Yüce Yaratıcımız biz iman ehline, Sevgili peygamberi (s.a.v.) vasıtasıyla bildirdiği, bu güzel günler hakkında lütfettiği, rahmeti, feyzi günahlardan kaçış ve bereketinden ile ibadet ve maneviyat olarak diğer aylara göre daha üstün bir şeref ve faziletinden dolayı bu güzel gün ve ayları yarattığından dolayı hamd ve şükrümüzü artırmalıyız.
Beni Yaratan kim? Niçin bu âleme gönderildim? Yaratılışımdaki esrar nedir? Belli bir süre yaşayan insan, kendisine verilen süreyi doldurunca neden ölüyor? Günah nedir? Sevap nedir? Ruhu sevindirecek veya üzecek nefsin arzularına ve şeytan düşmanının vesvesesine kötü insanlarını yaptığı zülüm, kötülük, nefret v.b. ne karşı gereken adımları atıyor muyuz?
İyilik ve hayır yapınca huzurlu olunca sevap mı kazanıyoruz? Güzel kitabımız Kur’an bizlere neler emrediyor? Okunduğu zaman bile insanın gönlüne inşirah veren bu ses nedir? Gönüller, sesi ve anlattığı mananın sonucu ile İlim adamları niçin Kur’an’a yöneliyor? Bu Kur’an niçin hiçbir zaman eskimiyor, berraklığı kaybolmuyor?
Ebedi vatan olan, Cennet haktır, inandığın ve onu kazanmaya ait dua zikir ibadet, Salih amelleri artırmaya var mıyız? Cehennem de haktır… Ama cehenneme sokacak kötülüklerden, günahlardan uzak durmanın zamanı gelmedi mi?
Her canlı ölümü tadacaktır ayetine rağmen ölümsüzmüş gibi çabalamak niye? Günahlara veda ve işlenen suçları düzeltip tevbe etmek varken, onun bunun ayıbıyla uğraşıp gıybetini yapmak niye?
Receb ayı girince Peygamberimiz (s.a.v.) Allahım! Receb ve Şaban’ı bize mübarek kıl! Bizi Ramazan’a ulaştır. diye dua ederlerdi. Recep Allah’ın büyük ayıdır. Hiçbir ay hürmet ve fazilette bu aya ulaşamaz. Bu ayda kafirlerle savaş haramdır. Şunu bilin ki recep Allah’ın ayı, şaban benim ayım ve ramazan ümmetimin ayıdır. Kim recep ayının bir gününü oruç tutarsa, Allah’ın rızasını kazanmış olur. Allah’ın gazabı ondan uzaklaşır ve cehennem kapılarından birisi onun yüzüne kapanır. Recep, şaban ve ramazan ayları ibadet ve maneviyat olarak diğer aylara göre daha üstün bir şeref ve fazilete sahiptir.
İmam Musa Kazım’ a.s ise; “Kim recepten bir gün oruç tutarsa, cehennem ateşi bir yıllık mesafe ondan uzaklaşır. Kim üç gün oruç tutarsa, cennet ona farz olur” buyurmuştur.
Hayatın, sıkıntıları ile nefsin şiddetli baskıları şeytanın vesvesesi karşısında mücadelede yorgun düşen ruhlarımızı böyle gün ve geceleri de ganimet bilerek Cenab-ı Hakk’ın kulluk kapısına daha samimi ve daha heyecanlı olarak yaklaşmalı ve yeniden imanımızı tazelemeliyiz
Bu üç aylarda gecelerin manevî değerine binaen, namaz, Kur’an tilâveti, kaza ile hacet namazı, tutabilirsek oruç zikir, tespih ve istiğfarlarla geçirilmesi, bu günler ve geceler vesilesiyle muhtaçlara yardım ve benzeri hayırlı amellere özel bir önem verilmesi müstehaptır. (Dinen yapılması iyi sayılan, sevilen, yapılması uygun olan, işlenmesi teşvik edilen eylemleridir.) Bu günlerde yaptığımız ibadetleri huşû içinde ruhu yücelere yükseltme ve Allah’ın rızasını kazanmaya çalışmadır
Bu üç aylarda; televizyon boş ve faydasız işler oyun v.b. malayaniliklerde olacağımıza, süreleri kuran karilerinden dinleyip, anlamını düşünüp, sonra okuyup, telefondan self iye çekip, kendi sesimizle takip etmeye ve kuranın ruhuna uygun bir okuma kazanmaya çalışalım.
Hadisi şerifte; (Recep ayında dokuz gün oruç tutanın günahları sevaba çevrilir.) [Gunye] (Receb ayında Allahü teâlâya çok istigfar edin; çünkü Allahü teâlânın, Receb ayının her vaktinde Cehennemden azat ettiği kulları vardır. Ayrıca Cennette öyle köşkler vardır ki, ancak Receb ayında oruç tutanlar girer.) ( (Allahü teâlâ, Receb ayında oruç tutanları mağfiret eder.) [Gunye] (Recebin bir gün başında [ilk günlerinde], bir gün ortasında ve bir gün de sonunda [son günlerinde] oruç tutana, ayın hepsinde tutmuş gibi sevap verilir.) [Miftah-ül-Cennet]
İslamiyet’in geldiği günden bu güne kadar, pek feyizli, bereketli ve birbirinden sevap ve fazilet bakımından pek güzel ve bir nevi hasat mevsimi olan bu üç aylara erişmenin manevî hazzını duymuşlar ve bu mübarek ayları oruçlu geçirmişlerdir.
Mübarek gün ve geceler, manevî birer ticaret olup, tükenmez hazinelerin sahibi olan Allah, bire bin, yedi yüz bin vereceğini vaad etmektedir. Manevî bir kârla ahrete gitmek aşkında olan bizler, tekrar geçmişte yaptıklarımızı, akıl nimetiyle değerlendirerek geri kalan hayatımıza yansıtmalıyız. Selam ve duayla.