Geçen akşam arkadaşımla eve gitmek üzere arabama binerken; arabanın kapısına kuş sıç…, biz pislemiş diyelim. Hadi iyisin, bir yılbaşı Milli Piyango bileti alsana dedi. Kuşun bok…na kaldık zaten dedim. Birkaç yıl öncesi aklıma geldi.
2018 yılını geride bırakıp 2019 yılına yelken açmamıza ramak kala, milyonlarca vatandaşımız zengin olma hayalleriyle Milli Piyango yılbaşı çekilişi sonuçlarını beklemeye başladılar.
Şans oyunlarına ilgim yoktur. Milli Piyango biletini de bugüne kadar birkaç tane aldığımı hatırlıyorum. Oda benim dışımda gelişmiştir.
Birkaç yıl önce, arkadaşlarla yemekteydik. Nereden açıldı tam hatırlayamıyorum. Ortak Yılbaşı Milli Piyango bileti alalım demişlerdi.
O zaman, eşim yılbaşından önceki hafta İstanbul’a oğlumuzun yanına gidecek oradan alsın demiştim. Daha bilet alınmadan çıktı gibi, çok sevinmişlerdi. İstanbul’dan bilet alınacaktı. Parası olan değil şansı olan alırdı ancak! Bende bilmiş bilmiş; eşime tembih ettim. Aynı yerden alma değişik yerlerden al diye! Fakat alacağımız çeyrek biletlerin tamamına yakınının tükendiğini söylediler. Bilet almak için, Edirne’den, Bingöl’den gidenler varmış İstanbul’a.
Bu yıl da değişen bir şey yok! Haberler aynı şekilde, bu sefer Van’dan, Anadolu yakasından geldiğini söyleyenler vardı.
Hayırlısı bakalım!
Birkaç yıl önce, Aralık ayında kalan senelik iznimin birkaç gününü İstanbul’da oğlumun yanında geçirmiştim.
Boş olan kişi ne yapacak, avare avare dolaşmaktan başka!
Öğleden sonra çıktım evden… Yürüyerek devam ettim yoluma. Tahmin ediyordum gideceğim yönü.
Güneşli bir hava. Kış olmasına rağmen güneş ısıtıyor azda olsa. Karaköy işaretli tabelanın bulunduğu sokaktan ilerlemeye başladım. Çoğunluğunun avizeci dükkanlarının bulunduğu bir sokak.
Karaköy’e indiğimde denizden gelen esinti biraz da olsa güneşin etkisini etkiliyordu.
Sıcakla, serinlik… Terlemeye başladım. Üzerimdeki mont ağırlaşmaya başladı. Köprünün başına geldiğimde köprü korkulukları boylu boyunca insan seli… Balık tutanlar sıralanmışlar. Bir insanın gireceği kadar dahi yer yok. Bugün bereketli anlaşılan. Kovalarda balıklar. Canlı mı canlı.
Köprü sonunda yer altı merdivenlerinden caminin önüne çıktığımda, uzun bir kuyrukla karşılaştım. Bir anlam veremedim. Dikkatlice kuyruğu gözümle takip ettim. Oda ne. Nimet Abla Yılbaşı Milli piyango bilet kuyruğu. Kuyruğun kenarında bilet satan kaç kişiler de var. Kendilerini paralıyorlar bir bilet satabilmek için. Onlara bakan kim. Çok ciddi bir şekilde kuyruk devam ediyor. Geçmek için izin isteyerek, kuyruğu böldüm, kızar gibi oldular, kuyruğa kaynak yapacak sandılar… Vallahi benim bilet alma niyetim yok.
Napolyon’un dilinden düşürmediği para bakın insanların hayatını nasıl değiştiriyor ve nasıl yıkıp geçiyormuş…
1- Fakir eğlencesi; Milli Piyango biletleri alan insanların %95,7’sinin gelir düzeyi geçinmeleri için sahip olmaları gereken miktarın altında! Bu da ne demek oluyor ki piyango bileti alanların sadece %4,3’ü zengin! Değer mi bu fakir eğlencesi için umutlanmaya?
2- Sokağa atılan para; Ortalama bir vatandaşın ömrü boyunca oynadığı şans oyunlarına harcadığı tutarın 50 yılda birinci el sıfır otomobil değerine eşit olduğunu düşünecek olursak, Milli Piyango bileti almak yerine biriktirmek daha mantıklı değil mi?
3- Kendi işini kurmak; Milli Piyango talihlilerinin %90’ının işini kurduğunu ve bunların da %70’inin iflas ettiğini göz önünde bulunduracak olursak, kendi işinizi kuramayacaksanız o kadar parayı kazanmanın ne anlamı var? O işi kurma hayaliyle yaşamak iflas etmekten daha iyi değil mi?
4- Zengin olma hayali; farklı sosyal tabakalardan 500 genç üzerinde yapılan bir ankette, gelecek planları sorulduğunda 475 gencin de ortak madde olarak “Zengin olmak” maddesini seçtiğinin görüldüğü bir dünyada yaşıyoruz. Üstüne üstlük bu maddeyi aynı gençlerin 400’ünün de ortak seçimle “Kendi işini kurmak” takip ediyor ki, mesajı alan almıştır bu maddeden.
