Gençlerbirliği’nde Sinan Kaloğlu dönemi devam edecek mi?

Sezonun tamamlanmasının ardından Gençlerbirliği'nden en çok merak edilen konu teknik direktör değişimi yaşanacak mı yaşanmayacak mı?

ÖZEL HABER - ÖMERCAN ÖZMEN

Sinan Kaloğlu ile Gençlerbirliği’nin yolları kesiştiğinde Gençlerbirliği için işler hiç de iyi gitmiyordu. 23 puanla son olarak Mustafa Dalcı ve Niyazi Akdaş’ın insafına kalmış bir şekilde düşmenin en büyük adayıydı.

Akdaş, gayrimenkullerden Arda Güler’in satıştan payına kadar ne var ne yok satmış; tüm parayı adeta Mustafa Dalcı ve ekibinin eline sayarak son dönemde Gençlerbirliği’nin en hareketli transfer dönemine imza atmıştı.

Transferde etkili olan Sportif Direktör Emrah Yıldız ve hoca Mustafa Dalcı’ya daha sonra sezon içinde Futbol Şube Sorumlusu adıyla Serkan Aydın da katılacaktı.

Serkan Aydın’ın Dalcı sevgisinin boyutları tartışmaya açık değildi. Katıldığı bir yayında, Dalcı’nın gitmesi halinde kendisinin de olmayacağını söylüyordu. Manisa FK mağlubiyetinden sonra Dalcı giderken, muhtemeldir ki henüz eşyalarını odadan toplamadan Serkan Aydın, Sinan Kaloğlu ile el sıkışıyordu.

Göstermelik olarak kulübe çağrılan Metin Diyadin kulüp içine geldiğinde Aydın, çoktan hocasını belirleyip “beş yıllık” bir kalkınma planının fitilini ateşlemişti.

CAMİANIN UMUDU KALOĞLU

Sinan Kaloğlu, Altay’da yarattığı rüzgarı iyi kullandı. Gençlerbirliği’nde de zirveye oynayan Eyüpspor’u deplasmanda mağlup ederek sükseli bir başlangıç yaptı. Şu netti, başarısızlık hiçbir şekilde Kaloğlu’na kalmayacaktı ama başarı onun hanesine yazılacaktı. O sıralarda verilen astronomik primlere rağmen, Sezar’ın hakkı bile Kaloğlu’nun olacaktı.

Öyle de oldu. 7 maçta aldığı iki beraberlik ve tek mağlubiyetle Gençlerbirliği’ni düşme hattının bir basamak üstünde ligde bırakmıştı. Niyazi Akdaş, “play-off garanti, şampiyonluk neden olmasın” hayalleri kurduğu sezonların finali 15.sırada yapılmıştı.

Sinan Kaloğlu’na camia içinde artan sevgi ve teveccüh haklı olarak hayli yüksekti. Çünkü Gençlerbirliği teknik direktörlük koltuğu deneme tahtasına dönmüştü.

Taşkın Aksoy, Medet Coşkun, Mustafa Dalcı gibi isimler geçici olmuş, bir grup taraftar tarafından oynattıkları futbol bir “tiki taka” edasıyla anlatılsa da gerçekler puansız maçlardı. Dalcı ayrıca kulüp içindeki yönetim çekişmesinin de bir tarafı olmuştu istemeden. Kendisini Ankaragücü başkanından isteyen başkan ile başkana karşı gelen başkanın adamları arasında o sürede kazanan Dalcı ve Emrah Yıldız olmuştu.

O günler, futbol 11 kişinin oynadığı ve nasıl oluyorsa Gençlerbirliği’nin bir şekilde kongre yaptığı ve kaybettiği bir oyun olarak camianın aklına kazınıyordu.

Yeni sezona birçok teknik direktörün başaramadığını başaran isim olarak giren Sinan Kaloğlu, sportif direktör Emrah Yıldız ve Futbol Şube Sorumlusu Serkan Aydın, kendilerince iyi bir transfer sezonu geçirmek istiyordu. Karşılarında yönetim içi muhalefet; ki bu muhalefetin sebepleri arasında son şey Gençlerbirliği sevgisiydi. İki tarafın da en son dikkat ettikleri şey bu süreçte kulüp menfaatleriydi.

YÖNETİMLE SÖZ DÜELLOSU

Bir gün Kaloğlu, bir gün Serkan Aydın katıldıkları programlarda basın toplantılarında yönetİmde bazı isimleri isim vermeden eleştiriyor; “başkanımız iyi çevresi kötü” minvalinde açıklamalar yapıyordu.

Kaloğlu sezon sonuna doğru “Göztepe kalecisinin maliyetine takım kurduk” dese de gerçekler başkaydı. Kurulan maliyetli takımın hedefi de elbette üst ligdi.

Niyazi Akdaş şaşırtıcı olmayacak şekilde kongre kararı aldığında bu kez fabrika ziyaretleri fayda etmiyordu. Akdaş, şüpheler olsa da kararlı görünüyordu. Bu kez kongrede yoktu.

