Gerçek alimlerin nasıl insanlar olduklarını İlber ORTAYLI hocamızla aynı dönemde yaşayarak öğrenmiş olduk. Saygıdeğer bilim insanının sadece kitaplarını okuyarak değil; değerli söyleşilerini de dinleyerek, bilgi aleminin tek başımıza keşfedemeyeceği coğrafyasında keyifle dolaşabiliyoruz.
Kasabalı kavramını, köylü gibi üretmeyi beceremeyen, kentli gibi de girişimci, sanatçı vb vasıfları olmayan arada kalmış insanlarımızı tarif etmek için kullanmakta Hocamız. Sosyolojik olarak mutlaka bu konuda bilimsel çalışmalar yapılmış ve çözüm önerileri sunulmuştur. Kanımca toplumun önemli bir kesimi, büyük şehirlerdeki kasabalı yığınlar olarak hayata tutunmaya devam etmekteler.
Okuduğum bir makalede Agro Turizmi diye bir kavramla karşılaştım ve biraz araştırma yapınca da aslında bu konuda akademik veya kişisel birçok yazı olduğunu fark ettim. Kendim de köyden kente göçen biri olarak, bu tür turizmi eğitim faaliyeti olarak değerlendirmemiz ve daha fazla önem vermemiz gerektiğini düşündüm.
Hayvan otlatmak, domates dikmek, süt sağmak, salça yapmak, tırpan kullanmak, fındık toplamak gibi işleri köyden kente göçenler bile maalesef artık yapamıyorlar.
Aslında yeni bir turizm tanımı ve turizm çeşidi olarak ortaya çıkan agro turizmi yoluyla bir taşla birçok kuş avlayabiliriz.
Öncelikle köy evlerimizin orijinaline uygun yapılmasını sağlayabiliriz. Bunların inşası için sertifikalı ustalar yetiştirebiliriz. Sonra bu evlerin, köy yaşamını deneyimleyerek tatil yapmak ve söz konusu ortamı daha yakından görmek isteyen meraklılarına kiraya verilmelerini sağlayabiliriz. Daha sonra da bu tatilcilerin hem ödeyecekleri kira bedellerinden hem de ücretsiz iş gücünden yararlanarak kırsal ekonomiyi canlandırabiliriz. En önemlisi de sağlıklı bir toplum için antidepresan kullanımını gerçekten azaltabiliriz.
Bu sayede dolar kuru, dış açık, faiz oranı, bütçe fazlası gibi hiçbir zaman gerçek ekonominin yerini alamayacak bu yapay konularla günlerimizi heba etmek yerine gerçek üretim ve kalkınmayla ilgilenebiliriz. Eminim yaşamdan da zevk almaya ve mutlu insanlar ülkesi olmaya başlayabiliriz.
İlk olarak da Karadeniz Bölgesindeki fındık ve yan tarımsal faaliyetlerle agro turizmine başlayarak güzelim yeşil alanların kentleşmeye feda edilmesinin önüne geçebiliriz. Bölgenin güzel doğasında tatil yaparken o güzelim Karadeniz evlerinin yeşillikler arasından yeniden görülmesine şahitlik edebiliriz.
Anadolu kültürümüzün yok oluşunu öylece seyretmek, insanı gerçekten çaresiz hissettiriyor. Kendi kendine yetebilen bir ekonomi toplumu olarak yaşayabilmemiz için kırsal kalkınmayı desteklemek artık bir zaruret.
Beton ekonomisinden kurtulmak, obez ve antidepresan kullanan bireyler olmaktan çıkmak, Anadolu kültürünü yaşatmak ve doğayla yeniden bütünleşmek için tarım turizmi bize iyi gelecek.