Tuzak!

Dursun Erkılıç

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin ‘makus talihi’, içine düştükleri ancak kimi zaman farkında olmadıkları, olsalar da çoğu kez çaresiz kaldıkları ‘tuzaklar’dan oluşuyor.

Ne demek istiyorsun derseniz, açalım…

‘ORTA’DAKİ SORUNLARA BAKIŞ

Geçen haftanın en dikkate değer etkinliği, TÜRKONFED ve Daha İyi Yargı İşbirliği ile “refah için demokrasi” ana felsefesiyle düzenlenen “Yapısal Reformlar Zirvesi”ydi.

Zirvede, TÜRKONFED tarafından hazırlanan “Türkiye’nin İkilemi: Orta Gelir ve Orta Demokrasi Tuzakları Politika Raporu” da detaylı şekilde ele alındı.

TÜRKONFED’in tanıtan kısa bir gösterimle başlayan etkinliğin açılış konuşmasını İÇASİFED Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ahmet Kurt yaptı. Toplantı temasıyla ilgili çok önemli hususları dile getiren Ahmet Kurt, “Herkesi Türkiye’nin tüm tuzaklardan kurtulması için iş ve güç birliği yapmaya çağırıyoruz” dedi ki işin sırrı da bu cümledeydi.

Ardından kürsüye gelen Daha İyi Yargı Derneği Başkanı Mehmet Gün, raporun oluşum sürecini anlattıktan sonra Türkiye’nin kıyaslanması gereken ülkenin Kore ve benzeri ülkeler değil Almanya olduğunu belirterek, bunun gerekçelerini iki ülkenin benzerlikleri ile anlattıktan sonra kişi başı milli gelirdeki dört kat uçuruma dikkat çekti.

Açılıştaki son konuşmacı olan TÜRKONFED Başkanı Orhan Turan ise tuzaklara eğitimi de ekleyerek, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınması ve rekabetçiliği için ‘orta gelir’, ‘orta demokrasi’ ve ‘orta eğitim’ tuzaklarından kurtulması gerektiğini ifade etti.

Turan, ekonomi ile demokrasi arasında doğrudan bir ilişki olduğunun unutulmaması gerektiğini kaydederek sözlerini, “Güçlü kadın, güçlü toplum, güçlü KOBİ, güçlü ekonomi ve güçlü demokrasi ile güçlü bir Türkiye’yi el birliğiyle inşa edebiliriz” diye bitirdi.

UZMAN İSİMLERLE PANEL…

Ardından, moderatörlüğünü gazeteci Hakan Güldağ’ın yaptığı panele geçildi. Panele Birleşmiş Milletler Türkiye Mukim Temsilcisi Alvaro Rodriguez, AB Komisyonu Türkiye Masası Şefi Bernard Brunet, Daha İyi Yargı Derneği Başkanı Mehmet Gün, Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan katıldı.

Panel sonrası geçilen sorular kısmında İÇASİFED heyetindeki isimlerden de etkinliğe katkı ve kalite sunan sorular geldi.

MERAL GÜLER’İN SORUSU

Ankara'da böyle bir zirve düzenlendiği için teşekkür eden Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği (TÜKD) Genel Başkan Yardımcısı Meral Güler, zirvenin çok faydalı olduğunu söyledi.

Sorusunu Mehmet Gün’e yöneltirken, son zamanlarda katıldığı birçok toplantıda yüksek teknoloji, robotlar, yapay zeka gibi ileri teknolojilerin konuşulduğunu, böyle bir dünyanın ve fazlasıyla donanımlı, bu teknolojilere hakim üst kapasitede, çok nitelikli bir sınıf ile; tam tersi; nitelik olarak düşük seviyede ama nicelik olarak fazla iki sınıfın dünyada ve özellikle ülkemizde var olacağının öngörüldüğünü, yani orta sınıfın kalmayacağının konuşulduğunu belirterek “Orta sınıfın zaten olmadığı bir ortamda tuzağının da olup olmayacağı konusunda ne düşünüyorsunuz?” dedi.

Meral Güler’in ikinci sorusu AB Komisyonu Türkiye Masası Şefi Bernard Brunet’ye idi. Soru, Avrupa’daki STK’ların nitelik ve nicelik olarak fazla olduğu, bunun sorunların çözümüne katkı sağladığı ancak Türkiye’de durumun tam tersi olduğu üzerineydi. Ne yapmak gerekiyordu…

YURDUM HASGÜL’ÜN SORUSU

Meral Güler’in hemen ardından mikrofonu alan TÜRKONFED ve KAİSDER Yönetim Kurulu Üyesi Yurdum Hasgül’ün ilk sorusu Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan’a oldu.

Tuzakların ve sorunların geçen iki yüz yılda dünyada kurulan üretim ve bölüşüm ilişkileri ile birlikte oluşmuş yargı bağımsızlığının sağlanamamasından kaynaklandığını belirten Hasgül, az bilinen ama çok önemli bir hususa değinerek oluşturdu sorusunu. Buna göre, “Piyasalarla ilgilenen herkes görüyor, anlamaya çalışıyor ki bambaşka bir bilimsel devrim geliyor. Bu bir çeşit sorun ifade ediyor ve tam da ortasındayız. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde yaşam modelimize ilişkin birtakım değişiklikler olacak. Bildiğimiz üretim şekli değişiyor. Bölüşüm şeklini de oturup tekrar görüşmeliyiz. Yani yeni bir yaşam modeli konusunda kafa yormamız lazım…” Öyleyse, “Erinç Hoca’nın, bu yeni yaşam modelinde ekonomiye ilişkin öngörüleri nedir?”

Yurdum Hasgül’ün Mehmet Gün’e sorusu da ilk soru ile bağlantılı ve işin hukuki yönü ile ilgiliydi:

“Yeni yaşam modeli aslında hukuki normların yeniden düzenlenmesi ve yeniden üzerinde konsensüs sağlanması ile ilgili bir süreç. Biz Türkiye için yeni bir yaşam modeli konusunda konsensüsü nasıl sağlayacağız?”

SORULARA TOPLUCA YANIT VERİLDİ

Tüm sorular ve değerlendirmelere verilen cevaplarda şu hususlar öne çıktı:

-Yargı bağımsız olmalı.

-Şeffaflık, hesap verebilirlik şart.

-Kalkınma için ekonomik faaliyetler artık yeterli değil. Yüksek demokrasi standardı, hukukun üstünlüğü, fikir ve ifade özgürlüğü gibi değerler, ekonomide güven ve istikrar için olmazsa olmazdır.

-Uyuşmazlığı çözüm süreçleri arkakik.

- Kaliteli bir yeni yaşam modeli için yeni reformlar ve yapılanmalar gerekiyor.

-Güçlü bir ekonomi için güçlü kurumlar gerekir.

-Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, gelecek için ilham verici ve kapsayıcı bir vizyon sunuyor.

-Yoksulluğun, adaletsizliğin ve ayrımcılığın olmadığı bir dünya, şimdiki ve gelecek kuşaklar için sağlıklı bir dünya.

-Sanayi toplumu örgütlenmeyi de getiriyor. STK’lar sosyal hayat kadar ekonomi açısından da önemli.

-Avrupa Birliği'nin genişlemesi sürecinde aday ülkelerden üç konuda gelişim bekleniyor. Bunların ilki, hukukun üstünlüğü, temel haklar ve özgürlükler, ikincisi ekonomik gelişme, üçüncüsü ise kamu yönetiminin kalitesi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.