Türklere has; Ahilik, dahilik…

Dursun Erkılıç

Ahilik, Türklere has bir mesleki örgütlenme hatta ticaret şekli ve kalkınma modelidir. Ahiliğin Ahi Evran ile Hacı Bektaş-ı Veli ile ve bazı şehirlerle olduğu kadar Hacı Bayram-ı Veli ve Ankara ile de güçlü bir bağı, bağlantısı vardır. Konuyla ile ilgili araştırma yapıp bulduklarını kamuoyu ile paylaşanların ortaya koyduğu önemli bilgiler var. Daha önce aktarmıştım ama yine paylaşmak isterim.

KELİMENİN KÖKENİ

Bunlardan biri kelimenin kökeni ile ilgili. Kimine göre Arapça ama daha da gülü bir görüş ve gerçeklere göre ‘Ahi’ kelimesinin menşei, Dîvânu Lugâti’t-Türk ve Atabetü’l-Hakayık gibi sağlam Türkçe kaynaklarla belirleniyor. Bu kaynaklarda eli açık, cömert, kahraman, koçak, yiğit gibi birbirine yakın anlamlara gelen ‘Akı’ ya da ‘Akhı’ kelimesinin zamanla ‘Ahi’ halini almış olması ihtimali, bizdeki Ahiliğin nereden geldiğini anlama ve anlatma bakımından en gerçekçi yol olarak görünüyor.

Horasan’dan Anadolu’ya uzanan bir mazisi olması, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Türkmenlerin sanat, ticaret, ekonomi alanlarındaki çeşitli mesleklerde çırak - kalfa - usta silsilesine göre yetişmelerine imkan vermesi, aynı zamanda ahlaki meziyetler kazandırması bizdeki Ahilik anlayışı ile örtüşüyor.

AHİLİK TEŞKİLATI

Ahilik ise Ahi Evran tarafından Hacı Bektaşi Veli’nin tavsiyesiyle 1205 yılında Kayseri’de kurulan esnaf dayanışma teşkilatının adıdır. Ahi Evran, İran’ın Hoy kasabasında doğdu. Tam adı, Hâce Nasîreddin Mahmud b. Ahmed el-Hoyî’dir. (566-659/1171-1261), Kayseri’ye yerleşerek Ahi Teşkilatını kurdu. Sonra Konya’nın ardından Kırşehir’e yerleşti ve ömrünün sonuna kadar burada kaldı. Belki de bu yüzden Ahilik Kırşehir ile özdeş hale geldi.

GİRİLMESİ ZOR…

‘Ahilik’ kuru bir kelimeden ibaret değildir. Temel ilkeleri vardır. Şöyle: Bir Ahi; huyu/suyu iyi olan, güzel ahlak sahibi, sözünde duran, vefalı, gözü / gönlü tok, kalbi temiz, çalışkan, dedikodudan uzak, şefkat ve merhamet duyguları yüksek, adaletli, faziletli, iffetli, dürüst, cömert kişidir…

Bu yüzden Ahilik teşkilatına her isteyen giremez. Örnek: Kafirler, münafıklar, müneccimler, içki içenler, sözünü tutmayanlar, avcılar, kem gözlüler, ayıp arayanlar, cimriler, gıybet edenler, iftiracılar, yalancılar ve bazı meslek mensupları kabul edilmez.

Ahiliğe girenlerde ise şu şartlar aranır: Sıdk, sefa, emanet, takva, kerem, mürüvvet, haya…

Ahilik’te konumlar çeşitli mertebelerden oluşur. Şöyle: Yiğit, yamak, çırak, kalfa, usta, ahi, halife, şeyh, şeyhül meşayih.

Ahiliğin bir adabı, muaşereti vardır. Bunların uygulandığı alanlar şunlardır: Yemek, su içmek, söz söylemek, elbise giymek ve çıkartmak, evden çıkmak, yürümek, alış veriş, eve girmek, oturmak, misafirlik, hasta ziyareti. Buralarda uyulması gereken kurallar vardır.

Yaren odası, misafir odası, köy odası gibi ahlaki ve sosyal kurumlar Ahilik sayesinde gelişmiş ve bugünlere gelmiştir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.