Bir zamanlar yasak olan uzak erimli ülküler, ne mutlu ki bugün Türk Devleti’nin temel politikalarından biri haline geldi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, daha 1930’larda, gün gelip esir Türklerin özgürlüğüne kavuşacağını muştulayıp, Türk Devleti’nin o günler için hazırlıklı olmasını işaretlemişti.
Tabi araya ‘Kökten Batıcılar’ girip, 1948’deki anlaşmalarla devletimiz ABD’ye kuyruk yapılınca, Türk Birliği Ülküsü de devlet politikası olmaktan çıkarıldı. Lakin ocaktaki ateşin üzeri külle örtülse de içindeki kor tükenmiyor.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında, kendisini bir süreliğine nadasa çeken devletimiz, gücünü kuvvetini toparladıktan sonra, yeniden genetik kodlarını harekete geçirdi. İşte Türk Devletleri Teşkilatı’nın hayat bulması, bu kodların uygulamaya aktarılmasının bir sonucudur.
'ORTAK TÜRKÇE'YE DOĞRU
Türk Devletleri Teşkilatı bünyesinde kurulan ‘Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonu’, 34 harften oluşan Ortak Türk Alfabesi önerisi üzerinde uzlaştı. Böylece, Ortak Türkçe konusunda çok büyük bir adım atılmış oldu.
Kırım’da Tercüman Gazetesi’ni kuran Gaspıralı İsmail Bey, bundan 100 küsur sene önce, yeryüzündeki bütün Türklerin ortak Türkçeye geçmesinin gerekliliğine işaretle, ‘Dilde, fikirde, işte birlik’ umdesini ortaya koymuştu.
Daha gerilere gidersek, Kaşgarlı Mahmut’tan Yunus Emre’ye, Hacı Bektaşi Veli’den Karamanoğlu Mehmet Bey’e kadar, güzel Türkçemize hizmet etmiş birçok ismi sayabiliriz. Ama konuyu dağıtmayalım.
Dil birliğinin sağlanmasında, ortak alfabenin kullanılması hayatî önem taşımaktadır. Ortak alfabenin, Latin veya Arap alfabesi olması, ikincil bir konudur. Keşke mümkün olsa da eski alfabemiz Göktürk Alfabesi’ni kullanabilsek. Ama bu gerçekçi olmaz.
SIRADAKİ ADIM BÜYÜK TÜRK DÜNYASI SÖZLÜĞÜ
Türk Dünyası Ortak Alfabesi'ne geçilmesi, ‘dil birliğinin’ ilk adımıdır. Sıradaki adım, bütün Türk topluluklarının kullandığı Türkçe kelimelerin bir araya getirilip, Büyük Türk Dünyası Sözlüğü hazırlanmasıdır. Bu sözlük, kanımca milyon kelimelik, kıymetli bir hazine ortaya koyacaktır.
Böylece, Türkçemiz hem yabancı kelime istilasına karşı sağlam bir zırh kazanacak, hem de dünyanın en zengin dili haline gelecek.
İlaveten, bir de Türk Dünyası Deyimler ve Atasözleri Sözlüğü de hazırlanırsa, dilimizin incelikleri ve anlatım yeteneği tam olarak meydana çıkacaktır.
AKADEMİ İÇİN BÜYÜK FIRSAT
Bu, Türklüğün geleceği için, sanılandan çok daha önemlidir. Bu manada, Türk Dil Kurumu’nun yanı sıra, akademiye de büyük sorumluluklar düşmektedir.
Yüzlerce üniversitemiz var. Diğer Türk illerini de sayarsak, üniversite kapasitemiz binli rakamlara ulaşır. Bu da, kurulacak komisyonlar ve araştırma-derleme ekipleri için inanılmaz bir bilimsel kaynak anlamına gelir.
İlaveten hem üniversitelerimiz, hem de genç akademisyenlerimiz için, sınıf atlama fırsatı ortaya çıkar. Türkoloji araştırmalarında, akademisyenlerimizin önünde çok geniş bir alan açılmış olur.
‘Dilde, fikirde, işte birlik’ şiarı, ancak böylelikle hayata geçebilir. Uzun erimli büyük politikalar, sabun köpüğü misali günlük söylemlerle değil, uzun yıllar boyunca gergef gibi işlenen fikir ve eylemlerle hayata geçirilebiliyor.
İşte, yeryüzündeki bütün Türk Milliyetçileri tarafından, en az 100 yıldır gergef gibi işlenen ‘Turan Ülküsü’, ete kemiğe bürünmeye başladı. Turan Yolu da buradan geçer.
Ne mutlu bizim neslimize ki, Türk Birliği’nin hayata geçme fırsatını yakaladığı dönemlerde yaşıyoruz.
Tebrikler, Türk Devletleri Teşkilatı. Yolunuz açık, uğurunuz bol olsun.