Tarımsal desteklemelerin mantıksal gerekçesine bakıldığında iki amaç güdüldüğü görülmektedir:
1. Takdir ve ödüllendirme
2. Üretim maliyetine katkıda bulunma
1. TAKDİR VE ÖDÜLLENDİRME AMAÇLI DESTEKLEMELER
Herhangi bir harcama konusuna/kalemine atıfta bulunmaksızın "üretim alanı/ünite büyüklüğü ve miktarına bağlı" olarak yapılan desteklemeler, üretimde motivasyon ve devamlılık ile teknolojik gelişme hedefleyen "takdir ve ödüllendirme" amaçlı desteklemelerdir.
Bu tip desteklemeye: İyi ve organik tarım, ari işletme, anaç sığır-manda-koyun-keçi, buzağı, suni tohumlama, çiğ süt, sertifikalı tohum ve fidan kullanımı, biyogüvenlik, bombus arısı kullanımı, desteği gibi desteklemeler örnek verilebilir.
Bu desteklemeler, bu şekliyle yerinde ve doğru bir destekleme olup devam ettirilmelidir.
2. ÜRETİM MALİYETİNE KATKIDA BULUNMA AMAÇLI DESTEKLEMELER
Bitkisel ve hayvansal üretimin yapılabilmesi için katlanılması ve destekleme verilebilmesi için kendisine atıfta bulunulması gereken desteklemelerdir.
Bu tip desteklemeye: Vergi indirimleri; makine ve ekipman desteklemeleri; mazot, gübre, tohum, ilâç, harcamalarına yönelik desteklemeler örnek olarak gösterilebilir.
Bu desteklemeler de yerinde ve gerekli desteklemelerdir.
Ancak, bu tip "üretim maliyetine katkıda bulunmaya yönelik desteklemelerde”, Devletin de çiftçinin de başına belâ olan önemli bir handikap ortaya çıkmaktadır.
Şöyle ki:
a. Çiftçinin ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetler, peşin dahi satıldığında yüksek kâr ile satılmaktadır.
Vadeli satışlarda da yüksek vade farkı uygulanmaktadır. En masumu, borcun ödendiği tarihteki mal fiyatı üzerinden ödeme yapılmaktadır.
b. İhtiyaç duyduğu zamanda yeterli sermayesi olmayan çiftçiler; peşin aldığında dahi yüksek kâr ödediği bir malı; vadeli alımda, "hiçbir pazarlık yapamadan" aşırı vade farkı uygulanacak şekilde aldığından, maliyeti daha da artmaktadır.
Söz konusu maliyete katlanamayanlar ve katlanacak olsa bile vadeli mal alım itibarı kalmamış olanlar, ya göçmek ya da tarlasını kiraya vermek ve bazen kendi tarlasında işçi olmak suretiyle üretimden veya teknik ve teknolojik uygulamalardan vazgeçmektedir.
c. Söz konusu malları satanlar, bu kapsamdaki vergi ve destekleme düzenlemelerini büyük bir merakla ve iştahla, dört gözle gözetlemekte ve malın fiyatını, yapılan düzenlemeye göre belirlemektedir.
Gerçekte fiyatın inmesi gerekirken, vergisi sıfırlandığı ya da indirildiği için fiyatı düşen veya hiç değilse sabit kalan hiçbir makine ekipman ile ham ve yardımcı maddeye rastlanmamıştır.
Vergi indirimleri ve maliyeti karşılamaya yönelik desteklemeler, hiçbir şekilde amacına hizmet etmemekte heba olup gitmektedir.
Yapılan vergi indirimleri, üretici ya da tedarikçinin cebine kalmakta ve kayıtdışı ekonomi artmaktadır.
ç. Üretilen mal da ithal edilen mal da maliyetinin 3-5 katına satılmaktadır.
Söz konusu malların satış fiyatı ile ilgili hiçbir düzenleme bulunmamaktadır.
Bu şekildeki bir satış için, satıcıların hiçbir haklı gerekçesi bulunmamaktadır.
d. Desteklemeye konu olan malların satış fiyatları kontrol altına alınmadan sürekli maliyeti sübvanse etme peşinde koşmak, hiçbir zaman başarılamayacak ve kamu kaynaklarını heba eden yanlış bir politikadır.
