Ahmet Bey - Ooo başkanım hoş geldiniz. Sefalar getirdiniz.
Belediye başkanı - Ahmet bey, bu ne iltifat bak şımaracağım; neredeyse.
Ahmet Bey - Sen gaza gelmezsin başkanım, ben seni tanıyorum.
Belediye başkanı - Belli olmaz ne de olsa insanız, Ahmet Bey.
Ahmet Bey - Ayakta ne duruyoruz ya! Hadi şöyle büroya geçelim artık.
Belediye başkanı ile Ahmet Beyin bürosuna geçtiler. Ahmet Bey; belediye başkanına kendi koltuğuna oturmasını istedi. Belediye başkanı her zaman ki mütevazi tavrı ile kabul etmedi. Misafir koltuklarından birine yerleşirken.
Ahmet Bey - Başkanım ne içersiniz.
Belediye başkanı - Çay alayım, Ahmet Bey;
Ahmet Bey - Kola içseydin başkanım,
Belediye başkanı - Kesinlikle hayır! Ben çay alacağım.
Ahmet bey bu kadar sert bir tepkiyle karşılaşacağını ummuyordu. Başkan neden böyle yapmıştı anlam verememişti.
Ahmet Bey - Bende çay içeyim o zaman deyince. Belediye başkanı gülümsedi.
Ahmet Bey, yine ben bir hata yaptım sanırım diye düşündü gülümseyerek. Ne hata yaptığını bilmese de, hatasını telafi etmek için, önce konuyu değiştirmek maksadıyla yeni aldığı telefonu gösterdi. Yeni aldım başkanım nasıl telefonum derken, başkanın suratı iyice sertleşmeye başlamıştı. Ahmet bey, yeni aldığım telefonu çekemediği için yapıyor desem kırk yıllık arkadaşım. Böyle bir tavrı asla sergilemez en iyi yemek ısmarlayıp, bu işi düzelteyim. Diye düşünerek.
Ahmet Bey - Başkanım ben acıktım, ikimize şu ... dan pizza söyleyeyim. Beraber yiyelim.
Belediye başkanını suratı yine sertleşmişti.
Belediye başkanı - Yok istemem sen bize Mehmet Bey'in oradan pide söyle yiyelim.
Ahmet Bey, Mehmet bey'le bir süre önce bir iş için küstüğü için, ayağa kalkarak.
Ahmet Bey - Olmaz, geçen esnaf odaları toplantısında, kürsüde ilk konuşmayı o yaptı. Bende ona kırgınım.
Belediye Başkanı Başını öteye beriye salladı.
Belediye başkanı - Derdin bu mu?
Ahmet Bey (Sert bir tavırla). - Evet bu.
Belediye Başkanı - Şu gösterdiğin tavrı Mehmet beye değilde. Keşke Amerika'ya, İsrail'e gösterseydin.
Ahmet Bey, hışımla ayağa kalktı.
Ahmet Bey - Sen ne demek istiyorsun ya! Sabahtan beri susuyorum. Sana çatmamak için sabır gösteriyorum. Kola iç dedim. Sert cevap verdin, yumuşa diye yeni aldığım telefonu gösterdim. Suratın değişti. Pizza söyleyeyim dedim, çıldırdın. Ne yapsam yaranamıyorum sana başkanım. Ben vatan haini değilim başkanım. Niye böyle yapıyorsun. Geçen en ağır konuşmayı yerel televizyondan ben yapmadım mı?
Sonra koltuğuna oturup; başkana '' Ben sana ne yaptım; başkanım ya!''
Belediye başkanı - İşte tam bu yaptıkların en büyük hata. Ve yaptığın hataların farkında bile değilsin. Ayrıca televizyondaki yaptığın o güzel konuşmaya da teşekkür ediyorum.
Ahmet Bey; belediye başkanının yüzüne baktı ve; ''Nerede hata yaptım sen anlat bende anlayayım yoksa çıldıracağım.
Belediye başkanı - Ah! Ahmet Bey ah! Ülkemizde seni gibi bir çok insanımız var biliyor musun. Amerika'yı İsrail'i protesto ediyorsunuz. Kolasını içiyorsunuz. Hamburgerini, pizzasını yiyorsunuz. Telefonunu alıyorsunuz. Kot pantolonunu alıyorsunuz. Sonrada bak nasıl konuştum diyorsunuz.
Ahmet bey; hatayı nerede yaptığını bile anlayamamıştı önce ama sonra anlayınca başını öne eğdi; daha bir kaç saniye geçmeden.
Ahmet bey - Başkanım bir saniye geliyorum. Bekle çok önemli bir işim var dedi ve dışarı çıktı.
Bir on dakika kadar belediye başkanı Ahmet bey'i bekledikten sonra. Ahmet Bey sevinçle odadan içeri girdi. Elinde küçük iki tane paket vardı. Birini Belediye başkanına uzattı.
Belediye başkanı - Hayırdır. Ahmet Bey bu neyin nesi.
Ahmet Bey (Gülümseyerek ) - Daha sabah aldığım telefonu geri iade ettim. İki tane yerli malı telefon aldım. Birini de sana aldım. İtiraz istemiyorum.
Belediye başkanı gülümsedi ve; bir şartla kabul ederim Ahmet Bey.
Ahmet Bey - Ne dersen kabulüm başkanım, emrin olur.
Belediye Başkanı - Hadi beraber, Mehmet Bey'e gidiyoruz. Sizi barıştıracağım.
Ahmet bey - Gidelim hadi be! Başkanım sen ne enteresan adamsın. Senin kadar vatansever bir adam daha görmedim. Pizzacı açacaktım vazgeçtim. Kebapçı açacağım bende. Hemde Mehmet bey'in pide salonunun yanına.
Belediye başkanı - Şimdi benden keyiflisi yok. Yemekten sonra Mehmet Bey'le sana bende ülkemizin ünlü bir kot firmasından bir kot ile mont alacağım.
Ahmet Bey - Aşk olsun belediye başkanım. Sırf karşılıksız bir şey alamamak için böyle yapıyorsun. Seni anlıyorum. Sakın bozulma olur mu?
Belediye Başkanı - İnşallah Ahmet bey, inşallah. Hadi arabamıza binelim gidelim. Giderken de Türkiye'm şarkısını dinleyelim; hadi.
Baş koymuşum Türkiye'min yoluna
Düzlüğüne yokuşuna ölürüm
Asırlardır kıratımı suladım
Irmağının akışına ölürüm Türkiye'mSevdalıyım yangın yeri bu sinem
Doksan yıldır çile çekmiş hep ninem
Pınarlardan su doldurur Eminem
Mavi boncuk takışına ölürüm Türkiye'm
Düğünüm derneğim halayım barım
Toprağım ekmeğim namusum arım
Kilimlerde çizgi çizgi efkarım
Heybelerin nakışına ölürüm Türkiye'm…