Bugünlerde kiminle konuşsam hayat pahalılığından şikayetçi.
Bugünlerde kiminle konuşsam enflasyondan şikayetçi
Bugünlerde kiminle konuşsam pazar-market fiyatlarından şikayetçi.
Bugünlerde kiminle konuşsam akaryakıt fiyatlarından şikayetçi.
Bugünlerde kiminle konuşsam zamlardan şikayetçi.
Bugünlerde kiminle konuşsam perişanlıktan şikayetçi.
Bugünlerde kiminle konuşsam konut fiyatlarından, kira artışlarından şikayetçi.
Bugünlerde kiminle konuşsam iktidarın ekonomi politikalarından şikayetçi.
Bugünlerde kiminle konuşsam sığınmacılardan şikayetçi.
Bugünlerde kiminle konuşsam işsizlikten şikayetçi.
Bugünlerde kiminle konuşsam ekmek fiyatlarından şikayetçi.
Bugünlerde kiminle konuşsam adaletsizlikten şikayetçi.
Bugünlerde kiminle konuşsam otomobil fiyatlarından şikayetçi.
Bugünlerde kiminle konuşsam mutsuzluktan şikayetçi.
Bugünlerde kiminle konuşsam siyasetçilerden şikayetçi.
Bugünlerde kiminle konuşsam görmezden gelinmekten şikayetçi.
Bugünlerde kiminle konuşsam patronlardan şikayetçi...
Bugünlerde bu şikayet listesi uzayıp gidiyor...
Şikayetçiyiz kardeşim...
İnsanlar artık şikayet etmekten dahi bıkmış.
Sanki bir boşlukta, bir kasvetin en dibine düşmüş insanlar. Derinlere batmış umutları...
Kronikleşmiş bir mutsuzluk yaşanmakta memlekette. Gözlemim bu kadar.
Şimdi gelelim işin yorumuna;
Bu şikayet edilen hususlar insanı rahatsız etmiyor mu, hem rahatsız ediyor hem de derinden üzüyor.
İnsanlığın evrensel değerlerine önem vermeyen en basit çıkarı için her yüce değeri ayaklarının altında çiğneyip ezen insanlara ne denmeli?
Bunların temelinde ‘şükürsüzlük var’ yeğenim diyen dayıları duyar gibiyim. Peki bu şikayetlerin temelinde sadece şükürsüzlük mü var gerçekten?
Eşitlik, adalet, özgürlük, hukuk, şeffaflık, katılım, düşünce hürriyeti gibi temel insani haklardan talebimiz çok azalmış durumda.
Adaletli bir hukuksal düzenin olmaması şikayetlerin temelindeki en güçlü nedenlerin başında gelmektedir.
Bireyselleşme, bencilliğe evirilmiş. Herkes küçük çıkarlarının birer savunucusu olduğundan artık herkesin şikayet etmesinin bir anlamı kalmıyor.
Ne demiş atalarımız ‘her koyun kendi bacağından asılır’…