Sizin derdiniz nedir?

Orhan Aksakal

Korona virüs belasından “hep birlikte el ele verip kurtulacağız” derken, bundan pek umutlu değilim açıkçası. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz gün 1 Mart itibari ile bir kez daha kısıtlı normalleşme adımlarının atılacağını söyledi.

Söyledi, söylemesine de buna vatandaşlar olarak “pek uyduğumuz ve dikkat ettiğimiz” yok. Hiç kimsenin de umurunda değil açıkçası. Ne bana “bir şey olur” endişesi var. Ne de “en sevdiklerime bir şey olur” diye bir düşüncesi var.

Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca dün gelinen tablodaki son durumu açıkladı. Bu açıklamada; test sayısı 32 milyon 684 bin 747'ye ulaştı. Vaka sayısı 2 milyon 665 bin 194, vefat edenlerin sayısı 28 bin 285, ağır hasta sayısı da 1200 oldu.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca artık il il korona virüs tablosunun açıklanacağını söyledi. Açıklanan tabloda Karadeniz bölgemizde gerçekten vaka sayısı ürküttü ve korkuttu. Bu rakamlar hiç kimsenin beklediği bir durum değildi. Büyük illerden daha çok vaka beklerken, tam tersine oldu nüfus yoğunluğu küçük iller adeta vaka rekoru kırdı.

Yani, düşünsenize şimdiden 28 bin vatandaşımızı bu musibetten kaybettik ve daha da kaybetmeye devam edeceğiz, böyle giderse. Bunun içinde en acı olanı ise sevdiklerimizin de olması. Ancak başımıza gelince “eyvah bana da mı bulaştı, benimde mi başıma gelecekti?” diye feryat figan edeceğiz ama iş işten çoktan geçmiş olacak.

Neden Karadeniz bölgesinde vaka sayısı düşmüyor biliyor musunuz? Karadeniz insanımız geniş ailelerle yaşamaya alışkın ve birbirlerine bağlılıkları yüzünden, ne yazık ki bu vaka artışları. Düğün oluyor, cenaze oluyor, ziyarete gidiliyor maske yok, kural yok, dikkat etmek yok.

Hal böyle olunca vaka sayılarının artması hiç şaşırtıcı değil. Eğer böyle devam ederse yetkililer vaka sayısı artan illerde tam kapanmadan bahsediyor. Eeee sosyal medya durur mu? Hemen devlete, yetkililere veryansın edip her türlü hakaret ve küfrü kendilerinde hak görür oldu.

Tam kapanma yaptın, niye yapıyorsun, yapmıyorsun, neden yapmadın diyorlar. Gel de işin içinden çık. Yani bizim insanımızı mutlu etmek mümkün değil. Hele birde siyası görüşü farklıysa o zaman vur abalıya, vur abalıya...

Yani devlet ne yapsın? Soruyorum size. Kapatsın mı, kapatmasın mı? Sizin derdiniz nedir, neden bu kininiz ve öfkeniz. Hadi hükümeti ve başındakini sevmiyorsunuz. Neden ülkenizi sevmiyorsunuz. Sizin sorununuz nedir?

İnsan bazen ne diyeceğini şaşırıyor. Vaka sayıları almış başını gitmiş hala umurlarında değil ve de en acısı “bana bir şey olmaz” diyorlar. Yahu sana da, bana da bir şeyler olacak. Senin yüzünden benim canım neden yansın?

Onun için böyle devam eder, kuralları umursamazsak daha çok canlarımız gidecek, daha çok canımız yanacak…

Diyorum ki, kurallara uyalım, tedbirlerimizi elden bırakmayalım...

Kalın sağlıcakla...