İlk gelişinde büyük bir mutabakatla koltuğa oturan Avcı için şimdi itirazlar olsa da hem yönetim içinde hem de basında hayli destekçisi var.
Büyük bir mutabakatla teknik direktörlük koltuğuna hem basının desteği, hem kamuoyunun talebi, hem de dönemin TFF yönetiminin arzusuyla oturan Abdullah Avcı’nın kısa milli takım serüveninde neler olmuştu peki?
DOSTLUK MAÇLARIYLA GEÇEN MİLLİ TAKIM KARİYERİ
Abdullah Avcı’nın gelişi ile birlikte klasik bir “inşa” süreci lafı o dönemin argümanlarıyla dolaşıma sokuldu ve milli takım bir hazırlık dönemi ile yola başladı.
Şubat – Ağustos 2012 döneminde 7 hazırlık maçı oynayan Türkiye “inşa” sürecinde, Slovakya, Finlandiya ve Avusturya mağlubiyetleri yaşadı. 3 mağlubiyet 4 galibiyetle başlayan süreç resmi maçlarda da sürdü.
Dana sonra son dönemine gelecek şekilde, 5 hazırlık maçı daha oynayan Türkiye, 3 beraberlik iki mağlubiyet aldı. Hazırlık maçı yaptığı takımlardan Gana, Letonya ve Danimarka ile berabere kaldı; Slovenya ve Çekya’ya mağlup oldu.
Sadece 6 resmi maça çıkabilen Avcı, bu altı maçtan da 3 mağlubiyet, 1 beraberlik, 2 galibiyet alabildi. Galibiyetler ise Andorra ve Estonya’ya karşı alındı.
NELER DEĞİŞTİ?
Büyük bir mutabakatla geldiğini söylediğimiz Avcı, bu koltuğa gelene kadar sadece İstanbulspor altyapı teknik direktörlüğü, Galatasaray altyapı teknik direktörlüğü ve İstanbul Büyükşehir Belediye teknik direktörlüğü ve U17 milli takım teknik direktörlüğü yapmıştı. Kısıtlı bir kariyerle onu milli takıma taşıyan mutabakatın altında birçok etken olsa da tüm kamuoyunun ortak görüşü, “milli takımın asırlardır beklediği” teknik direktör oluşuydu.
Öyle olmadı, kariyerinde net bir başarısı olmayan Avcı gerçeklerin ön gördüğü şekliyle başarısız olarak gönderildi.
O günden bugüne ise Avcı’nın kariyerinde büyük gelişmeler yaşandı. Önce eski İBB, yeni Başakşehir ile şampiyonluk yarışına girdi ve kaybetti. Oradan aldığı tecrübe ile bu kez Trabzonspor’a tarihinin en özel şampiyonluklarından birini yaşattı. Sonraki sezon işler kötü gitse de oynattığı futbol ve ligde yarattığı dominasyon hala akıllarda.
İlk gelişinde “altın jenerasyon” olduğu söylenen milli takım oyuncularını altyapıda kendisinin yetiştirdiği iddiası ile gelen Avcı, şimdi çok başka bir jenerasyonla baş başa kalacak. Aynı son olup olmayacağını kestirmek zor. Ancak bugün Kuntz’a yapılan futbol dışı eleştirilerin benzerleriyle gönderildiği de bir başka gerçek. Bir mağlubiyet sonrası, muhabirin üzüntülü bir surat ifadesi ile sorduğu soruyu gülerek yanıtlayan Avcı’nın gidişi hızlanmıştı. Şimdi Kuntz için söylenenlerin bir benzeri bu şiddette olmasa da onun için de söylenmişti.
Futbol makinesi için Avcı yeniden bir hedef mi olacak yoksa Türk futbolunun yeniden ayağa kalkışı için ilaç mı olacak hep birlikte göreceğiz.