Türk dünyası dediğimiz büyük coğrafyada dil ve kültür birliğini sağlamak, iletişim ve iş birliğini geliştirmek ve sürdürmek planlı programlı işlerle mümkün oluyor. Bunun en güzel örneğini Türkçenin Uluslararası Şiir Şöleni’nde görmekteyiz.
Türkler; Yüz yıllar içinde çeşitli nedenlerle bir birlerinden koparılmış, uzaklaştırılmış olsalar da, bugün “Türk Dünyası”nın birer mensubu olarak farklı coğrafyalarda hayatlarına devam ediyorlar.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasından hemen sonra bağımsızlıklarını ilan eden Türk Cumhuriyetleri ile ülkemiz arasında merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’la başlayan günümüzde de devam süreçte sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarda çok önemli iş birlikleri sağlandı, hâlâ devam ediyor.
1991 de yeni Türk devletlerinin ortaya çıkışı elbette milletimizi heyecanlandırmıştı.
Türkiye dış Türkler konusunda politikalar oluşturmada hazırlıksız yakalanmış olsa da; Kardeşlik hukuku zemininde; Askeri, siyasî, ticarî, sosyal, iletişim, eğitim ve kültürel ilişkileri ortak bir amaç etrafında başlatmak, geliştirip sürdürmek gerekiyordu.
Elbette, Türkiye bu ülkeleri ilk tanıyan ve büyükelçilikler açan ülke olmakla kalmadı; karşılıklı ziyaretler, devletlerarası samimi anlaşmalar da imzalandı.
Kültür, sanat, dil ve din alanında mensubiyet idrakleri yok edilmek için çok ağır baskı ve zulümlere maruz kalan Türk topluluklarının gözleri de hiç kuşkusuz Türkiye’ye çevrilmişti.
Artık, sağlıklı ve uzun ömürlü iş birlikleri için kardeşlik ve dostluk köprüsü kurmanın zamanı gelmişti.
İşte o tarihlerde Bursa’da, Türkiye ile Türk dünyası arasında bir kültür köprüsü oluşturacak çok önemli bir edebi faaliyetin de temelleri atılıyordu.
Dil ve dile dayalı eserlerin birleştirici gücüne, kuşatıcı ve kalıcılığına inanan Türkiye Yazarlar Birliği’nin kurucu ve şeref Başkanı yazar, düşünür D. Mehmet Doğan ve bir grup arkadaşı “Türkçenin Uluslararası Şiir Şölenleri” nin ilkini 1992 yılında Bursa’da gerçekleştiriyorlar. Bursa’da başlayıp, Konya’da devam eden şölen üç gün sürüyor.
Ülkemizin yanı sıra; Dünyanın dört bir yanında Türkçenin çeşitli lehçeleriyle edebi eserler veren şairleri o günlerin zor şartları içinde bir araya getirmeyi başaran TYB, şölen kervanını iki yılda bir dünyayı gezdiriyor.
Şölen; Almatı/Kazakistan’da, Aşgabad/Türkmenistan’da, Girne/Kıbrıs’da, Strazburg /Fransa’da, Akmescid/Kırım’da, Üsküp/Kuzey Makedonya’da, Bakü/Azerbaycan’da, Prizren /Kosova’da, Kazan/Tataristan’da, Bişkek / Kırgızistan’da, Türkistan/Kazakistan’da, Edirne-Gümülcine-İskeçe-Kırcaali ve nihayet İstanbul’da yapılmıştı.
Ortadoğu, Balkanlar ve Türk Dünyasından gidilen her ülkede Türkler adına, Türkçe adına ve Türkçe yazan şairler adına heyecan uyandıran faaliyetler düzenleniyor.
“TÜRK DÜNYASI ŞİİR GÜLDESTESİ” KÜLLİYATI OLUŞTU
Aradan geçen bu 30 yılda; Türk dilinin korunmasına, geliştirilmesine ve özünü koruyarak yaygınlaştırılmasına, edebiyat insanlarının birbirlerini ve eserlerini tanımalarına imkan sağlayan programların gerçekleşmesi kadar, “Türk Dünyası Şiir Güldestesi” adı altında şölenin detaylarını, şairleri ve şiirlerini, atölye çalışmasında ortaya çıkan ortak metinleri ihtiva eden eserlerin kütüphanelere girmesi de önemli.
TYB bunu da başardı ve ortaya oldukça kapsamlı bir şiir külliyatı çıktı.
D. Mehmet Doğan’ın “Bir faaliyetin sürekliliği son derece mühimdir; geleneği olmayanın geleceği olmaz.” veciz sözüyle öncülük ettiği şölenlerde şimdiye kadar 900’ün üzerinde şair yüzyılların özlemi ile birbirleriyle duygu ve gönül köprüleri kurdu, dostluk bağlarını güçlendirdi, birbirleriyle eserlerini paylaştılar.
GELENEKLERİ OLAN ŞİİR ŞÖLENİ
2 yılda bir farklı ülkede yapılışı, Türk dünyasının üç büyük şair ve yazarı adına hem maddi değeri, hem de sanat değeri olan “büyük ödülleri”, şiir atölyeleri, konserler, katılımcılara verilen her biri sanat eseri olan “iştirak beratları” ve şiir fasılları gibi gelenekleri olan şölen kurumsal bir yapıya kavuşmuş durumda.
Yaz, kış demeden her türlü olumsuzlarla karşı çözüm önerileri geliştirilerek yıllardır yola revan olan TYB yöneticileri; 1992 yılında Bursa'da düzenledikleri "Türkçenin Uluslararası Şiir Şölenleri'nin 30'uncu yılında TİKA’nın desteği, Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin katkılarıyla dünyanın dört bir tarafından gelen 80 şairin katılımıyla tekrar Bursa'da gerçekleştirdi.
