Devletin bir kurumunun bir konuyu gerekli ve değerli görüp diğer kurumunun gereksiz ve değersiz görmesi, Devlet duruşunun ve hayatın olağan akışına aykırıdır.
Bilimsel ve istatiksel ispata rağmen, bu konuda herhangi bir kurum tarafından direnmeye devam edilmesi hâlinde; bu hususun 3 bakanın bir araya gelmesi suretiyle bakanlar düzeyinde görüşülmesi, hattâ uzlaşılamaması hâlinde, sayın Cumhurbaşkanının bizzat müdahil olması gereken bir konu olduğu bilinmelidir.
Çünkü;
*Dünyada ülkeleri, şehirleri, medeniyetleri yok eden toplu, tüfekli ve dumanlı açık savaşlar olduğu gibi; topsuz ve tüfeksiz, dumanı ve yıkımı ve tahribatı ancak evini geçindirme kaygısı taşıyan ana ve babaların yüreğinde ortaya çıkan gizli savaşlar da yürütülmektedir.
Bu savaşların temelinde, insanları “doğrudan öldürme” ve “gıda, su ve enerjiden mahrum bırakarak süründürme ve diz çöktürme” prensipleri temel prensip olarak yer almaktadır.
Ölen, mahşerde mahsuplaşmak üzere kurtulmakta; ama hayatta kalan için gıda, su ve enerji mahrumiyeti katlanılmaz bir hâl almaktadır.
*Şiddetli kurak ve şiddetli sele dönüşen tutarsız ve can yakıcı iklim değişiklikleri, yakın ve uzak ülkelerdeki savaşlar, göstermiştir ki: Gıda, olmazsa olmazdır!
Bu nedenle: Üretim maliyetini düşüren; bitkide verim, kalite ve dayanma süresini arttıran istikrarlı tedbirlere ihtiyaç bulunmaktadır.
Besin maddesi sağlamaktan daha çok; suyun korunması ve bitkiye ulaştırılmasından ayrı olarak, iyi toprağın korunması ve kötü toprağın ıslah edilmesi suretiyle su ve besin tutabilir hâle getirilmesi, söz konusu tedbirlerin başında gelmektedir.
İşte burada, leonardit ve humit asit gibi organik kökenli toprak düzenleyici ve gübreler devreye girmekte; toprağın korunmasını, su ve besin maddelerinin uzun süreli bitkiye kazandırılmasını, kilitlenmiş besin maddelerindeki kilidin çözülerek bitki tarafından kullanılabilir hâle gelmesini sağlamaktadır.
*Türkiye toprakları; gözleri bağlanmış, ağzı mühürlenmiş, elleri kelepçelenmiş, ayakları prangalanmış, kucağında ve masasındaki yemekleri kucağına yapıştırılmış ve masasına çakılmış olup hazırda var olan gıdasını yiyemez hâle getirilmiştir.
*Bitki beslemenin, kalite ve verim artışının tek çözüm yolu olarak: Elini kolunu sallaya sallaya gezen ve önüne gelene dalaşan köpek gibi ortalarda dolaşıp her türlü fiyata satma imkânı bulan, gümrük vergisi ve KDV istisnası/muafiyeti gibi her türlü istisnadan yararlanan, bu da yetmiyormuş gibi gübre desteklemeleri ile aslında devletin parasını cebine transfer eden ve ithalat yoluyla milyonlarca liranın Ülke dışına çıkmasına sebep olan, çiftçinin tek çaresi olarak angaje edilen ve tek çare hâline getirilen, .. kimyevî gübreler ve gübreciler gösterilmiştir.
Yani; taşlar bağlanmış ve köpekler elini kolunu sallaya sallaya gezmektedir.
Çözüm arayanlar için, aklın yolu birdir! Yapılacak düzenleme sonucu Ülkenin kaybedeceği tek kuruş bulunmamaktadır!
Bilâkis, birçok çiftçi uygulamasında da görüldüğü üzere; kalite ve ortalama %25 verim artışı ile Ülke ve çiftçi geliri artacak, gübre tüketimi %50'ye yakın düşecektir.
Leonardit ve humikasit vb. organik maddelerin hammadde olarak kullanımı veya son ürün olarak satışı kapsamında KDV vb. konularda yapılacak vergi muafiyeti düzenlemesiyle: Eğer bir idarenin vergi tahsilinde düşüş 1 milyar TL olacaksa; ürün ve kalite artışı sonucu ürün satışından kaynaklanan gelir vergisi, stopaj, KDV, istihdam, lojistik hizmetler, tarıma bağlı ve dayalı sanayide ek gelişmeler, vb. konuda diğer idareler nezdindeki etkisi 50 milyar TL olacaktır.
Organik kökenli gübre ve toprak düzenleyicilerin tarıma aktif ve dinamik şekilde kazandırılmasının Ülke ekonomisine sağlayacağı katkı, bu aşamada genel geçer şekilde verilmiş olup matematiksel verilerle başka bir yazıda daha detaylı anlatılacaktır.
Halep orada ise, Arşın Türkiye’dedir!
Durum bu şekilde aşikâr iken, bu konuda yapılacak bir düzenleme daha fazla geciktirilmemelidir!
Görebildiğimiz kadarıyla; günler ve aylar alacak şekilde yüksek uzay mühendisliği gerektirmemektedir ve her şey, izan ve insaf sahibi olması yeterli olan bürokratların iki dudağının arasındadır!
Ülkenin menfaati düşünülüyorsa; Tarım ve Orman Bakanlığı, gereken girişimlerde bulunmuş olup kendi mevzuatında ve ilgili kuruluşlar mevzuatında iyileştirilme yapılması için bu girişimi devam ettirme azmindedir.
Artık sıra Hazine ve Maliye Bakanlığı ile bugüne kadar henüz konuya dâhil olmamış olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndadır. Bu kurumlarda da Ülke menfaatini düşünen vatan evlâtlarının olduğuna inancım tamdır!