Bu şekliyle, çiftçiye katkı sağlıyor gibi görünülse de; iştahı bir türlü azalmayan aç gözlü canavarlar, binbir zahmetle oluşturulan kamu kaynaklarıyla düzenli olarak beslenmektedir.
e. Maliyetle baş edemeyen çiftçi; ya fütursuzca ferden ya da çiftçi örgütlerinin dış ve iç güçler ile sanayiciler tarafından satın alınmış ve susturulmuş, parti başkanlığı ya da milletvekilliği telâşına düşüp çoktan çiftçiyi unutmuş yöneticilerinin fiştiklemelerinin altında, sebep olanların değil de çözüm üretmesi beklenen kişinin yani devletin kapısına yüklenmektedir.
Bugüne kadar kapısına dayanılan yem, tohum, gübre, makine ekipman üreticisinin kapısına dayanıldığı görülmemiştir.
Bu şekliyle çiftçiler; kendi amaçlarına ulaşmak için kavga ettiklerini zannederken, diğer taraftan başkalarının kendi amaçlarına ulaşmak için “tek kuruş harcamadan kullandıkları vekil savaşçısı” durumuna gelmektedir.
Buna sebep olan da çözüm üretilebilecek olduğu hâlde çözüm üretmeyen ve öngörülü olmayan, o an iktidarda olan hükûmettir.
Artık, kurda yem olmaya razı olan “kuzu politikasından” vazgeçilip masaya yumruğu vuran “aslan: şahin politikasına” geçme ve piyasaya müdahale etme zamanı gelmiştir.
Bu konuda devleti engelleyen her türlü uluslararası anlaşma ya askıya alınmalı ya da iptal edilmelidir.
Aynı anlaşamadı imzası bulunan diğer ülkeler; benzer duruma düştüğünde, söz konusu anlaşmaları yok saymakta ve derhal piyasaya müdahale etmektedir.
Devlet, aslan ya da şahin kesilmediği sürece, şu meşhur tüyü bitmemiş yetimin hakkı canavarlara yedirilmeye devam edilmiş olunacaktır.
Bu bağlamda:
1. İlla aynı şekilde destekleme verilecek ise, üretim başlangıcında verilmelidir.
Bu şekliyle çiftçi üretime motive olacak, pazarlık gücü artacak ve maliyeti düşecektir.
2. KDV indirimi vb. vergi indiriminden vazgeçilmeli, vergili şekilde alınan malın vergisi çiftçiye iade edilmelidir.
Bu şekliyle kayıt içi ekonomi artacaktır.
3. Malın üretim veya ithalat fiyatının üzerine ne kadar kâr eklenebileceği belirlenmeli ve bu husus ilgili kamu kurumları ile işbirliği hâlinde “mukayeseli dijital ortamda” takip edilmelidir.
4. KKYDP, IPARD, vb. hibe kapsamında sağlanan makine ekipman alımları, devlet tarafından tek elden ihale ile yapılmalıdır.
Üretici veya tedarikçilerden, garanti süreside dahil teminat alınmalıdır.
Bu şekliyle, maliyetin düşmesi ve ayıplı mal ve hizmetlerde çiftçinin güçlü olması sağlanmış olacaktır.
5.Mantık olarak; ihtiyaç duyulmayan ve ihtiyaç duyulsa bile uygulanması kârlı olmayan projeler, yatırım gündemine alınmaz.
Dolayısıyla; Hibe programlarına alınan proje konuları, zaten ihtiyaç duyulan yatırım konuları olduğu anlamına gelmektedir.
Kârlı olan kapasiteyi de proje uygulayan kurum tarafından belirlemek ve tip projeler oluşturulmalıdır.
Bu şekliyle; bürokrasi azaltılmış, danışmanlık hizmetlerine yapılan harcamalar çiftçinin sırtından kalkmış ve en önemlisi bu kapsamda dolandırılan onlarca çiftçi dolandırılmaktan kurtulmuş olacaktır.
İllâ danışmanlık hizmeti alınması gerekecekse; Danışmanlar, bakanlık tarafından kamu çalışanı ya da müteahhidi gibi sorumluluk ve hizmet bedeli alacak şekilde akredite edilmelidir.