“Çok şansızım.”
“Yine beni buldu.”
“Hep benim başıma gelir.”
“Ben de bu şans varken…”
Zaman zaman bu ifadeleri hepimiz kullanmışızdır.
Sözcüklerin sırları vardır.
Siz fark etmesiniz de sürekli söylediğiniz ifadeler bir süre sonra yaşamınızı avuçları içine alır.
Sürekli kullandığınızda bu olumsuz ifadeler hayata bakışınızı negatif yönetmekten başka bir şey getirmeyecektir.
Kişisel gelişimin yeni penceresi ‘olumlama’ da olumsuz yargı kalıplarından arındırılmış bir ruh açılımı getiriyor insan hayatına.
Hiç dikkat ettiniz mi?
Gündelik hayatımıza sinmiş o kadar olumsuz ifade var ki…
Çok güleriz… Başımıza bir şey gelecek.
Ağlarız…Ağlama ağlama getirir.
Konuşuruz… Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.
Gezeriz…Gezen ayağa taş değer.
Toplumsal kodlarımıza işlenmiş, kültürümüzün taşıyıcısı deyimler ve atasözlerimizde de zaman zaman karşımıza çıkan olumsuz yargıları olumlu düşünelim.
Gözümüzü oyacak diye kargayı beslemekten vazgeçmeyelim.
Üzümü yiyince bağını da soralım.
Akara kokara bakalım, çuvala girene değil.
Düşenin dostu olacağına inanalım.
Kadının saçının kısa da uzun da olsa aklının kısa olmadığını bilelim.
Akrabanın akrabaya ettiğini akrebe yüklemeyelim.
İnandığımız dostumuz postumuza her zaman saman doldurmaz.
Folklorik yazgımızı kişisel kaderimiz olmaktan çıkaralım.
Hindistan’ın efsanevi ruhani lideri Mohandas Gandhi’nin de dediği gibi;
Düşünceleriniz pozitif olsun, çünkü düşünceleriniz sözleriniz olur.
Sözleriniz pozitif olsun, çünkü sözleriniz davranışlarınız olur.
Davranışlarınız pozitif olsun, çünkü davranışlarınız alışkanlıklarınız olur.
Alışkanlıklarınız pozitif olsun, çünkü alışkanlıklarınız değerleriniz olur.