5- Ters dönen şemsiye; Yapılan bir araştırmada dünyadaki piyango talihlilerinin %50’sinin hayatının son yıllarını sefalet içerisinde tamamladığı görüldü. Türkiye’de bununla ilgili bir istatistik yok ama oldukça ibretlik hayat hikayeleri var…
6- Hukuk belası; Dünya çapında hayatında bir anda yüklü miktarda maddi kazanç sağlayan insanların %50’sinin mahkemelerde süründüğü, %10’unun da hapishaneye düştüğü acı bir gerçek.
7- Kuş pisliği; Türkiye’de üstüne kuş pisleyen insanların %90’ının kesinlikle şans oyunu oynuyor olması gerçek bir istatistik. Yani aslında bütün kabahat küçük kanatlı dostlarımızın tarafında!
8- İsviçre?; Dünyadaki şans oyunu talihlilerinin İsviçre Bankalarında başkalarının üstüne kayıtlı onlarca hesabını olduğu ve bu hesaplardaki paraların kayıp ekonomi üzerinden, İsviçre’deki bankalara saniyeler içerisinde milyonlarca dolar kazandırdığı maalesef bir gerçek.
9- İnsan parayla iflah olmaz; 53 yaşındaki Mehmet Saygan çiçekçi bir kadının kendisine verdiği 2 lira ile piyango bileti alıyor. Bu biletle 1978 yılında 10 bin lira ikramiye kazanıyor. Sonrasını kendinden dinleyelim; “Paralar eşime kalmasın diye harcamaya başladım. 150 memurun maaşını 2 ayda yiyordum. Eşimi de annesinin yanına gönderdim, evdeki bütün eşyaları satıp tekrar İstanbul’a döndüm. Yıl 1985’ti. Cağaloğlu’nda bir handa hem gece bekçiliği, hem de ayakkabı boyacılığı yapmaya başladım. Eşimin açtığı dava sonucu boşandım. Sevgi olmadan para bir işe yaramıyor.”
10- Denizli’nin Sarayköy ilçesine bağlı Tıknaz köyünde 40 yıl önce Milli Piyango biletine büyük ikramiye çıkan, kimsesi olmayan ve hiç evlenmeyen, Mehmet Sarıoğlu’nun hayatı da para yüzünden tepe taklak oldu. Bir anda zengin olunca, köyünde bir ev yaptı ancak, zamanla parası kalmayınca ona komşuları bakmaya başladı. Yeşil kart sahibi olup, aldığı yaşlılık maaşıyla geçimini sürdürürken kısa bir süre sonra evi yandı. Köylüler aralarında topladıkları paralarla evi tamir ettirdi. Kendisi donarak öldü.
11- 984 yılında aldığı bilete 7 milyon lira isabet eden Orhan Ulusoy’un huzur içindeki hayatı ise ancak 3 yıl sürebilmiş. İşleri ters gittiği için kızı evi terk etmiş. Oto yedek parça dükkanı bulunan ve minibüsçülükle uğraşan parayı soğan ve fasulye işine harcayan, üst üste 3 yıl istediği kazancı elde edemeyince iflas eden, 4’ü erkek 8 çocuğu olan… “Hiç rahat bir yaşantım olmadı. Bir arkadaşım ‘bu para sana felaket getirir’ “ demişti, dediği çıktı.
12- Para tövbe ettirir; Evli ve 3 çocuk babası olan Nusrettin Çınar’a 90’lı yılların başında Milli Piyango’dan o zamanın parasıyla 6 milyar lira çıktı. Önce yurt dışına gitmiş. Kendisine bir şehirlerarası otobüs şirketi kurmuş. İşleri iyi gitmemiş, 1995 yılında iflas etmiş. “Sefa kısa sürdü 70 milyon kişinin parasını verdiği biletlerden bir iki kişi yararlanırsa böyle olur. Hepsinin ahı var üstümde, hayrı olmaz. Sonradan araştırdım, kimseye hayır getirmemiş.” demiş.
13- Para hayatı bile söndürür; Erzurumlu Ahmet Bayram’ın hayatı 2005 yılbaşında çeyrek biletine büyük ikramiyenin isabet etmesiyle bir anda değişti. Uzun süredir işsiz olan 9 çocuk babası, hemen ailesiyle birlikte Ankara’ya giderek 5 milyon liralık ikramiyenin 4’te birini aldı. Parasıyla ilk iş olarak kendisine bir peruk aldı. İstanbul’a yerleştikten sonra eşini de boşadı. Kendisini gece hayatına verdi. Bir süre sonra gece kulübünde tanıştığı bir kadınla evlendi. Bu kadından da bir çocuk beklediğini söyleyerek, eski eşinden, üzerine yaptırdığı gayrimenkulleri satarak parasını vermesini istemiş ve olumsuz yanıt almış. Bir gece banyoya giren uzun Ahmet Bayram’dan uzun süre ses çıkmayınca büyük kız zorlayarak içeri girdi. Babasının kalorifer borusuna asılı cesediyle karşılaştı.
Atasözlerimize kulak verelim; “Haydan gelen huya gider.”, “Elden gelen öğün olmaz, oda vaktinde bulunmaz.”