Ziraat Türkiye Kupasında çeyrek final maçları geride kaldı. Salı günü MKE Ankaragücü’nün Süper Lig şampiyon adaylarından Fenerbahçe’yi 3-0 gibi net bir skorla yeniş sürprizi ile başladı, Perşembe günü ise diğer şampiyon adayı Galatasaray’ın VavaCars Fatih Karagümrük’e yine 2-0 gibi net bir skor sürprizi ile yenilerek son buldu.
Diğer çeyrek final karşılaşmalarında ise Çarşamba günü programında Trabzonspor’un RAMS Başakşehir’i 1-0, Beşiktaş’ın ise ligde düşmemeye çabalayan TÜMOSAN Konyaspor’u sürprizlere meydan vermeden 2-0’la geçmesi ile yarı finalistler belli oldu.
Öncelikle Salı günü oynanan ve çeyrek finalin ilk sürprizi olan MKE Ankaragücü-Fenerbahçe maçının analizi ile başlayalım. Ankaragücü teknik direktörü Emre Belözoğlu’nun son oynanan lig maçındaki Galatasaray karşılaşmasında takımın temel taşlarını yedek bırakıp, maça da fazla asılmaması aslında Türkiye Kupası maçını daha önemsediğini ve Fenerbahçe’ye karşı bir sürpriz yapabileceğini tahmin etmek zor da olmamalıydı futbol severler için.
Fenerbahçe’ye gelir isek, haftalardır hızla düşen oyun gücü, sakatlık problemi, artarak devam eden formsuz futbolcuların çoğalması ile zar zor maç kazanan Sarı Lacivertli ekibin bir yerde tökezleyeceğini de tahmin edebiliyorduk. Bunun yanı sıra teknik direktör İsmail Kartal’ın da formunun hızla düştüğü ve takımının çözülen şifresinin yerine bir yenisini bulamaması, A planı dışında B, C, D planı gibi farklı bir planının olmaması ve kazanmayı sadece birkaç futbolcunun formuna ve kişisel becerilerine bırakması en başta gelen yanlışları olarak görülüyordu.
Üstelik devre arası hamlelerin ne kadar yanlış ve plansız olduğu haftalar ilerledikçe ayyuka çıkması da çabası. Ligde ilk yarının sonlarına doğru elde oynatacak stoper kalmayınca apar topar transfer edilen Bonucci’nin aslında ne kadar isabetsiz bir transfer olduğu belli oldu. Biraz daha sabredilse Çağlar transferi ile bu bölge takviye edilmiş ve diğer sakat Djicu, Becao, Serdar gibi stoperlerin dönmesi ile de bu bölge kurtarılacaktı. Üstelik bu stoperlerin sakatlığında stoper olarak oynattığı Jayden Ortorwolde’nin de stopere devşirilmesi başarı ile sonuçlanmış ve Fenerbahçe artı ve iyi bir stoper kazanmıştı.
Ostorwolde sol bek orijinli bir futbolcu, fakat Ferdi’nin sol kanattan kesilemeyeceğine göre Ostorwolde’nin de hem genç yaşına, hem uzun boyuna, ayrıca hızlı, dirençli ve dinamik yapısı ile ilk 11’in kesilemeyecek oyunculardan biri olması gerektiği düşüncesindeyim. Djicu’nun dönmesi, Çağlar’ın alınması ile Ostorwolde’yi 4-5 maç yedek bırakan İsmail Kartal’ın bunu anlamış olması gerekir ve Ankaragücü kupa maçında en azından Bonucci’nin yerine Serdar’ın yanına bu futbolcu ile başlaması gerekirdi. Afrika Kupasından sakatlanıp güçsüz dönen Osayi Samuel’i bu maçta direkt oynatmak, üstelik hayatında hiç oynamadığı sol bekte oynatmak İsmail Kartal’ın bindiği dalı kesmek gibi bir şeydi.
