Terör geliyorum demez!

Selami Mutlu

Bütün dünya terör tehdidi altında ve Uluslararası düzlemde can yakarak devam ediyor. Terörizm kastına ve içeriğine bakılmaksızın, her türlü şiddet eylemi ve bu türdeki eylemler olarak adlandırılıyor. ABD gibi müttefik olarak bildiğimiz bir ülkenin terör odaklarına silah ve mühimmat verdiği, uzman göndererek eğittiği teröristleri silahlandırdığı bilinmektedir. NATO Üyesi Türkiye için saldırgan olan bir terör örgütüne silah ve mühimmat vererek istihbarat sağlaması, terörle mücadele ediyorum mücadelesinin bir adatmaca olduğu ve kağıt üzerinde kalmış yalandan ibret alınacak bir belge olduğunun gerçeğini değiştirmiyor.
Bütün müdahil ülkeler terörle mücadele ettiklerini söylüyorlar. Savaş alanı arenasına dönmüş Ortadoğu’da bütün Emperyalist güçler sahne almış durumda. Bütün bu güçlerin amacı DEAŞ Terör örgütünü yok etmek. Tamamı gerçekte aynı niyette olsalar topa-tüfeğe gerek kalmadan tükürükle bile boğacak durumdalar. Ancak Ortadoğu da görünen yüz öğle değil. Bütün Emperyalist güçler bölgeden pay kapma üstünlük sağlama peşindeler. Yani suyu bulandırarak balık avlama peşindeler.
Böyle bir coğrafyada baş gösteren olaylar Türkiye içinde risk oluşturmaktadır. Yeterince sorunlarla boğuşan ve yenmeye dönük çaba sarf eden Türkiye’nin de güvenliği ve Milli menfaatlerinden başka davası da olmamalıdır. Türkiye Araplar arasında baş gösteren sorunlarda tarafta olmamalıdır. Bu gün birbirleri ile kanlı bıçaklı olan Araplar gün gelir barışır. Olan yine Türkiye’nin iyi niyet yaklaşımlarına barışçıl tutumuna karşı hedef haline gelmesine neden olur.
Ortadoğu’nun bu istikrarsız görüntü veren tablosu yüzünden Türkiye’nin Arap ülkeleriyle gerçek ve süreklilik arz eden yapısı içinde, yakınlaşma içinde olması son derece güçtür. Elbette ki Ortadoğu’nun barış içinde olması Türkiye için de huzur getiren elini rahatlatan bir zorunluluktur. Zor da olsa gelmesi beklenen bu huzur ortamının sadece Türkiye için değil dünya barışı yönünden de Ortadoğu da barışın sağlanması önem taşımaktadır. Ortadoğu Dünya için sıcak savaşların yuvası olan merkezlerden ilkidir.
Ortadoğu da durum vahametini korurken Türkiye denge politikasını izleyerek bazı ince ve diplomatik manevralarla hareket etmezse Ortadoğu’da yaşanan kriz maalesef bizi de vurabilir. Katar ile ilişkimiz çok sıkı bir şekilde yol alıyor. Adeta altın dönemini yaşıyoruz. Türkiye’nin yatırımları durmadan artış kaydediyor. Katar’da askeri bir üs bile edindik. Ancak birçok ülkenin bizim bu tutumumuza olan bakış açısı Katar’la-Türkiye dostluğunu aynı kefeye koyar şekilde algılanıyor.
Türkiye’nin bu tutumu, Katar’dan sonra Türkiye’nin de körfez ülkelerince hedef haline getirileceğidir. Bu gün Katar’a karşı uygulanan ekonomik ambargo yarın dönüp dolaşıp Türkiye’ye de yönelebilir. Türkiye’nin ihvan ile olan bağı olan kişi ve gruplarla tüm bağlantılarını kesmesi ülkede yer alan ihvan bağlantılı kişilerin ülke dışına çıkarılarak Hamas, dahil tamamı ile bağı koparması gerekli görülmektedir.
Katarın kuyruğuna takılarak hamisi kesilmek Türkiye için risk oluşturmaktadır. Katarın yanında konumlanırsak hem körfez ülkelerinin nezdinde hem de batı ülkelerinin nezdinde Türkiye’yi aynı kefeye koyarak hedef haline sokabilirler. İtibarsızlaşma kampanyasına hedef haline gelebiliriz. Türkiye’nin zaten yeterince, başlangıçta yanlış iliklenen gömlek düğmesinin bu güne uzanan yanlışların sonucu olduğunu unutmayalım. Var olan sorunlarımıza aynı yanlışa devam ederek taraf politikaları ile sürdürmek terörün artış sebebi olacaktır. Terör geliyorum demez.
Türkiye buna göz yummamalıdır.