEK Mİ?
Nefsine uyduğunda mesafe kaydetmezsin.
Allah için vazgeçtiğinde kaybetmezsin.
Vesselam
BENİM GERÇEK DOSTUM ÇAY
Çay bana baktı, ben çaya.
Bakıştık bayağı.
Bir yerden tanışıyorduk galiba.
Sonra yudum yudum içtim çayı.
Her yudumda arttı dostluğumuz.
Daha fazla tanışır olduk.
Derdimi dinleyen, hararetimi gideren.
Çaydır çay.
Soruna, sıkıntıya karşı diren.
Diren kardeşim diren.
İyi ki çay var!
Yaratana kurban olduğum. Çay.
Gerçek bir dost, yâr.
Çayı yaratana kurban olurum.
Ben çayda gerçek huzur bulurum.
SESLENDİRMEK / BESLENDİRMEK
"Düşmanıma karşı, daha akıllı olmalıyım."
Günde bin kez içimden seslendiriyorum.
"Dostuma karşı, daha vicdanlı olmalıyım."
Günde bin kez içimde beslendiriyorum.
DÜNYA MEYDANINDA
Ne arzular kaldı, ne eski beklentiler.
Birçoğu artık alta düşüp elendiler.
Eskiden hayata ne de keskin bilendiler.
Hevesim geçip gitti, Dünya meydanında.
Dağda yalnız bir çiçek, gökte yıldızdım.
Esasta hep tek başına, hep yalnızdım.
Bazen kış, bazen bahar, bazen de yazdım.
Mevsimim akıp gitti, Dünya meydanında.
Sayamaz oldum artık hayattan gidenimi.
Bulamaz oldum artık tutunma nedenimi.
Halden hale soktu, bu nazik bedenimi.
Cismim tükenip gitti, Dünya meydanında.
Az konuşup çok tefekkür, budur tek doğru.
Başarmak gerekir işte böyle büyük zoru.
Artık izliyorum, sükutta buldum huzuru.
Sesim kesilip gitti, Dünya meydanında.
Yaşım ilerledi, yoruldu artık bu canım.
Azaldı umut, kalmadı eski heyecanım.
Gün gelir, hatırlanmayacaksın Ey Canım.
İsmim yitip gitti, Dünya meydanında.
Hiç güvenme Dünya'ya, o bir vefasız.
Bazen sefalı olsa da, bazen sefasız.
Bir gün gideceksin vedalı ya da vedasız.
Nefesim bitip gitti, Dünya meydanında.
Nefesim bitip gitti, Dünya meydanında.
ALLAH ADİLDİR
"Adaletsizlikler arttığında felaketler de artar.
Allah adildir, zengini fakiri birbirine katar."
Kahramanmaraş Büyük Depreminden 2 yıl önce yazdığım ve 2021 yılında çıkarttığım "Gariplerden Bir Yolcu" isimli şiir kitabımın 118. sayfasındaki iki mısraya geçen gün bir arkadaşım dikkat çekti.
SİZİN OLSUN
Sofra, sofra, tabak tabak.
Götürürler çanak çanak.
Bir de bembeyaz kaymak.
Üste balı sizin olsun.
Mala, mülke saldırırlar.
Avuç avuç daldırırlar.
Raflarına kaldırırlar.
Kökü, dalı sizin olsun.
Dünya’yı yeseler doymazlar.
Hakkı anlatsan duymazlar.
O yanlıştan hiç caymazlar.
Küfür falı sizin olsun.
İşleri güçleri, lezzet, tat.
Tapular yığılı, kat, kat.
Evlerinde türlü şatafat.
Köşkler, yalı sizin olsun.
Ne söylesem boş, çark etmez.
Tefekkür edip de akletmez.
Yularsız nefsi fark etmez.
Atı, nalı sizin olsun.
Sandali yazdıkça yazar.
Türlü türlü oyunları bozar.
Bize lazım manevi pazar.
Dünya malı sizin olsun.
Dünya malı sizin olsun.
Vesselam…