Şikâyet mekanizmaları

İsmail Akgün

Yakın zamanda Antalya Kumluca Devlet Hastanesi Başhekimi tarafından hemşirelere yönelik skandal nitelikteki (500 kere “Ben bir salağım. Görev yerimi terk ettim.” Şeklinde yazdırması) yasal olmayan ve öfke patlaması sonucu verdiği ceza, kamuoyunda derin yaralar oluşturdu. Mobbing Eğitim Yardım Araştırma Derneği (MEYAD) durumu kınayan bir basın bildirisi yayınladı. Sağlık Bakanı Sn. Dr. Fahrettin Koca, Devlet vakarına ve insan odaklı bir tutum sergileyerek söz konusu duruma, “kabul edilemez”  diyerek tepkisini anında koymuştur. İnsanlık ve ahlak dışı davranışlar sergileyen yöneticilere ibretlik ders niteliğinde, ilgili Başhekimi derhal Başhekimlik görevinden almıştır. Konu ile ilgili idari ve adli soruşturmasına da devam edildiğini belirtmişlerdir. Sn. Koca’ya biz de “500 kere TEŞEKKÜR” ediyoruz.

***

Gazali’nin “layık olmadan makam sahibi olanlar, astlarını ısırıp üstlerine kuyruk sallarlar” sözü liyakat ve ehliyete çarpıcı kıssadan hisse olması açısından manidardır. İbn-i Haldun, 14. Yüzyılda yazdığı Mukaddime’ sinde; “liyakat, ehliyet ve adaletin” bozulmasının devletlerin yıkımına yol açacağını belirtmektedir.  Fransız düşünür ve siyaset kuramcısı Montesquieu ise, “Bir tek kişiye yapılan haksızlık, bütün topluluğa yönelmiş bir tehdittir.”  Sözü ile haklı ve önemli bir tespitte bulunmaktadır.

Çalışma hayatının vebası: Mobbing, gün geçtikçe kronikleşerek çalışanları, işverenleri, işletmeleri/kurumları, aile ve toplumu dolayısıyla ülkeyi önemli derecede olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Psikolojik ve fiziksel rahatsızlıklar, cinnet, cinayet ve intiharların yanı sıra önemli sayıda işgücü kayıplarına yol açmaktadır. Tüm dünyada önemli bir yer işgal etmeye başlayan mobbing ülkemizde de önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Teknolojinin de gelişmesi ile tüm hayatı ilgilendirdiği gibi çalışma hayatında da olumlu-olumsuz yansımaları gün geçtikçe görülmektedir. Çalışma hayatındaki bu yeni soruna “Teknolojik Yıldırma yahut Siber Mobbing” diye tanımlamıştım.

Günün birinde Nasreddin Hoca'nın da içinde bulunduğu topluluktan birisi; “Hocam, adam olmanın yöntemi nedir?” deyince; Hoca Efendi, "kulaktır" diye cevaplar. Anlaşılmadığını fark eden Hoca, “herhangi bir adam konuşurken onu can kulağı ile dinlemeli; bu arada kendi ağzından çıkanı, kendi kulağı duymalıdır” diye açıklar.

Hocanın kıssadan hissesi, ısrarla vurguladığım “etkin iletişim” yöntemini özetlemektedir. “Dediğim dedik, çaldığım düdük (başkalarını dinlemeyip, sadece kendi kararlarını uygulamaya çalışmak)” olunca; çatışmalar beraberinde fiziksel şiddete veya psikolojik tacize doğru tırmanmakta ve ne yazık ki şikâyet mekanizmasına zorunlu olarak ihtiyaç duyulmaktadır.

Şikâyet mekanizması için her kademedeki çalışanın öncelikle çalıştığı işletme ya da kurumuna müracaat etmeleri doğru bir yaklaşım olacaktır. Çözüm bulunmaması hâlinde,

4857 Sayılı İş Kanununa bağlı işçi olarak çalışanlar: ALO 170 Hattı, Çalışma ve Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) Müdürlüklerine,

4857 Sayılı İş Kanunu ve Devlet Memuru (sözleşmeliler dâhil) olarak çalışanlar:  Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK), Türkiye Kamu Denetçiliği ve Ombudsmanlık Kurumu (KDK) (kamu kurumları için ve dava açmamış olması şartı var), Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER), Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Adli ve İdari Yargıya müracaat edilebilmektedir.

657 Sayılı Yasaya tabi olarak görev yapan memurlar, mevcut yasal düzenleme olan silsile kuralına uygun (çalışma arkadaşını şikâyet edecekse ilk amire, amir ise bir üst amire şeklinde) şikâyette bulunmaları gerekmektedir.

Mobbingsiz mutlu çalışma hayatı dileğiyle.