Değerli dostlarım;
Siyaset veya politika, insanın veya belli bir grubun ideallerini, organizasyonlar aracılığı ile hayata geçirmesidir. Bunun için de erki elinde bulundurmalıdır. Yani gücü kullanan kişi veya kişilerin toplumu/topluluğu yönetme biçimidir.
Recep Tayyip Erdoğan 21 yıldır ülkeyi yönetiyor.
Siyaseti izleyen bir gazeteci olarak ben de yıllardır miting, toplantı izlerim.
Melih Gökçek döneminde ortakları arasında üst düzey Ak partililerin de olduğu beton ormanı haline getirilen ve ‘Merkez Ankara’ adıyla eski terminal alanına dikilen devasa binaların satışına destek amacıyla yapılan Millet Bahçesi’ndeki mitingi izledim.
4 aşamalı bir güvenlik bariyerinden geçtikten sonra ancak kürsünün önüne gelinebildi.
İkinci arama noktasında kalem, tırnak bıçağı, demir parayla alana giriş yasak.
Benim iki kalemim vardı. Demir olanı çöpe atmak zorunda kaldım.
Alan Haremlik-selamlık olarak ikiye ayrılmış. Kürsünün solunda erkekler sağında ise kadınlar konuşmacıları dinledi.
AK Partililerin yanı sıra, MHP, BBP ve HÜDA-PAR’lıların bulunduğu alanın kaç metrekare olduğunu bilmiyorum ancak ekrandan göründüğü gibi kalabalık yoktu.
Turgut Altınok’un vasatı aşamayan konuşmasından sonra, Eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ankara milletvekili Fuat Oktay milletvekilleri adına konuşurken 14.30 civarında Erdoğan’ın alana geldiği anons edildi.
Oktay konuşmasını kısa kesti ve Mikrofonu Erdoğan’a bıraktı.
İlginçtir; Erdoğan’ın konuşmaya başlamasından sonra kürsünün önündeki kalabalık hariç insanlar alandan ayrılmaya başladı.
Ankara’dan Kurum’a destek
Millet Bahçesi’nin Murat Kurum tarafından yapıldığını anımsatan ve Kurum için oy isteyen Erdoğan sanki 20 yıl Ankara’yı Melih Gökçek yönetmemiş gibi “Ankara denilince çöp, çukur, çamur akla geliyor. Nedir bu yavaşlardan çektiğiniz” diye konuştu.
Erdoğan heyecansız ve coşkusuz kalabalığa hitap ettiğini fark etmiş olmalı ki "200 bin Ankaralı” deyiverdi.
Benim gözlemim ise o rakamın ancak dörtte biri kadar bir kalabalık olduğu yönünde.
Bir tarafı Erdoğan, diğer tarafı Turgut Altınok’un devasa posterleriyle süslenmiş alandaki güvenlik görevlisi sayısı da dikkat çekiciydi.
Sanırım Ankara ve çevre illerdeki polislerin tamamı alandaydı.
Erdoğan yeni ve umut vadeden hiçbir şey söylemiyor. Sürekli bir geçmiş karalaması ve ayırıcı, kamplaştırıcı dil kullanması AK Partilileri de sıkmış olmalı ki iyi giyimli, çocuğuyla birlikte Erdoğan’ı gerilerden dinleyen bir partilinin “Hemen her mitingde aynı şeyleri söylüyor gidelim oğlum, zaten üşüdük” sözleri bana şairin “dün dünde kaldı cancağızım. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım” sözünü anımsattı.
Erdoğan artık yeni şeyler söylemeli.
Aksi takdirde Ankara mitingi sonun başlangıcı olacak.