Siyasetin tıkandığı yerde diplomasi devreye girmelidir!

Selami Mutlu

Siyasetin tıkandığı yerde diplomasi devreye girmelidir!

Süleyman Demirel

Ülkemizin durumu iyiye doğru gitmiyor! Terör bir taraftan, Suriye de hiç yok yere girilen savaş bir taraftan, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum, bir hukuk devletinde olmaması gereken uygulamalar, işsizliğin vardığı nokta, dış devletlerle ve müttefik olduklarımızla sonu gelmeyen kayıkçı kavgası. Kavga etmediğimiz, dalaşmadığımız bir tek Afrika’nın TUTSİ kabilesi kaldı neredeyse! Daha kötüsü referandum yapacağız diye hiç olmadık bir şekilde kutuplaştık. İzah edemediğimiz açıklayamadığımız oldubittilere çözüm olarak engel çıkarmayı salon basıp dağıtmayı seçerek şiddet kullanarak demokratik çabaları bile susturmaya çalıştık.

Ekonomide büyümenin durduğu, turizmin krize girdiği bir dönemde herkesle kavga eden hakarete varacak bir dil kullanmanın içerde yapılacak referandumda şiddete ve engellemelere yönelik tavrın toplumu daha da germenin ötesinde Türkiye’ye yararı yoktur. Zararı vardır. Ülke içinde var olan sorunlar yetmezmiş gibi oy devşirmek uğruna kavga etmediğimiz Avrupa ülkesi bırakmadık. Kullandığımız dil hiçte diplomatik ve politik içerik taşımıyor! Adeta mahalle kabadayısı söylemleri taşıyan hakaret içeren bir dil içeriyor. Bunlar ilerde telafisi zor giderilecek sözlerdir. Türkiye haklı olduğu halde, Bakanlarının sokulmadığı ülkeye karşı kullandığı dil ve söylemleri yüzünden haksız duruma düşmesine neden oluyor.

Başkaca ülkelere demokrasi ve özgürlük dersi verirken, özgürlüklerimizi sınırlarımız içersinde de korumamız-sahiplenmemiz-yükümlülüklerimizi unutmadan uygulayarak ayakta tutmak zorundayız. Popülist politikalarla ırk ve din temelli politikalarla batı düşmanlığı yaparak ilerleme yolunda bir adım atılamaz. Ülkede gelişme sağlanamaz. “Yanınıza bırakmayacağız, hesabını soracağız, bir daha bizim mahalleye gelme” gibi sözlerle dış politikamız yol alamaz. Bu tutum ülkemize zarar verir. Türk imajına zarar verir. Ekonomiye, turizme, ticarete zarar verir. Gurbet ellerde ekmek parası peşinde koşan yurttaşlarımızın oradaki varlığına zarar verir.

Durduk yerde oy uğruna ülkede ve dış dünyada yaratılan bu kaos ülkemize düşman olan cini uyumakta olduğu şişeden çıkarır. Cinin kullandığınız dile karşı izleyeceği tutum da endişe vericidir. Irkçılık ve yabancı düşmanlığının oya tahvil edildiği Avrupa da, değerler-yaşama kültürü-ifade özgürlüğü nasıl bir erozyona uğruyor ve artış gösteriyorsa, bizim Avrupa’da ki girişimimizde oy devşirmek amacıyla Haçlı-Müslüman çatışması gibi değerlendirilip erozyona uğratılmamalıdır. Elbette Türkiye onurundan ilkelerinden taviz vermeden devlet aklıyla diplomatik bir dille var olan sorunlarını çözebilmelidir.

Neyse ki yaratılan bu gerilimin ardından akıllıca demeç veren bakanda çıktı. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin “Yapılan engellemeye karşı ekonomik ambargonun düşünülmediğini söylemesi” içimizi ferahlatan söylem olmuştur. Türkiye’de doğrudan yabancı sermaye yatırımında ilk sırada yer alan Hollanda’yı 6,6 Milyar dolarlık ticaret hacmine sahip bir ortağı, diplomasi dışı söylemlerle adeta hakaret edercesine feda etmek Türkiye’ye ve sahip olduğumuz ekonomiye kötülük yapmaktan öteye gitmez. Türkiye ekonomisi AB ülkeleriyle girişeceği laf düellosu sonucu ortaya çıkacak krize karşı dayanıklı olmadığının görülmesi gerekir. NATO da AB Komisyonu da Türk tarafının söylemlerine dikkat etmesi konusunda tavsiye de bulunmuştur. Bu ülkemiz için acı veren bir olaydır. Madem içinizde oy alma ve iktidarda kalma arzusu var, AB değerlerini yakalayın, İnsan Hak ve Özgürlüklerini sağlayın, Hukuk ilkelerine saygılı olun, Adaleti sağlayın ekonomi de gelişir Turizm de gelişir halkta size oyunu verir. Şiddet içeren baskınlarla suskunluk yaratmaya diplomasi dışı dil kullanmaya da gerek kalmaz. Siz de muradınıza ermiş olursunuz. Bunu da ekonomik veri rakamlarıyla oynayarak abartmadan yapmanızda fayda var.

Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ortamda siyasi muktedirlerin ve politika yapanların oy uğruna diplomatik kuralların ve şimdiye kadar süregelen teamüllerin dışına çıkarak bir tutum izlemeleri Milli menfaatlerimizin zararına olmaktadır. Takınılan tavır ve tutumla dış dünyadan soyutlanarak içe kapanık yaşamamız mümkün değildir. Muhtaç olduğumuz Bilim-Teknoloji-sanayi ve ticaret-Turizm gibi sektörler bütün dünyayla iç içedir. Sonuçta biri birimize bağımlı bir dünya da yaşıyoruz.

AB ülkelerinden gelen sesler koro haline dönüşmüştür. “Hollanda Avrupa’dır” demeçleri tutum ve söylemlerimizi uzatmadan diplomasiye taşıyarak çözüm aramamız yönündedir. Türkiye’nin AB’ye üye olma ihtimali artmışken Gümrük Birliği anlaşmasının yenilenmesiyle karlı duruma geçeceğimiz şansı varken, diplomasi dışı söylemlerle yol alabileceğimiz söz konusu bile olmamalıdır. İçinde bulunduğumuz süreç ekonomik ve siyasi ortam buna müsait değildir. Ülkenin milli menfaatleri sizin hırs ve ihtiraslarınıza, mahalleli ağzıyla yönettiğiniz siyasi söylemlere gözlerinizi kör eden oy tutkusuna kurban edilemez.

Rahmetli Cumhurbaşkanlarımızdan Süleyman Demirel’in söylediği “Siyasetin tıkandığı yerde Diplomasiyle yol alınmalıdır” bunu sağlayabilecek yetişmiş değerli “Büyükelçilerimiz, Diplomatlarımız vardır” siyasi baskıdan uzak kalınarak özgür bir ortam sağlandığı takdirde bu diplomatlarımız olumlu katkılar sağlayacaklardır.