Kıllıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün televizyon yayını esnasında geçirdiği küçük rahatsızlıktan ötürü geçmiş olsun dileğinizi paylaştınız. Erdoğan, sosyal medya hesabından 'Aziz milletimize teşekkür ederim' minvalinde konuştu ancak muhalefet liderlerine özgü bir şey söylemedi. Ne söylemek istersiniz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Biz de milletin bir parçasıyız. Olumsuz yorumlamıyorum kişisel olarak. Ben rahatsızlığını duyduğum andan itibaren bir twitle geçmiş olsun dileklerimi ilettim." cevabını verdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, siyasetle halk sağlığının ayrı meseleler olduğunu vurgulayarak, "Siyasette rakip olabiliriz ama nihayetinde rakiplerimizin sağlıklı ve iyi olmasını istiyoruz. Zaten beklenen de bu."
Kampanya izinde kullanılan dilin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, yaklaşık 2,5 yıldır ziyaretlerde bulunduğunu, seçim tarihinin de belirlenmesiyle birlikte çok daha geniş kitlelere ulaşmaları gerektiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, önceki seçimlerde verilen bazı sözlerin iktidar tarafından yerine getirildiğine değinerek, bunların hükümet tarafından daha dikkatli dinlendiğini belirtti.
Kemal Kılıçdaroğlu, "Seçim döneminde liderlerin yaptığı en üzücü açıklama nedir?" sorusuna yanıt olarak, bir iktidar partisinin halka yönelik daha kapsayıcı mesajları olması gerektiğini belirtti. İktidarın bölücü bir dil kullandığını ve bu dilin toplumun farklı kesimlerine daha sert bir şekilde yansıdığını savundu. "Beni en çok üzen şey tamamen kutuplaşmış, birbirini düşman gören bir anlayışın hakimiyeti. İnsanca birlikte tartışabiliyoruz. Halkın yargısını gözden kaçırmışlar." ekledi.
Bir politikacının en çok sağlıklı ve tutarlı eleştiriye ihtiyacının bulunduğunu, eleştiriyle kendi eksiğini görüp düzeltmeye çalışabileceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Siyasi liderlerin kavga etmemesi lazım. Hepimizin ortak amacı ne? Ülkeye hizmet etmek. Ülkeye hizmet etmekse iyilikte yarışmalıyız. Niye kavga ediyoruz? Kavganın bir nedeni yok ki. Kavgada kullanılan diller toplumun ayrışması, kutuplaşması, yanlış politikaların belli bir kesim tarafından ısrarla takip edilmesi. Öyle bir noktaya gelindi ki iktidar sahipleri bu yanlışlığı sadece kendi dünyalarında ve sadece topluma yansıtmakla kalmadılar devletin kadrolarına da yansıttılar." değerlendirmesini yaptı.
"Beni temelde üzen nokta, iktidardaki siyasi partinin devletleşmiş olmasıdır." diyen Kılıçdaroğlu, partinin ve devletin ayrı olduğunu söyledi.
- Seçim güvenliği
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sandık güvenliğine ilişkin bir soruya karşılık, "1,5 yıldır seçim güvenliği için çalışıyoruz. Açık ve net söyleyeyim, Yüksek Seçim Kuruluna güvenmiyoruz. Yani yargıçlar var orada ama güvenmiyoruz." dedi.
Yargıda ciddi bir bozulma olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bunun bu ülkenin saygın yargıçları farkındalar. Onlar da bunu en azından kapalı toplantılarda dile getiriyorlar. Hatta Yargıtay Başkanı yargıya olan güvenin, yüzde 30'lara düştüğünü de bir toplantıda ifade etmişti. Devletin kolonlarını tahrip ettiler. Yargı bu kolonlardan birisidir. Adaleti yıprattığınız andan itibaren devleti çökertmiş oluyorsunuz." diye konuştu.
