Sevgili Anadolu Gazetesi okurlarım bu haftaki yazım “SU” üzerine olacak.
Su diye başlayınca böyle içime bir huzur geliverdi. Her kes tarafından bilinen, suyun huzur veren etkisi ismi anıldığında dahi huzur, mutluluk ve güzelliklerle insanı sarıveriyor. Bu konuyu seçerken istedim ki yazımız, huzur versin herkese…
Öncelikle su nedir? Sorusuna cevap ararsanız internette “canlılar için hayati öneme sahip olan sıvı” cevabını alırsınız. İşte tam da bu yüzden konumuz çok anlamlı ve manidar. Ancak ben bu yazıda suyun bu tanımından çok suyun bende ki maneviyatı ve bana verdiği huzur önem kazanacak.
Okyanus dalgalarının yatıştırıcı etkisi tedavilerde sıklıkla kullanılıyormuş. Araştırmalara göre ırmak, dere ve şelale seslerinin, beyni kirleten vücutta tıkalı kalmış enerji ve duyguları açığa çıkartan bir etkisi varmış.
Bilimsel olarak ta kanıtlandığına göre şimdi gözlerinizi kapatın. Zihninizi sessize alın. Ve akşamüstü denize karşı otururken hayal edin kendinizi. Kıyıya vuran dalgaları hissedin. Bir de bilgisayardan dalga sesi açın bakın görün nasıl bir dinginlik gelecek. İçinizden bunu benim yapmama gerek yok ki gider deniz kıyısı, bir nehir kenarı ya da göle nazır yaşarım diyenleri duyar gibiyim. Maalesef her kesin elini uzattığında bulamadığı güzellikler.
Doğdum büyüdüm hep deniz kenarında ve hep su ile haşır neşir. Tabii küçükken gün boyunca hiç çıkmadığım denizi ne kadar çok sevdiğim aşikar. Ama o yaşlarda şimdiki gibi bir anlam yüklemiyordum denize ve suya. Suyun Bende ki kıymetini memleketten ayrılınca daha bir iyi anladım.
Denizin yokluğunu, bulunduğum bölgede her fırsatta bir su kenarı bularak ve o ortamda ki huzuru solumaya çalışarak hafiflettim. Hatta böyle küçücük bir su akıntısı vardı bir ara hafta da bir iki gün oraya gider o suyun kenarında oturur ayaklarımı akan suya sokardım. Su sesinin, vücudumda ki enerjinin titreşimini değiştirdiğini ve beni sakinleştirdiğini hissederdim. Öğlen arası yaptığım anlamlı bir etkinlik oluverirdi benim için, seslerden uzak, huzur için de. Sonrasın da arkadaşlarım sormaya başladı nereye kaçıyorsun böyle öğlen araları, yok oluyorsun diye. Bir zaman sonra onları da alıp götürür oldum. Zamanla herkes gitmiyor muyuz? Demeye başladı bir birine. Ve ben hala aynıyım. Bulduğum ilk fırsatta kendimi su kenarın da bulan.
Yakın çevrem bilir ki “bir bank versinler önüne de denizi sersinler.” Bu bana ait bir sözdür. Saatlerce oturabilirim denize bakarak bir bankta. Elimde bir simit kâh martılara attığım, kâh kendi yediğim, yanında bir de çay ne büyük mutluluk. Siz de mutlaka bu deneyimi yaşayın kesinlikle tavsiye ediyorum.
Bir şiir geldi aklıma her ne kadar ben onu biraz değiştirmiş olsam da;
Oldum olası huzur kokan şeyleri severim.
Su gibi, deniz gibi, martılar gibi, simit gibi, çay gibi
En çokta, içten samimi insanları.
Bir bankta oturup denizi seyretmek ruhuma o denli iyi gelir ki en az bir hafta aralıksız moral ve motivasyonum yüksek olur. Su ya karşı bakış, hayaller, planlar ve beraberinde size nice anlamlı fikirleri getiriverir. Ve su kenarında ki hayaller hep mutlulukla sonuçlanıverir.
Bırakın su size pozitif enerji versin ve denizin dalgalarının ritmi size rehberlik etsin. Denizin karşısında ya da, bir su kenarında iç huzurunuz ve iç sesiniz o an asla olumsuz hiçbir düşünceyi barındırmaz. Hiçbir olumsuzluk aklına bile gelmez. Su, bizlere teselli verir, yakın bir dost gibi dertleşmemize gerek kalmadan içimizde ki tüm olumsuz düşünceleri alır götürür. İş te tüm bunlardan dolayı, bence Anı yaşamanın en güzel örneğidir su kenarında oturup kalmak.
İçinizde akan nehre dönün ve huzuru yeniden bulun. En uygun zamanda bir su kenarı bulun ve iç huzurunuzun yüzünüze yansımasını görün.