Köşe yazımı, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun mahkeme sürecini bizzat yerinde izleyen, olayları yerinde gözlemleyen birisi olarak kaleme aldım.
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkanlık döneminde attığı adımlarla adalet, demokrasi ve insan hakları mücadelesinde halkın gönlünde yer etmiş toplumsal bir lider oldu. Ancak bu mahkeme süreci yalnızca bireysel bir dava değildi. Yargılanan kişi Sayın Kemal Kılıçdaroğlu gibi görünse de aslında yargılanan Cumhuriyet Halk Partisi ve onun temsil ettiği sosyal demokrat değerlerdi. Ne var ki bunu anlayamayanlar oldu. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, mahkeme salonunda yalnızca kendisini değil, sosyal demokratları, CHP’yi ve adalet arayışında olan milyonları savunuyordu.
Mahkeme salonları ve çevresindeki kalabalık, bu mücadelenin ne denli geniş bir tabana yayıldığını gösteriyordu. "Savunmaya değil, gerçekleri tekrarlamaya geldim" diyerek başlayan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, yalnızca bir duruşmada değil, toplumun vicdanında da yerini sağlamlaştırdı. Türkiye’nin dört bir yanından gönüllü olarak gelen 20.000’den fazla adalet ve Sayın Kemal Kılıçdaroğlu sevdalısı, halkın bu sürece olan inancını ve desteğini gözler önüne serdi.
Dikkat çeken bir başka isim, Sayın Seyfi Oktay’dı. Eski Adalet Bakanı olarak, duruşmanın başından sonuna kadar Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanında bulunarak ona duyduğu sevgi ve bağlılığı gösterdi.
Duruşmada şu ifadeler dikkat çekiciydi:
"Bu bir savunma değil, tarihe düşülen bir nottur. Adalet yalnızca mahkeme salonlarında değil, halkın vicdanında ve meydanlarda inşa edilir."
Sonuç olarak, bu süreç yalnızca bir dava değil, bir değer mücadelesi olarak tarihe geçti. Adalet talebi, liderlerin ötesinde halkın omuzlarında yükselen bir bayrak haline geldi. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu duruşu, sosyal demokratların ve adalet arayışındaki halkın sesi olarak toplumsal hafızada güçlü bir şekilde yerini aldı.