Gelelim orta sahaya. Ara transferde yapılan Krunic’e yer açmak için gönderilen takıma tam da şu dönemde ihtiyaç duyulacak oyuncuların gönderilişine. Crespo, Emre Mor, Kent, Lincoln ve Bartuğ Elmas’ı hepsini birden gönderip bir tek Krunic’i o bölgeye almak tam bir intihardı. Çünkü Krunic o bölgede Fred’in yokluğunda onun görevini yapsın diye alındı. Fakat değil Fred, ne Crespo’nun, ne Lincoln’un ne de Bartuğ’un bile verdiği faydayı veremeyeceği daha ilk maçta belli olmuştu aslında. Çünkü Krunic farklı yapıda, yumuşak, çok koşmayan, al gülüm ver gülüm tarzında oynayan, ısırmayan bir oyun tarzına sahip oyuncu. Bu bölgede İsmail, Fred, Crespo gibi fizik gücü yüksek, dayanıklı, çok koşan, boğuşan bir oyuncuya ihtiyaç vardı. Lincoln bile bu saydıklarımızı zaman zaman yapabilen ama daha teknik ve oyuna akıl koyabilen bir futbolcu olmasına rağmen, tüm bu meziyetlerin Kruniç’de olmadığını gördük. Çok büyük bir ara transfer yanlışı. Dolayısıyla Fenerbahçe’nin orta saha gücü ve yedek kulübe gücü çok gerilemiş oldu. Sezon başı büyük ısrarla Zajc’ın da kalmasını isteyen Kartal’ın bu futbolcunun bir türlü sakatlık problemini atlatamaması ve döndüğünde de çok formsuz olması, Mert Hakan’ın bir türlü davranış bozukluğundan kurtulup, takımına katkı yapamaması ve yeni yeni kendini toparlayarak takıma faydalı olmaya çalışması da cabası.
Ayrıca kanat problemi de yaşıyor şimdi Fenerbahçe. İrfan Can Kahveci’nin sakatlanması, Cengiz’in bir iki maç dışında formunu yükseltememesi ve kesik kesik isteksizce oynaması, Jasuha King’in sürekli sakatlanması ile yol verilen Emre Mor ve Ryan Kent’in de ne kadar ihtiyaç duyulacak hale gelmesini gösterdi İstanbul’un sarı-lacivertli ekibinde.
Tüm bu saydığımız yanlışların hepsi Teknik Direktör İsmail Kartal ve teknik ekip yönetimine ve ayrıca da Başkan Ali Koç’a yazar.
Ankaragücü maçının Fenerbahçe 11’inin tamamına yakını yanlış kurulmuştu. Rakibin bu kadar işi ciddiye alacağı düşünülmeliydi. Takımın dinamiklerinin hepsi ile aynı anda oynanmaz, rotasyon bu değildir. Kimlerdir dinamikler: Başta Ferdi, Ostorwolde, sonra Djicu ve Çağlar, orta sahada İsmail Yüksek ve her ne kadar formsuz olsa da Syzmanski ve yedek olarak giren bir Batshuayi. Bu saydığımız isimler olmalıydı ilk 11’de. Batshuayi’yi tam kazandı derken, İsmail hocanın yedekten öncelikli olarak Serdar Dursun’u tercih etmesi de Batshuayi’nin yeniden moral bozukluğuna sebep verdi ve bu maçta Batshuayi’nin ne kadar isteksiz olduğu tekrar gözlemlendi.
Ankaragücü yıllardır “Kupa Takımı” olduğunu kanıtlamış ve bu sürprizi aralıklarla yapabilen bir takım ve bu maça da çok iyi konsantre olmuşlar ve Fenerbahçe’yi çok kolay çözmüşlerdi. Çok da iyi mücadele ettiler ve çok çok hak ederek kazandılar. Adeta rakibini dondurup bıraktılar. Fenerbahçe hiçbir şey yapamadı, ikinci yarı yapılan hamleler ki bazıları yine yanlıştı Fenerbahçe’yi hareketlendirmeye yetmedi. Çünkü skor ilk yarı 2-0 olunca Ankaragücü’nün hem direnci hem morali 2 katına çıktı. Artık atı alan Üsküdar’ı geçmişti. Umarız bu maç Fenerbahçe ve özellikle İsmail Kartal’a ve oyuncularına ders olur.
