Osmanlı sultanlarının on yedincisidir. 1623 tarihinde 14 yaşında olduğu halde, amcası Sultan Mustafa Han'dan sonra tahta geçmiştir. Cesaret ve kuvvette dedesi Yavuz Sultan Selim Han'a benzetilirdi. Tahta geçtiğinde idare, herc ü merc içerisinde idi. Yeniçeri ve sipahi askerleri itaatten çıkmış olduğundan validesi Mahpeyker Sultan'ın yardımıyla iş başına muktedir adamlar getirerek hâli ıslaha çalışmıştı. Bu sıralarda İran şahı Abbas, Bağdat'ı zapt ederek otuz bin Müslüman’ı şehit etmiş, diğer taraftan Rus Kazakları da kayıklarla Karadeniz sahilindeki bazı yerleri yakmışlardı.
Padişah, Sadrazam Hafız Ahmet Paşa'yı İran'a karşı askerle göndermiş, Bağdat'ı muhasara ettirip İranlıların pek çok askerini telef etmişlerdir. Köstence'de de Rus Kazakların 250 kayığı batırılmış, 4.000 kadarının hakkından gelinmiştir. Bu sırada yeniçeriler arasında itaatsizlik çıkması üzerine padişah şiddet göstermeye mecbur kaldı. Bu sayede memleketin her tarafında istikrar ve huzur sağlandı.
İranlıların Bağdat'a hücumlarının devam etmesi ve Anadolu'da karışıklıklar kesilmemesi üzerine padişah 1630 tarihinde bizzat sefere çıkarak Revan, Tebriz ile diğer bazı beldeleri Şiilerden aldı ve İstanbul'a döndü. Dört sene sonra ikinci defa şark seferine çıkıp Bağdat'ı fethedip İran ordusunu tamamen mağlup ederek İran han ve mirzalarından birçoğunu esir edip muzaffer olarak İstanbul'a dönmüştür. Bu sebeple kendisine Bağdat Fatih'i denilmiştir. Lehistan ve Venedik'le senede belli miktarda altın vermeleri şartıyla muahedeyi yenilemiştir.
17 seneye yakın sultanlıktan sonra 1640'da 31 yaşında olduğu halde vefat etmiş, pederi Sultan Ahmet'in türbesine defnolunmuştur.
Sultan Murat'ın pek çok hayır eserleri olup en mühimi de Kâbe-i Muazzama'yı yeniden inşa ettirmesidir. (Kamusul-Alam)
Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun.
Kalın sağlıcakla…