Tanışalım, danışalım, tartışalım

Ali Aydemir

Yunus Emre’nin altın gibi kıymetli şu sözü ile konumuza başlayalım.
“Gelin, tanış olalım,
İşi kolay kılalım,
Sevelim, sevilelim,
Dünya kimseye kalmaz”
İnsanlar, cemiyetler, kitleler birbirleriyle tanışmak, birbirlerine danışmak ve her alanda gerçek ve objektif ölçüleri yakalamak için tartışmak zorundadır. Sosyal toplumlarda çevremizdekileri, çalıştığımız mesai arkadaşlarımızı, diyalog kurduğumuz herkesle tanışmak, onların fikirlerine başvurup saygı duymak, onları tanımaya çalışmak gerekliliğine inanıyoruz.
Danışmak, fikirleri söylemek, söylenenleri akıl süzgecinden geçirip değerlendirmek erdemli davranışların başında gelmektedir. Her hangi bir konu hakkında kesin bir bilgiye sahip olmadan, sağlam ve inandırıcı bilgilerle donanmadan, ısmarlama bilgilerle yola çıkanlar; kendisini de, toplumu da karanlığa sürüklerler. Şikâyetleşmelerle, başkalarını suçlu ilan etmelerle, bir yere varılamayacağı aşikârdır. 
“Karanlığa küfredeceğine, bir mum yakmayı denesene” sözü ne kadar yerinde kullanılmıştır. Danışalım, çünkü danışma sayesinde engeller kolay aşılabilir, takip edilen ilkeler yerlerine yerleşir. Arzulu ve hınçlı olanlar çoğu zaman aklın sesini, vicdanın muhasebesini duyamazlar. Bir camiada, bir toplulukta, liderlik yapanlar, toplantıları yönetenler, başkalarına da söz verip onları dinlemelidirler. Onların şikâyetlerini, önerilerini gündemde değerlendirip, çözüm yollarını açmalıdırlar. Bulunduğu makamda yetkisinin avantajını kullanarak, hep kendi görüş ve düşüncelerini öne çıkaranlar, kıymetli zamanları heder ettikleri gibi, toplantıda bulunanları da tedirgin edebilirler. 
Birlik ve beraberlikten kuvvet doğacağı bilinmelidir. Hata ve eksikliklerinin ortaya çıkmasından tedirgin olanlar, ne kadar gerçeklerden kaçsalar da, güneşi balçıkla sıvayamazlar. Danışmak; makamları küçültmez, itibarı zedelemez. Lider olan insanlar, başkalarının fikirlerine saygı gösterdiklerinde, düşünülen projeler güçlenir ve hız kazanır. “Bir elin nesi var, iki elin sesi var.” “El elden üstündür.” Sözleri akıldan hiç çıkmamalıdır. Tartışmak; medeni toplumlarda, demokrasiyi kabullenmiş kitlelerde vazgeçilmez bin kuraldır. İnsanlar, okumalı, okutmalı, araştırmalı, kendisini ispatlamış âlim ve bilgin kişileri dinlemelidir. Aklını ve mantığını iyi kullanıp, olayları iyi süzmeli, makul kararlar vermelidir. 
Bilgi ve tecrübelerle ve kendini donatanlar, cesaretine güvenenler tartışmaktan asla korkmazlar. Dünya’ya tek pencereden bakanlar, tek taraflı okuyanlar, tek taraflı seyredenler müspet bir ilime ve toplum düzenine yardımcı olamazlar. Fikirlerini rahatça söyleyemeyen, düşüncelerini başkalarıyla paylaşamayanlar hep birilerinin esiri, kölesi olmuşlardır. Kendisini yetiştirmeyip, hazır ve ithal fikirlerin, kültürlerin güdümüne kaptıranlar, düştükleri girdapta kaybolup giderler.
Nefes tüketmeyen, fikir üretmeyen, ülkesini yüceltmeyenler hep hüsranda olmuşlardır.
Düşük zekâlı insanlar kişileri,
Orta zekâlı insanlar olayları,
Üstün zekâlı insanlar da fikirleri konuşurlar.
 Sevgi ve saygılarımla…
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.