Hayırlı bir başlangıçtır. İnşallah var olur, varlığını belli edecek güzel işler becerir. TAKM yani Türk Dünyası ordusu kurulduğunda yazmıştım. “Bu iş öyle lafla kurulmaz” demiştim. Bir amacı olmalı, yolu olmalı. Lafla kurdunuz çok geçmeden ayrıldılar ve netice boş. Hiç olmazsa bu terimin içinin boşalmasına, bu söylemin inananların hayal kırıklığına uğratılmasına izin vermemek için daha ciddi işlerle uğraşınız” demiştim. Moğolistan ayrıldı. Ayrılmasa ne hükmü vardı. Kırgızistan ekmek bulamıyor orduyu nasıl beslesin. Diğerleri de zaten inanmadıkları işten ayrıldılar. Adamın milli ordusu yok nasıl ortak ordu kursun ve buna da inansın? Zaten siyasi bir ortak irade olamaz. Geriye ne kaldı? İnşallah aynı akıbete uğramaz. Bir ortak ordu kurma işi ciddi iştir. Böyle basit amaçlar için bu terimin muhtevasını kirletmek gelecekte yapılacak olanları da tehlikeye sokar. “Dün şunu kurdunuz da ne oldu?” derler.
Yıllardır var olan bir Arap Birliği durumuna düşmemek için ciddi işleri gündeme getiriniz. Yıllardır “yeni bir ümmet oluşturma” amacıyla milletin paralarını Arap ırkçılarına harcayıp iki garipten başkasının işe talip olan olmadığını görüp “bir de millet olmayı deneyelim” mi dediler de bu işi gündeme getirdiler bilinmez. Herhalde yeni ümmet safsatası da böylece, bir daha dirilmeyecek şekilde toprağa verildi. Onca paraya masrafa rağmen… Bu işe sahiplenen herkes başka niyetle geldi oturdu masaya.
Bir defa kendilerine “Türk” denilmesinden rahatsızdırlar. Kendi kabile adlarıyla hitap edilmesini isterler. “Bir Özbek tarih öğretmeni ile üç kişi Taşkent’e gidiyorduk. Diğeri arabayı kullanan solcu bir Türk arkadaştı. Tarihçiye “Nasrettin bey sizin soyunuz nereye dayanır. Türk denilmeye kızıyorsunuz” dedi. Cevabı ilginç olsa da kafa yapısı rejimin isteği bu. “Beşinci asra kadar Özbek Han’dan öncesi beraberiz. Türk’üz” dedi. Haydar Aliyev, bir toplantıda “Azerbaycan Türkçesi” diyen rahmetli Bahtiyar Vahabzade’ye, neden Özbekçe, Kazakça diyorsun da Azerice demiyorsun dedi. O da sebebini anlattı. Kafa bu, Sovyet kafası Sovyet virüsü hala devam etmektedir.
Diğer devletlerin iç işlerine karışılmaması ilk şart ama akrep misali duramıyor bizimkiler. İslam Kerimov’a suikast düzenleyenlerin sorguda, “Erbakan Hoca’dan yüz on bin dolar alarak yaptıklarını söylediler. Kendisine güveni tam olan Nazarbayev dışındakilerin bu korkuyla yatıp kalktıkları bir gerçektir. Gelecek yazımda kim neler bekliyor bu oluşumdan” bunu yazacağım.