Aklı başında bir yönetim, patlıcan- biber, soğan-samursak fiyatlarıyla bu denli açmazlara düşmez. Maydanoz – marul fiyatlarıyla göz boyamaya çalışmaz. Enflasyonu patates- domates fiyatlarıyla iyi yönetim yaptıklarını açıklayamaz. Bakın hükümet 2002 de işbaşına geldiğinden iki sene sonra mı, üç sene sonramı millî gelirin üç bin dolardan on bin dolara çıkardık dediler mi? Bak ne güzel. İki üç sene içinde üç bin dolardan on bin dolara çıkmış olmamız sevindirici değil mi? Şimdi soralım? Millî gelirimiz kaç dolar? On bin dolar yerinde çakıldı kaldı. On bin dolar, on bir bin dolar olmadı bir türlü. Üç senede yedi bin dolar artan millî gelir, nasıl oluyor da aradan geçen on üç on dört senede yerinde sayıyor? Bunun bir tek açıklaması olabilir. O da halkı aldatmaya yönelik hesaplamalardan başka bir anlamı yok demektir.
Şimdi meyve ve sebze fiyatları aldı başını gitti. Dayanılamaz, katlanamaz boyutlara geldi. Halkın feryadını bir nebzecik olsa bile dindirmeye yönelik tanzim satış yapmak gündeme girdi. Şunu açık söyleyim .Bu tazim satış olayı, bu ülkenin, daha doğrusu üretici köylünün, çiftçinin derdini dindirmez. Bu çarpık uygulama gelecek yıllarda sebze ve meyve üretiminde süt ve yoğurt üretiminde, et- yumurta üretiminde büyük açmazların bizi beklediğinin ifadesi olur. Tanzim satışlarla ne amaçlanıyor? Fiyatları kontrol altına almak. Asıl sorun bu değil ki. Asıl sorun toplumun sebze, meyve, tahıl hayvansal gıdalar üretiminde yatıyor Önce üretim olacak. Tanzim satışın üretimle bir katkısı olur mu? Üretime katkısı olmaz. Şimdi devlet olarak üretici kıskaç altına aldınız. İyi de üretici durumdan memnun mu? Eğer memnun değilse gelecek senelerde üretim faaliyetlerine devam edecek mi? Böyle giderse üretim yapmaz.
Asıl sorun üretimdedir. ÜRETİMDEDİR. ÜRETİMDEDİR. Kardeşim üreticiyi koruyacaksın. Üretmeye teşvik edeceksin. İşlerini olabildiğince kolaylaştıracaksın. Üretim planlaması yapacaksın. Kredi kolaylığı sağlayacaksın. Bu ne demektir? Allah aşkına. Tarım ve hayvancılık ÜLKEMİZDE,, ÜRÜNLERİN YOK DENMESİ? FİYATLARININ OLAĞANÜSTÜ YÜKSEK OLMASI? Bunun anlamı şudur. Bu ülke iyi yönetilmiyor! Enflasyon iyi hesaplanmıyor! Ne olacak şimdi? Kamu mallarını sattınız. Elde ne varsa hepsini sattınız. Satacak bir şey koymadınız. Ülkeyi tüm zamanların en yüksek miktarda borçlandırdınız.
Bakın şu sözümü duyunuz. Köylü, çifti, küçük- büyük tüm üreticilerin işi, sadece üretim olsun. Üretimlere kota diye bir sınır getirmeyiniz. En önemlisi de üreticilerin satmak diye bizzat kendisini satması diye bir sıkıntısı olmamalıdır. En küçük yerleşim yerinde bile üreticiler, ürettikleri mallarını, adını da koyalım. Kooperatifleri olmalı. Ürettiği malını bu merkezlere teslim etmeli. Buranın sorumluları kendilerine teslim edilen malları, kurulacak satış merkezlerine göndermeli. Satış sonrası aylık olarak, üreticin adına satış bedelleri teslim edilmelidir. HAL TOPTANCILARI BÖYLE YAPMIYORLARMIYDI?
Şunu iyi biliniz. Bir üretici hem iyi bir üretici, hem iyi bir pazarlamacı hem de yeterli sermayesi olan birisi olamaz. Anladığımız kadarıyla, tanzim satış işleri, kooperatifleşme yoluna gidecek. İşte bu kooperatifler, ürünleri üreticiden alma, aldığı malları ambalajlama, depolama, iyi bir taşıma ağı oluşturmalı. Ürünleri büyük tüketim merkezlerine ulaştırma yolları bulunmalıdır. Türk üreticisi, ilkel üreticilikten, ilkel pazarlamacılıktan, ilkel kotacılık anlayışından, çağın ihtiyaçlarına yönelik üretme, pazarlama ve tüketici olma yolunda hem üreticilerin hem de tüketicilerin memnun olacağı yol bulunmalıdır. Devletin süper marketlere gücü yetmedi. Öfkesini üreticilerden almaya çalışıyor. Bu da doğru değil!