Türkiye üzerine araştırma yapan araştırmacı grupların yazdıkları raporlara göre 2023 yılına kadar ülke ekonomisinin iflas edeceği, bankalarında Arap sermayedarları tarafından satın alınacağı, bankaların verdikleri kredi borçlarının karşılığında gayrı menkullere el konulacağı bunun sonucunda da ülkenin bir kaosa girerek çatışmalara gebe olduğu dillendirilmektedir.
Bu tür kara senaryolara son verebilmek için, Türkiye’nin Emperyalist güçlerin ve onların yerli işbirlikçilerinin, döşediği mayınlara karşı durabilmenin tek yolu, Türkiye’nin başlangıçtaki değerlerine dönerek, Cumhuriyet ilkelerine sımsıkı sarılarak bir kurtuluş savaşı vermesiyle mümkün olabilir. Bu başlangıcı yapabilmenin de ülkenin acil bir erken genel seçime gitmesi ile sağlanabilir. Mevcut tek adam sistemi ve güdülen siyaset artık çözüm üretecek durumda değildir. Yürünen yollarda çıkmaz sokağa girilmiştir. Güdülen siyasette ki erimenin, dağılmanın ve tabanında ki oy kaybının önlenebilmesi için acil bir erken Genel seçim gerekli görülmektedir.
Erken bir genel seçimin yapılması ile mevcut iktidarında oy kaybının önüne geçileceği gibi kaybın daha da derinleşmesi engellenmiş olacaktır. Ülkenin eriyen değerleri ve ekonomisi yeniden tesis edilebilecektir. Artık tek adam sistemi ülke siyasetini taşıyacak durumda değildir. Seçim kararı ile beraber siyasi iktidardan ayrılan ve ayrı parti kuranlarında zaman ilerledikçe güçlenmeleri mevcut iktidardan oy alacakları görülmelidir. Siyasi iktidarın daha fazla kayba uğrayıp zora girmiş olan ekonominin iflas noktasına gelmeden bir erken genel seçimin yapılması düşünülmelidir.
Bu erken genel seçim kararını da bu konuda deneyim kazanmış olan küçük ortağının yapması uygun düşecektir. Korona salgınından iyice etkilenen zora girmiş ekonomimizin yanlış yönlendirilen liyakatsiz politikalar sonunda gelinen noktada toplum adeta nefes alamaz duruma gelmiştir. Nefes alamayan sadece ABD’li siyahi GEORGE FLOYD değildir. Toplumumuzun çok büyük bir kesimi esnafı-işçisi-işsizi-çiftçisi-emeklisi-memuru da nefes alamaz durumdadır. Yetkileri budanmış, İşlevini yitirmiş bir TBMM toplumun nefes almasına çare getiremez duruma düşürülmüştür. Sayısı bile belli olmayan danışmana dudak uçuklatan ücretlerle maaş alan istişare kuruluna sahip tek adam sistemi çözüm üretememektedir. Bu gidişe dur demenin ülke sorunlarının da kartopu misali giderek büyümesine engel oluşturabilmenin tek yolu seçimdir.
Mevcut siyasi iktidarı tetikleyecek olan öncelikle ana muhalefet partisidir. Ancak onlarında suya sabuna dokunmayan tepkileri yetersiz ve sonuç getirmeyecek çıkışları topluma umut sağlayamamaktadır. Topluma yeterli ilkeli çıkışları ve güveni veremeyen güçlü ve iktidar alternatifi olduğunu gösteremeyen muhalefetin toplumu peşinden sürüklemesi beklenemez. Kürsü muhalefeti gibi konuşmalarla geçiştirilen muhalefet anlayışı ile oyların sandığa akması beklenemez. Her Salı kürsü konuşmaları ile sızlanmalarla-havanda su dövmekle bir yere varılmaz. Bu konuşmaları halkın içinde sahalarda yapmak gerek. Toplum peşinden koşacak güçlü liderlere yanaşıyor onlarla dayanışmaya giriyor. Mırıldanarak karnından konuşanlara değil. İlkesini ve doğrultusunu ortaya koyamamış partilerle de değil!
Siyasi muktedirin yarattığı her oldu bitti karşısında ben çok sert demeç verdim. Olmaz, olamaz dedim diyerek köşeye çekilmekte bir nevi demokrasinin gelişmesine siyasette de çözüm bulunmasının önünde engel oluşturmaktadır. Havanda su döverek ilerleme kaydedemeyenler Konfüçyüs’ün şu sözünü hatırlamalıdırlar “KARANLIKTAN ŞİKAYET EDENE KADAR BİR MUMDA SEN YAK” sözünü benimsemelidirler.
Ülke freni patlamış bir kamyon misali bir gidiştedir. Ekonomi zordadır, enflasyon durdurulamıyor, döviz almış başını gidiyor. Biz hala sen-ben kavgasındayız. Ben bu partiye biat ediyorum, sen bu partiye biat ediyorsun derdine düştük. Önemli olan parti ya da kişiler değil söz konusu olan vatandır. Bu vatan hepimizin ortak alanıdır. Önemli olan ülkenin girdiği çıkmazdan kurtulmasıdır. Bu kaotik ortamdan çıkılmasının yolu da bir erken Genel seçim ile sağlanabilir. Böyle bir seçim ülkenin kaostan çıkmasına, geliştirilmiş ve güçlendirilmiş demokratik parlamenter sistemin gelmesine, demokraside yeniden yol alınmasına, ülkeye sıcak paranın girmesine, yatırımların üretimin artmasına beraberinde işsizliğin de azalmasına, Adalet ve Özgürlüklerin yaşanmasına ışık tutacaktır. Ülke bütün bunlara susamış durumdadır.
Unutmayalım ki hepimiz aynı gemideyiz. Ülkesini seven her kesimin hep birlikte taşın altına elini koyması gereklidir.