Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı şimdi de Barış Pınarı Harekâtı... Bunlar sadece son yıllarda duyduğumuz sınırımızı korumak için yapılan harekâtlardı. Tabi daha başkaları da var. İlk duyduğumuzda kulağa hoş gelen kelimelerle bezeli değil mi? Dal, zeytin, fırat, barış ve pınar… Ama içeriği hiçte öyle demiyordu. Adlarının aksine içi kan, barut, ölüm ve savaş kokuyordu.
PKK’nın uzantısı YPG’nin önderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri ve IŞİD’e karşı Türkiye’nin terör devleti kurulmasını engellemek ve Suriyelilerin kendi ülkelerine dönüşünü sağlamak için başlattığı Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı operasyonlarında olduğu gibi bu sefer Barış Pınarı Harekâtı için askerlerimiz yine sınırın ötesindeydi.
Sınırımız neden böyle adeta hep cadı kazanı gibiydi? Sınırlarımızda neden sular bir türlü durulmuyordu? Bütün bunların altından her zaman olduğu gibi yine ABD’nin çıkacağını biliyoruz artık.
PKK yetmezmiş gibi bir de başımıza IŞİD, DEAŞ, YPG, PYD gibi yeni yeni terör örgütlerini musallat etmişti. Aslında hepsi de bir nevi PKK’nın uzantısıydı. Bu ABD’nin yatacak yeri yoktu esasında.
Tabi ABD yeter ki; silahını satacak pazar bulsun, savaşlar mütemadiyen olsun, aman onun ekmeğine hep yağ sürülsün! Bütün bunların sonucunda insanlar ölmüş, evini, köyünü terk etmiş, ülkeler birbirine savaş ilan etmiş umurunda bile değildir.
Kendisi aslında en büyük terör devletidir. Bunu dünyadaki diğer ülkeler de bildikleri halde bunu bir türlü dile getirememektedirler. Çünkü her şeyiyle güçlü bir ülkedir kendisi. Sanayisiyle, tarımıyla, savunma sanayisiyle… İşte böyle güçlü olunca da hiç kimse karşısına çıkıp “Sen terörist bir ülkesin, yıllardır terörizme çanak tutuyorsun, destek veriyorsun!” diyemiyordu. Güç böyle bir şeydi işte…
…….
Ülkemizin güvenliği söz konusu olunca, biliyorsunuz ki akan sular durur. Sınırımızın ötesinde bir terör devleti kurulacak ve buna Türkiye seyirci kalacak… İşte bu mümkün değildir. O terör devleti eninde sonunda ülkemin başına bela hem de ne bela olacaktır bunu artık sağır sultan bile bilmektedir.
TSK bu milletin gören gözü, duyan kulağı, çarpan kalbi, tutan eli, yürüyen ayağıdır. Her bir ferdi bu ulusu oluşturan bireylerin öz evladı, babası, annesi ve kardeşidir.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin teröre ve teröriste karşı verdiği mücadelede başarısız olmasını dileyen, nefret eden, onlar için kötülük yapan / düşünen, kuyusunu kazan her kim olursa olsun haindir, kalleştir, alçaktır, şerefsizdir. Buradan bunu bu kadar da net söylüyorum sevgili dostlar.
Bu arada haline üzülüp ağıtlar yaktığımız (!) Filistin ve çok sevdiğimiz Arap dostlarımız var ya, işte onların bile bizim bu harekatımızı kınadıklarını biliyor musunuz? Bir tek Macaristan veto etti denmesine rağmen onun da resmen veto etmediği sadece bildiriyi geciktirdiği anlaşılmıştır.
Böylelikle, içimizdeki bazıları her ne kadar Türklüğü kabul etmeseler de Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur sözü bir kez daha doğrulanmış oluyordu. Onun içindir ki Türk Türk’ün değerini bilerek, birbirine güvenle sırtını yaslayabilmelidir.
Biliyorsunuz anlatmama gerek yok, ülkemizin mükemmel bir doğası, iklimi, denizi, güneşi, rüzgarı, yer altı ve yer üstü kaynakları mevcuttur. Tabi bu değerleri kullanmasını bilene.
İşte bu değerlerin kıymetini bizden daha iyi bilen, dost görünen düşman ülkeler her fırsatta bizim boşluğumuzdan yararlanmak istemişlerdir.
Nedir bu boşluğumuz, tabi ki ekonomik olarak güçsüz olmamız, tarım ve hayvancılığımızın yerlerde sürünmesi, hatta verimli topraklarımıza rağmen her türlü gıda maddelerini ihraç etmemiz, sanayide geride olmamız… Bütün bunlardan bahisle bizi köşeye sıkıştırmak isteyen düşmanlar her bir taraftan saldırıya geçmeye hazırlanmaktadırlar.
İşte bu yüzdendir ki sınırlarımız da bir türlü kendine gelememektedir. Bahsi geçen düşmanlar sınırda terör örgütlerini besleyip, onlara silah ve mühimmat temin ederek, kargaşa çıkarıp ülkemizin güvenliğini tehdit etmekten başka gayeleri bulunmamaktadır.
Bu durumda Türk Silahlı Kuvvetlerimiz de eli kolu bağlı duramazdı elbette. Kim ne derse desin zaman zaman kahraman Mehmetçiklerimizle birlikte sınır ötesi harekatlar düzenleyerek ülkemizin güvenliğini sağlama gereği duymaktadır. İyi de yapmaktadır. Allah yar ve yardımcıları olsun.
Dünya Liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk boşuna dememiş “Yurtta sulh, cihanda sulh..” diye. Bunun asıl anlamının “ Yurdum barış içinde ise dünya da barış içindedir” den başkası değildir.
Sadece ülkemizde değil tüm dünyada barışın tesis edildiği güzel günlerin bir an önce gelmesi ümidiyle şen ve esen kalınız.