Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, seçim konuşmasında Türkiye'nin geleceği için ortak hayal olarak nitelendirdiği "Türkiye Yüzyılı" vizyonuna vurgu yaptı. Bu hayali gerçekleştirmek için milletin her kesiminden insanın kenetlenmesi gerektiğini söyledi ve seçimleri bu birlikteliğin sembolü haline getirmek istediklerini belirtti.
Erdoğan, 21 yılda Türkiye'nin demokrasi ve kalkınma eksiklerini giderirken hep bugünlerin özlemiyle yaşadıklarını ve demokrasi, hak ve özgürlükler konusunda ülkenin standartlarını yükselttiklerini ifade etti. Milletin daha gelişmiş bir ülkede sahip olduğu her şeye layık olduğunu vurguladı ve Türkiye'nin tarihi şanlı günlerini yeniden canlandırabilecek bir noktada olduğunu belirtti.
Erdoğan, seçimleri kazanacaklarına dair güvenini dile getirdi ve "öyle bir kazanacağız ki bu ülkenin hiçbir ferdinin kaybetmeyeceği" sözleriyle seçim sonrasında ülkenin her kesimine hizmet edeceklerini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, TRT'deki konuşmasında "Biz hep Yunus'un 'gönüller yapmaya geldik' düsturunun peşinden gittik. Bu nedenle ne zorluklarla mücadele ettiğimizi en iyi sizler biliyorsunuz. Vesayetin dişlerinden, terör örgütlerinin kanlı ellerinden, darbecilerin namlularından ve ekonomik tetikçilerin tuzaklarından ülkemizi kurtarmaya çalışırken hep milletimizin refahını, ülkemizin huzurunu göz önünde bulundurduk." dedi.
Erdoğan, 14 Mayıs seçimlerinin hedefinin sadece Türkiye'nin güvenliğini ve huzurunu, gençlerin geleceğini ve Türkiye Yüzyılı'nın yükselişini sağlamak olduğunu söyledi. Siyasette 40 yılı, başbakan ve cumhurbaşkanı olarak ülke yönetiminde 20 yılı aşkın bir süreyi geride bırakmış bir kardeşi olarak, başka herhangi bir dünyevi hırsının olmadığını vurguladı.
Erdoğan, "14 Mayıs'ta tercihinizi Türkiye Yüzyılı'ndan yana yapın. Tercihinizi güven ve istikrarın devamından yana yapın. Tercihinizi evlatlarınızın geleceğinden yana yapın ve öyle bir kazanacağız ki bu ülkenin hiçbir vatandaşı kaybetmeyecek." diye konuştu.
KEMAL KILIÇDAROĞLU KONUŞMASI
Türkiye'de muhalefet partisinin lideri Kemal Kılıçdaroğlu, devlet televizyonu TRT'yi hükümetin propaganda aracı olmakla suçladı. TRT'nin siyasi etkiden uzak bağımsız kamu yayıncılığı sağlamak amacıyla kurulduğunu ancak iktidar partisinin sözcüsü haline geldiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, TRT'yi vatandaşların doğru bilgi edinme hakkını engelleyen taraflı haberleriyle kendi ilkelerini ve mevzuatını ihlal etmekle eleştirdi. TRT'nin gerçekleri halktan gizlediğini ve sadece hükümetin propagandasını yaptığını iddia etti. Kılıçdaroğlu, Bartın'da 41 işçinin hayatını kaybettiği maden faciası, Emine Şenyaşar'ın aile üyelerinin Şanlıurfa'da iktidar partisi adayı yakınları tarafından katledilmesi gibi TRT'nin haberleştiremediği trajedi ve adaletsizliklerden de örnekler verdi. Kılıçdaroğlu, TRT'yi faturalarını ödemekte zorlanan veya doğal afetlerden etkilenenler de dahil olmak üzere bu tür olaylardan etkilenen kişilerin hikayelerini yayınlamamakla suçladı.
SİNAN OĞAN KONUŞMASI
Sinan Oğan'ın kampanya konuşmasına göre gündemin ilk maddesi göç meselesi.
Özetle Oğan, devletin en önemli yayın ve haber verme kurumu olan TRT'nin tüm adaylara eşit şartlar sağlamadığını belirtti. Tüm adaylara eşit fırsatlar sağlanması anayasal bir zorunluluktur. Bu ülkede adaleti sağlayacak, adaletsizliği ortadan kaldıracaklarını vurguladı. Cumhurbaşkanlığı ve Ata İttifakı yönetiminde hiç kimse, ne cumhurbaşkanı adayı, ne de vatandaş haklarının ihlal edildiğini hissetmeyecek. Adaletin devletin dini olduğu ilkesi tüm vatandaşlar tarafından benimsenecek ve hükümetimiz tarafından eşit olarak gösterilecektir.