Tayyare Kültür Merkezindeki programı Mahmut Bıyıklı ve Altynbek İsmailov birlikte sundular.
İlk şöleni yad etmek, katılımcı şairleri tekrar bir araya getirmek ve 30 yılda alınan yolun bir değerlendirmesini yapmak amacıyla, ülkemizin farklı şehirlerinde yaşayan şairlerin yanı sıra ilk şölene katılan şairlerin de davet edilmesiyle yapılan şölen 13 Ekim 2022 tarihinde başladı ve üç gün devam etti.
DOĞAN: KÜLTÜREL SINIRLARIMIZ SİYASİ SINIRLARIMIZIN ÇOK ÖTESİNDEDİR
TYB kurucu ve şeref Başkanı D. Mehmet Doğan programın açılışında yaptığı konuşmada, “Dünyada siyasi sınırlar çizilir; bize de gerçek anlamda çok dar gelen siyasi bir sınır çizilmişti, ama kültürel sınırları çizmek kimsenin elinde değildir, elbette kültürel sınırlarımız siyasi sınırlarımızın çok ötesindedir “dedi. Doğan’ın bu konuşması salondan büyük alkış aldı.
ARICAN: ŞAİRLERİMİZİN VE ŞİİRİN GÜCÜNE İNANIYORUZ
Programın gerçekleşmesinde büyük emeği geçen TYB Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan da, “Şöleni, şairlerimizin kalpten dile, dilden yüreklere gürül gürül akan şiir pınarımızın gücü üzerine inşa ediyoruz. Güçlü bir edebi zemin üzerinde yürüyen şölen bundan sonra da yoluna devam edecek. 30 yıl önceki şairlerimizle hasret giderdik, ülkemizin genç şairleriyle de tanıştılar, onlar bizi, biz onları unutmadık” diye konuştu.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ise şiir dostlarını şiir şehri Bursa'da ağırlamaktan mutluluk duyduklarını söyledi. Bursa'nın Osmanlı devri edebiyatının ilk nüvelerinin verildiği yer olduğunu hatırlatan Başkan Aktaş, bir devletin sağlam temeller üzerine inşa edilmesinin ve geleceğe emin adımlarla ilerlemesinin ancak kendine has edebiyat-sanat eserlerinin vücut bulmasıyla mümkün olabileceğini vurguladı.
TYB Genel Sekreteri Mehmet Kurtoğlu da yaptığı konuşmada; Türk dünyasının en büyük ve geniş katılımlı edebiyat ve kültür faaliyeti olan şölenin şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da şairleri bir araya getirmeye ve dünyayı dolaşmaya devam edeceğini belirtti.
TYB BİZİ UNUTMAMIŞ
Farklı coğrafyalardan gelen şairlere mikrofon uzatıldı, görüş ve düşünceleri soruldu.
“TYB bizi unutmamış” diyen de oldu, “Binlerce yıllık çınarın dalları gibiyiz. Şölen Türk dünyasının edebiyatçılarını bir araya getirdi, birbirimizden ve eserlerimizden haberdar olduk” diyen de oldu. “Türk dünyasının sürekliliği olan bu şölenin tarihin kültür hazinesine yazılması gerekir” diye ilgililere mesaj gönderenler de yok değildi.
Ama ortak kanaat; “Türk toplulukları arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkilerin geleceğini, öncelikle kültürel çalışmalar belirleyeceğinden; edebiyata, sanata, dile, müziğe ve folklora daha fazla önem verilmelidir.” dilek ve temennisi daha öne çıktı.
Şölenin ilkine katılıp, bugün hayatta olmayan Bahattin Karakoç, Abdurrahim Karakoç, Erdem Beyazıt, Mehmet Akif İnan gibi isimlerin adına şiir fasılları düzenlendi.
Ben de, uluslararası bir şiir şöleninde “Bahara umut olan çiçek” başlıklı şiirimi okuyarak o heyecanı yaşamış oldum.
Gelenek olduğu üzere; şölende büyük ödüller de sahiplerine verildi.
Merakla beklenilen ödül alacakların isimlerini Türkçenin Uluslararası Şiir Şöleni Daimi Heyet Başkanı D. Mehmet Doğan açıkladı.
Buna göre; Niyazi Misri büyük ödülüne Özbekistanlı şair Hurşit Davronov, Eşrefoğlu Rumi ödülüne Kazakistanlı Akushtap Baktygareeva ve Süleyman Çelebi büyük ödülüne de Kosavalı şair Iskender Muzbeg layık görüldü.
Şölene katılan tüm şairlere, Türkçenin Uluslararası Şiir Şöleni sanat danışmanı büyük ödülleri de tasarlayan Bekir Soysal'ın hazırladığı klasik cilt ve ebru sanatlarının terkibi mahiyetinde katılım beratları takdim edildi.
1992 yılındaki şölene saygı duruşu olan program, Bursa’dan sonra pazar günü de Konya’da devam etti.
Selçuklu Belediyesi’nin ev sahipliğindeki kapanış programı gerçekten şölenin adına yakışır nitelikte ve düzeyde oldu.
Türk dünyası dediğimiz büyük coğrafyada dil ve kültür birliğini sağlamak, iletişim ve iş birliğini geliştirmek ve sürdürmek planlı programlı işlerle mümkün oluyor. Bunun en güzel örneğini Türkçenin Uluslararası Şiir Şöleninde görmekteyiz.
“Sabırla, cesaretle, yorulmadan, yaz kış demeden tüm zorluklara göğüs gererek 30 yıldır bu yolculuğu sürdüren Türkiye Yazarlar Birliği’nin adını Türk dünyasının tarih sayfalarına altın harflerle yazmak gerek.