Türkiye'deki sandık alanları ve sandık sayılarıyla ilgili veriler üzerinde çalışmalarını yaptıklarını aktaran Kılıçdaroğlu, Türkiye genelindeki sandık görevlilerinin eğitime alındığını anlattı. Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Sandık başında nasıl duracaklar, sayım sırasında, oylama sırasında ne yapacaklar, sayım olduğu zaman dışarı çıkmayacaklar, tutanaklara dikkatli bir şekilde bakılacak. Rakamlar başka bir belgeye aktarılırken ona dikkat edilecek, baştan imzalanmayacak. İmzaladıktan sonra cep telefonuyla fotoğrafını çekecek ve genel merkezime gönderecek. Bu konuda bizim binlerce arkadaşımız eğitildi. Sadece CHP için söylüyorum, diğer partilerin de buna benzer çalışmaları var. Dolayısıyla ıslak tutanağın fotoğrafını çekip bize gönderdikten sonra o çuvalların nakliyle de arkadaşlar ilgilenecekler. Biz Yüksek Seçim Kurulunun kararını ve onun rakamlarını... Çünkü biz Anadolu Ajansına da güvenmiyoruz. Malum son seçimlerde İstanbul seçimlerinde bazı verileri vermemeye başladı Anadolu Ajansı. Yüksek Seçim Kurulu durdu verileri vermiyor ama bizim arkadaşlarımızın her birisi sandık görevlisiyken tutanaklar vardı elimizde ve biz kazanacağımızı biliyorduk. Buna benzer bir çalışma yani bir ön deneyim oldu. Şunu rahat söyleyebilirim. Cumhuriyet tarihinde ilk kez siyasal parti bu kadar seçim sandıklarıyla ilgili geniş ve güvenli bir önlem aldı."
Bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, her sandığın ıslak imzalı tutanağının genel merkeze gönderileceğini bildirdi.
Seçim gecesinin nasıl olacağına ilişkin de çalışmalarının bulunduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, bazı baroların her bir okula gönüllü avukat görevlendirdiğini, sorun çıkması halinde duruma müdahil olunacağını kaydetti.
"Köylerin bir bölümünde partinizin üyeleri olmadığı için sandık görevlileriniz de olmuyor. Bunu nasıl sağlayacaksınız?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "200 bin sandıktan yüzde 90'ın üzerinde görevlimiz var. Gönüllü arkadaşlar var. Gidip sandığın başında gönüllü olarak kalabilir. Önemli olan orada bulmak. Eğer orada bulunamazsa gönüllü arkadaşları göndereceğiz." ifadelerini kullandı.
Ekonomi ve hayat pahalılığına ilişkin bir soruya da Kılıçdaroğlu, "Bu ülkede soğan bile alınamayacak noktaya geliniyorsa, meyveler, sebzeler, taneyle satılmaya başlandıysa ve bir tarım ülkesi olan zengin toprakları olan bir ülke nasıl olur da bu pozisyona gelir?" dedi.
- "Beş yıl içinde 300 milyar dolar para gelecek"
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, "300 milyar dolarlık yatırım" vaadiyle ilgili bir soruya şu yanıtı verdi:
"Beş yıl içinde 300 milyar dolar para gelecek. Temiz para gelecek. Öyle uyuşturucu baronlarının paraları değil. Kirli para değil.
Ben gittim doğru, Londra'ya gittim. Temiz para var, fonlar var. Fonlarla görüştüm. 'Eğer siz demokratikleşirseniz can ve mal güvenliği olursa adalet, hukukun üstünlüğü olursa, bir haksızlıkla karşılaşırsak mahkemeye başvurursak hakkımızı alabilirsek biz geliriz Türkiye'de yatırım yaparız' dediler. 300 milyar dolar beş yıl içinde Türkiye'ye gelecek ve yatırım yapılacak. Biz yatırım alanlarını da belirledik."
Kılıçdaroğlu, Türkiye'de herkesin yatırım yapmayı istediğini belirterek, adalet, hukuk olmadığı için kimsenin gelemediğini savundu.
Rüşvetsiz iş yapılmadığını ileri süren Kılıçdaroğlu, devlet rüşvetten arındırıldığı zaman yatırımcının gelip yatırımını yapabileceğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "O kadar büyük fonlar var ki bekliyor. Ben 300 milyar dedim ama çok daha büyük rakamlar Türkiye'ye gelecek. Yeter ki dürüst, adaletli bir yönetim olsun." diye konuştu.