14 Mayıs seçimleri ülkemiz için kaderi belirleyen bir seçimdir. 14 Mayıs'ta neye oy vereceksiniz? 13 milyon mülteci bu ülkeden gitsin mi kalsın mı diye oy vereceksiniz. Sinan Oğan'a ve Ata İttifakına oy verirseniz 13 milyon mülteci ve göçmen gidecek. Başkasına oy verirseniz, kimisi ihtiyaç sahiplerine yardım söylemini kullanacak, kimisi “gönüllü gönderelim” diyecek, kimisi de “davetiye gönderelim” diyecek. Ancak sadece Ata İttifakı, mültecileri ve kaçak göçmenleri ülkelerine geri göndermekte ve bir "Afet Bakanlığı" kurmakta kararlı ve kararlıdır.
Türk vatandaşları hastaneye gittiğinde ya da ilaç aldığında para ödüyor ama bu hizmetler Suriyeliler için ücretsiz. Tüm bu ayrıcalıkları kaldıracaklarını vurguladı. Başkan seçilirse, ilk icra emri Suriyelileri ve mültecileri ülkelerine geri göndermek olacak. İkinci icra emri, bir Afet Bakanlığının kurulması olacaktır.
2012 yılında Sinan Oğan, henüz milletvekiliyken, kabul edilmesi halinde Afet Bakanlığı kurulmasını öngören önergeyi sunmuş ve bu gerçekleşseydi bu kadar insanımız hayatını kaybetmemiş olacaktı. Dolayısıyla ikinci Cumhurbaşkanlığı kararnamemiz hiç şüphesiz bir Afet Bakanlığı kurulması olacaktır. Bu ülkede sistemi tekrar rayına oturtacaklar ve bu ülkeyi bataklığa sürükleyen siyasetçilerin sonunu getirecekler. Depremlerde beceriksizliğin bedelini bizzat bilir ve bir daha olmasına izin vermez.
MUHARREM İNCE KONUŞMASINDA
Memleket Partisi Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce yaptığı konuşmada hem iktidarı hem de muhalefeti eleştirdi. İnce, "Türkiye'nin hiçbir sorununa çözüm bulamayan bu hükümetin gitmesi gerekiyor. Ancak 'Ne olursa olsun gitsinler' mantığı doğru bir mantık değil" dedi.
İNCE ŞU NOKTALARIN ALTINI ÇİZDİ:
"21 yıldır iktidarda olanlar, Türkiye'nin temel sorunlarının hiçbirini çözemediler ve boş vaatlerle yeni bir seçim peşindeler. Halkın devlet kurumlarına olan güveni sarsıldı. Merkez Bankası gibi kurumlar, TRT, TÜİK ve Kızılay tarihin en düşük güven seviyelerine sahipler.Bağımsız ve tarafsız yayın yapması gereken TRT, hükümetin yayın organı haline geldi.Devletin kurumları ve kuralları yok edildi, devlet artık yapamaz hale geldi. Ekonomi yönetilemez hale geldi, işsizlik ve yoksulluk arttı, ülke ve halk borca battı. Yanlış tarım ve hayvancılık politikaları sonucunda Türkiye kendi kendini besleyemez hale getirildi."
"Liyakat ile liyakat ile makamlar ve görevler arasındaki bağ kopmuştur. Partili olmak ve kayıtsız şartsız itaat her makam için şart haline gelmiştir. Liyakat bir kenara atılmıştır. Ortak akılla, bilimle, bilimle yönetilmesi gereken devlet, ve tarih bilinci, anlık kararlar ve günlük politikalarla yönetilir hale gelmiştir.Türkiye'nin hiçbir sorununa çözüm bulamayan bu iktidarın gitmesi gerekmektedir.Oysa 'Bırakın gitsinler' mantığı Bundan sonrası ne olursa olsun' doğru bir mantık değildir.Sevgili vatandaşlarım, ülkemizin hem bu iktidardan hem de bu muhalefetten kurtulması gerektiğine inanarak üçüncü bir yol olarak her türlü zorluğa, meşakkate, saldırıya göğüs germek için buradayız. Ne hükümete karşı olduğumuz için teröristiz, ne de muhalefeti eleştirdiğimiz için bölücüyüz."
"NE SAĞ NE SOL..."
İktidardakilerin sanki 21 yıldır iktidarda değilmiş ya da daha önceki vaatlerini yerine getirmiş gibi yeni vaatler ortaya atması, muhalefettekilerin ise aynı yöntemlerle ortaya çıkması insanların zekasıyla alay etmektir. sanki hükümeti devralacakmışçasına önceki seçimlerde defalarca yenilgilerine yol açmışlardır.