Bu süreçte sık sık Kaloğlu’nun basın toplantılarında “yalnız bırakıldık” açıklamalarını dinliyorduk. Gençlerbirliği puan kaybediyordu, Kaloğlu yönetimden birilerine mesaj yolluyordu. Transfer deniyordu, başkansız ortamda bile Akdaş’tan kalan yöneticiler Jimmy Durmaz ve kardeşiyle transfer pozu veriyordu.

YENİ KONGRE YENİ BAŞKAN

Kongrede üç aday çıktı; Serkan Aydın adaydı. Akdaş’ın yönetiminde görev almış olan Osman Sungur da adaylar arasında yer alıyordu. Bir oy farkla Sungur kazanırken kulüp içi dengeler yerle bir oluyordu.

Akdaş’ın ne pahasına olursa olsun savunduğu Emrah Yıldız sportif direktör, onun uyumlu çalıştığı Kaloğlu hoca; bu ikiliye her daim desteğini esirgemeyen Serkan Aydın oyun dışındaydı.

Emrah Yıldız açıkça Serkan Aydın’ın listesine destek de sunmuştu. Hatta liste konusunda fikir alışverişini birlikte yaptıkları söyleniyordu. Sungur döneminin ilk icraatı Emrah Yıldız ile yolları ayırmak oldu. Sürpriz değildi. Yıldız ve Aydın soluğu tesisin içinde yer alan C Blok’ta aldılar. Hacettepe 1945 Başkanı Ceyhun Alyurt’la kafa kafaya veren ikili bu kulüpte görev almaya başladılar.

Sinan Kaloğlu, Gençlerbirliği içinde onu getiren isimler ve süreçlerden kopmuş şekilde “yalnız” kalmıştı.

Maliyetli kadroyla baş başa kalan Kaloğlu bunu sık sık inkar etse de ligde yarıştığı takımlar turnusol oluyordu.

İPLER KOPMAYA BAŞLADI

Oyuncu tercihleri hep tartışıldı. Yatabare ısrarı belki de çok sevildiği Gençlerbirliği tribünüyle arasına soğukluk girmesine neden oldu. Melih Bostan’ın zoraki olarak görev aldığı günden bu yana göstermiş olduğu performans Kaloğlu’na puan tablosunda puan kazandırırken; Yatabare-Melih kıyasında camianın gözünde puan kaybetmesine neden oluyordu.

Ki Kaloğlu, Melih’in tek başına değil ancak Yatabare ile başarılı olabileceğini de savunmuştu. Bunu boşa düşürmek Melih için iki maç yetti. İşleri tersine çevirdi.

Sinan Kaloğlu uzun ve zorlu bir süreç geçirdi; düşecek denen takımı ligde tuttu. Play-off yapması muhtemel takımı ise son hafta play-off dışında bıraktı. İlki ne kadar büyük başarı ise ikincisi o denli büyük başarısızlıktı. Tuzla’da 90+’da yenen golle play-off dışı kalmadı Gençlerbirliği; Kaloğlu’nun bir türlü koparamadığı maçlar sebebiyle dışarıda kaldı.

Tüm sezonu kimi haklı kimi haksız, ki çoğunlukla haksız şekilde şikayetler ise camiada tam manasıyla bıkkınlık oluşturdu. Maçlar bittikten sonra Kaloğlu konuşmadan taraftarlar tarafından Twitter’da konuşacakları yazılıyordu. Ki Kaloğlu da bu tahminlere sadık kalarak aynı şikayetleri iletiyordu.

Osman Sungur hafta içi yaptığı açıklamada genel olarak satır aralarında okunacak şekilde Kaloğlu’na sitemlerini iletiyordu. “Profesyonel hayat, belki hocamızın da farklı tasarrufu olur” açıklaması Kaloğlu ile ilgili farklı kulüplerle görüşmüş olabileceği ile ilgili iddiaların kulüp yönetimi tarafından da bilindiğini düşündürüyor.

Kaloğlu da güzel bir İstanbul sabahında İstanbullu basın mensuplarıyla bir araya gelerek İstanbul’a “uzak kıta” olan Ankara futbolu ile ilgili düşüncelerini anlatıyordu. “Süper Lig olabilir, Avrupa neden olmasın” hissiyatlı kahvaltıda İstanbullu gazeteciler konuya o kadar uzaktı ki Kaloğlu’nun geçtiğimiz yıl yapılan kongrelerden bahsedişi ya da yeni yönetim sözü arada kaynıyor; İstanbul basını tarafından Gençlerbirliği’ne 15 Temmuz’a kongre günü veriliyordu.

Kaloğlu’nun kalmaya pek niyeti yok gibi ancak yönetimin de gözleri Barış Manço şarkısına tersten bir yorum katarak “git der gibi gibi” görünüyor.

Kaloğlu kalırsa, yeni yapıda ne kadar başarılı olur bilinmez ancak ayrılık açıklaması için saatlerin ya da günlerin kaldığını düşünmemek, görmemek de futbolun olağan akışına ihanet olur.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Spor Haberleri