Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanlarının nasıl seçildiğiyle ilgili yazı serimizin sonuna geldi. Bu yazıda, “durun siz kardeşsiniz” denecek kerte birbirine yakın olan Turgut Özal ile Süleyman Demirel’in kavga raddesine varan mücadelesini ve cumhurbaşkanı seçilmelerini özetleyeceğim. Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmeleri ise hem süreç olarak hem yaşananlar bakımından hem de devamındaki değişim ve dönmüşüm icabı ayrı bir yazı konusu. Belki bir ara o süreci de kaleme alırım…
1980 öncesinde, Demirel hükümetlerinde ekonomiye yön veren Turgut Özal, özellikle Dünya Bankası’nda görev yaptığı yıllarda dünyayı ve dünyanın Türkiye’ye bakışını da yakından tanır. Birgün Türkiye Cumhuriyeti’nde etkili ve yetkili bir makama gelecek olursa yapacakları kafasında şekillenir bir bir. 12 Eylül askeri müdahalesinin ardından bu şans doğar kendisine. Önce, zorlu pazarlıkların ardından askeri yönetimin ekonomi şefliğini, sonra da kurduğu Anavatan Partisi (ANAP) ile Türkiye’nin Başbakanlığını alır. Kendi deyimi ile “Türkiye’ye çağ atlatan” icraatlara imza atar. Sıra Cumhurbaşkanlığına gelmiştir.
ÇANKAYA’YA GİDEN YOL...
1980 Anayasası’nın oylandığı referandumla doğrudan Cumhurbaşkanı seçilen Kenan Evren’in süresi dolmak üzeredir. Turgut Özal, Türkiye’de TBMM’nin inisiyatifi ile sivil bir cumhurbaşkanı seçilebileceğini ispat amacındadır. Önceleri niyetini açıkça ifade etmese de, her konuda olduğu gibi adı üzerinde başlayan tartışmaları dikkatle takip eder. Sadece çok yakınlarının bildiği cumhurbaşkanı olma niyetini, 1987’de yapılan genel erken seçimlerin ardından Halil Şıvgın açıklar. Şıvgın, Meclis’te önemli bir çoğunluğu elde etmesinin ardından, “Bundan sonra Özal tartışmasız Cumhurbaşkanıdır” der. Muhalefetin “Seçtirmeyiz, Meclis’i boykot ederiz, Çankaya’dan indiririz” tehditlerine aldırmayan Başbakan Turgut Özal, 17 Ekim 1987’de ANAP grubunda yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanlığına aday olduğunu resmen açıklar. ANAP’lılar tarafından ayakta alkışlanan karar, içte ve dışta büyük yankı uyandırır.
TARTIŞMALAR...
Özal’ın vefatından sonra Cumhurbaşkanlığına aday olduğu zaman, partisinin sadece 181 milletvekili bulunmasına rağmen, “Meclis üye tam sayısının yarısından bir fazlası olan 226 oyla Cumhurbaşkanı olunur” diyecek olan DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, Özal’a en sert tepkiyi gösterenlerdendir. “226 oyu bulur istediğimiz kişiyi Çankaya’ya oturturuz demek yanlıştır... Böyle seçerseniz, grup başkanı seçmekten ne farkı olur... TC’nin değil ANAP’ın Cumhurbaşkanını seçmiş olursunuz” diyen Demirel, ileride çiğneyeceği kuralları dile getirmekten ve kendisine ayak bağı olacak cümleler sarfetmekten çekinmez.
SHP Merkez Yürütme Kurulu da, Erdal İnönü başkanlığındaki toplantısında bir bildiri yayınlar. Bildirideki şu cümleler dikkat çekicidir: “Özal veya dikte ettirdiği bir kişi Cumhurbaşkanı olmakta direnirse SHP, çıktığı yerden onursuz bir şekilde indirmekte kararlıdır.” Demirel’in de değişik yerlerde ifade ettiği, “Özal Çankaya’ya çıkarsa indirmek boynumuzun borcu olsun... O yokarıya çıkarsa alaşağı ederiz” gibi benzer tehditler, Turgut Özal’ı yolundan döndürmez.
Bu arada Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı seçimine yabancıların da ilgisi büyüktür. Dönemin ABD Ankara Büyükelçisi Robert StrauszHupe, gazeteci Ufuk Güldemir’in bir sorusu üzerine, bugüne kadar Özal’ın görevini devralıp da ondan daha iyi yapan birini görmediğini söyleyerek, övgülerini dile getirir. ABD ve Avrupa’nın önde gelen basın-yayın organları da, Özal’ın cumhurbaşkanlığının kesin olduğunu vurgulayan haber-yorumlarla doludur.
...VE ÖZAL CUMHURBAŞKANI
Yıllar sonra; 1993’te Gazeteci Etuğrul Özkök’e, “Bir sivilin buraya gelebileceğini göstermemiz lazımdı” diyecek olan Turgut Özal, 31 Ocak 1989’da yapılan ve 285 milletvekilinin katıldığı üçüncü tur seçimde 283 oy alarak Türkiye Cumhuriyeti’nin 8. Cumhurbaşkanı olur. 9 Kasım 1989’da da görevi Kenan Evren’den devralır.
ÖZAL’IN VEFATI VE DEMİREL...
Türk Cumhuriyetlerine yaptığı gezinin dönüşünde çok yorgun olan Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 17 Nisan 1993 sabahı spor yaparken kalp krizi sonucu vefat eder. Yeni bir Cumhurbaşkanlığı seçimi gündemdedir. Bu iş için DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel en kuvvetli adaydır; ancak, kendisini bağlayan söylemleri ve eylemleri vardır.
Arkasında, genel seçimlerde alınmış yüzde 36, yerel seçimlerde alınmış yüzde 21.75 oy ve 292 milletvekilinden oluşan grubu bulunan Özal’ı, “Yüzde 21.75 ile cumhurbaşkanı olamazsın” diye eleştiren Demirel, 181 milletvekiline ve kendisine destek veren partilere güvenerek kolları sıvar. Hem de, 500 gün sonunda Türkiye’yi düzlüğe çıkarmak için ödünç oy bile istediği vatandaşların beklentilerini dikkate almadan.
16 Mayıs 1993’te yapılan oylamada, SHP ve MHP’nin de desteğini alan Demirel, 244 rakamına ulaşır ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 9. Cumhurbaşkanı olur.
BİTTİ