Mübarek Ramazan ayındayız. Şunun şurasında bu mübarek günlerin bitmesine sayılı günler kaldı. Bir Müslüman olarak bu mübarek Ramazan ayını elimizden geldiğince iyi değerlendirmemiz ne kadar önemli.
Belki seneye bu güzel Ramazan ayını birçoğumuz görmeyeceğiz, görmeye ömrümüz yetmeyecek. Onun için şu güzel manevi iklim atmosferini en iyi şekilde yaşayıp, yaşatmamız gerekmez mi?
Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, sanatçılarla Dolmabahçe Sarayı’ndaki iftar yemeğinde bir araya geldi. Cumhurbaşkanımız bunu her yıl yapıyor ve artık geleneksel hale geldi.
İftar programına her branştan sanatçı davet edilip onurlandırılıyor. Cumhurbaşkanı hepsini kapıda karşılıyor, tek tek ilgileniyor ve sohbet edip hal hatır soruyor. Çünkü ev sahipliği bunu gerektirir.
Davet edilen sanatçılara baktım Türkiye sinemasına, tiyatrosuna, televizyonlarına, müzik dünyasına emek vermiş bir sürü sanatçı gelmişti iftar programına. Televizyondan izlediğim kadarıyla keyifli geçmiş ve bütün sanatçılar program sonunda çok mutlu olduklarını ve buradan en güzel duygularla ayrıldıklarını anlattılar.
Mikrofon tutulan sanatçılar çok keyifli ve çok güzel açıklamalarda bulundular. Vay efendim siz misiniz böyle güzel konuşan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı öven ve ondan övgüyle bahseden. Sosyal medya üzerinden bir linç kampanyası başlattılar iftara katılan sanatçılara.
Siz kimsiniz? Size kim veriyor bu hakkı sanatçılara hakaret edip, onlara ağızlara alınmayacak küfürler edip kin kusuyorsunuz. Siz kendinizi ne sanıyorsunuz bir avuç zavallı. Kendini medeni, modern laik zanneden, kendilerinden başkasının yaşa hakkına saygı duymayan bu zavallılar siz kendinizi ne sanıyorsunuz?
Sizin cenahtan sanatçı olunca, sizin gibi ülkesine düşman, ülkesine hainlik eden hangi sanatçı varsa arkasından koşun onu övün onu el üstünde tutun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iftarına giden sanatçıları yalaka, yandaş ve daha neler neler söyleyin. Sizler tam bir zavallılık örneğisiniz bilesiniz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Dolmabahçe'deki iftar programına katılanlardan birisi de Türk Halk Müziği Sanatçısı Şükriye Tutkun’du. İftar programından video ve fotoğrafları Twitter hesabından paylaşan Tutkun, “İftarını birkaç lokmayla açıp, namaz sonrası hiç oturmadan, tüm yorgunluğuna rağmen, masalarımıza uğrayıp bizlerle sohbet eden, fotoğraf çektirmek isteyen herkese güleryüzle evet diyen, esprili, hep gülümseyen Recep Tayyip Erdoğan “Keşke Babam olsa” boşuna dememişim. Büyük insan Sayın Cumhurbaşkanım, Kasımpaşa’lı Şöför Müslüm’ün kızıyım ben hatırlar mısınız, Tempa Matador minibüsü varmış, stada gelirmiş hep” Sonra fotoğrafını gösterdim, “Bitirim adammış” dedi. Oysa ki ben hep tanıdığına dair hayaller kurmuştum. Babam gibi adam” ifadesini kullandı.
Vay sen misin bunları söyleyen, vay sen misin bunları dile getiren. Başladılar Şükriye Tutkun’a hakarete, küfüre ve bedduaya. Bu zavallıların insan olduğundan şüpheliyim inanın. Sizden olmayınca kötü, yandaş ve yalaka, sizden olunca medeni, modern, her türlü ahlaksızlığı yapabilir, sahnede soyunur, teşhircilik yapabilir demek istiyorsunuz.
Bu zavallıların birçoğunun bilmediği bir konu var ki insanın içini acıtan ve yaralayan. Şükriye Tutkun bunları neden söyledi diye hiçbiri araştırmadan linç etmeye kalktı insan görünümlü zavallılar.
Şükriye Tutkun yetiştirme yurtlarında büyümüş. Kendisine 'Yandaş' diyenlere “Evet yandaşım, hiçbir partinin değil, devletimin yandaşıyım çünkü devletim benim babam oldu” dedi. 14 yıl yetiştirme yurdunda kaldım. Beni koruyan, annemin, babamın yapmadığını yapan devletime minnettarım” diyor.
Evet bir anne ve babanın yapmadığını, yapamadığını devleti yapıyor ve ona anne baba oluyor. Şükriye Tutkun da vefasını dile getirip devlet benim annem ve babam oldu diyor zavallılar. Sizler içinizdeki kinle nefretle boğulun inşallah.
Sizin gibi art niyetli, kötü kalpli zavallılar için söylenecek söz zaten yok. Sizi yetiştiren aileleriniz size insan olmak nedir tam olarak öğretemediği için bu kadar azmanız, azgınlık yapmanız da çok doğal zaten.