Gelelim perşembe günü oynanan ve yine sürprizle biten çeyrek finalin son maçına. İsmail Hoca'nın yaptığının yüzde 60’ı kadar da Okan Hoca yaptı yanlışlar silsilesine. VavaCars Fatih Karagümrük takımının iyi motive olacağını ve özellikle defans bloğu ile orta sahasının iyi direnç göstereceğini tahmin etmek güç değildi. Üstelik iyi kontra atağa kalkan bir ekip, hem de Emre Mor gibi bir oyuncuyu ara transferde takıma getirmek artı bir güç katmıştı Karagümrük’e. Okan Hoca da işi gevşek tuttu ve takımını kupaya iyi motive edememiş gözüktü. Lig maçların çoğunda kurtarıcı rolünü üstlenen Kerem Aktürkoğlu ve Mertens’in de gününde olmamaları Sarı-Kırmızılı takımın oyun kurmasına ve maçı çevirememesine neden oldu. Üstelik sanırım Cim-Bom’da golcü sorunu da yaşanacak gibi. İcardi’nin bazı problemleri ve formsuzluğu had safhada. Halil’in ve Bakambu’nun ayrılışları sanki aratacak gibi. Yerlerine transfer edilen Winicus pek bir fayda sağlayamayacağı görülüyor. Defansa Boey’in yerine alınan Köhn ise iyi bir futbolcu olduğu belli ve dinamik bir oyuncu. Fakat zamanla burada geriler mi bilinmez.
Galatasaray’ın esas problemi bu yıl sezon başında takıma yapılan baş transferler. Zaha, Tete ve Ndombele pek fayda yapamıyorlar. Hakim Ziecyh ortalarda yok hala. Takımdan gitti mi, gitmedi mi kimse bilmiyor. Sadece Kerem Demirbay ve Davinson Sanchez faydalı oluyor biraz. Diğerleri hikaye. Fakat Cim-Bom’un geçen yıldan takım iskeleti çok iyi. Kaleci Muslera mükemmel yıllardır. Önünde oynayan stoper hattı da çok sağlam. Abdülkerim, Nelsson ve Sanchez çok iyiler. Kaan Ayhan da çok faydalı bir oyuncu. Nereye koysan oynuyor. Orta sahada Torrera çok iyi. Çok mücadele ediyor, savaşıyor. Ayrıca Barış Alper diye bir joker var. Maşallah nazar değmesin. Kerem Aktürkoğlu ile birlikte ikisini pamuklara sarıp saklasın Sarı-Kırmızılılar. Bu saydığımız iskelet kadro Galatasaray’ın lig yarışında bir adım önde tutuyor rakibine göre.
Karagümrük maçında Okan Hoca'nın da takımın dinamikleri ile oynaması ve çıkardığı oyuncuları da iyi motive edememesi, üstüne VavaCars Fatih Karagümrük takımının iyi direnç göstermesi ile birlikte sürprizin geleceğini tahmin etmek zor da olmayacaktı. Buradan Karagümrük hocası Şota’yı ve eksik kadrosuna rağmen, oynayan tüm oyuncularını kutlamak istiyoruz. Onlar da tıpkı Ankaragücü gibi iyi motive olmuşlar ve çok iyi mücadele ederek, akıllı oynayarak üstelik tarihi farkı da kaçırarak tur atlayıp yarı finale kaldılar.
Trabzonspor ve Beşiktaş için yorum yapmaya gerek yok. Her iki takımın da son haftalardaki artan formları ile zaten bu turun favorileriydiler. Rakiplerine sürpriz şansı vermediler ve kendi evlerinde turu atlayarak yarı finale kalan diğer iki takım oldular.
Gözüken o ki yarı final maçları çok zorlu geçecek, yeni sürprizlere açık bir yarı final bekliyoruz. Kimse şimdiden Trabzonspor ve Beşiktaş’ı favori görmesin. Bu tur 2 ayaklı olacak ve tüm takımların şansı eşit bence. Üstelik çok iyi 4 maç olacağını şimdiden söyleyebilirim ve 4 takımın da kupayı kazanma şansı var bence. Bu saatten sonra hangi takım kupayı alırsa şaşmamak lazım.
Yarı final ve final için hepsine de başarılar diliyoruz.