Evlerimizde genellikle artan yemekler hemen dökülmez. Ertesi güne değiştirip, malzemeler ekleyip tekrar yediğimiz günlerde vardır. Bu durum artık televizyonda izlediğimiz dizi ya da filmlerde de yapıyoruz. Aynı hikâyeye biraz baharat ekleyip önümüze sunuyorlar. Başrolde ki kız doğal sempatik; erkeğin ise soğuk sevgisiz, olduğu diziler yazın desem kaç tane dizi sayabilirsiniz?
Birden fazla hatta dizilerin neredeyse tamamı. Peki, kitaplardan ya da yabancı dizilerden alınan kaç tane dizi var. O kadar çok ki şuan sayamadık. Bu durum artık senaryo tembelliği olarak söylesek de halk artık kafa yormayacak dizi, film veya kitaplar istiyor. Bitirdikleri an unutmak istiyorlar. İnsanlar o kadar mutsuz ki dizilerle mutlu olmak istiyorlar. Belli bir saatten sonra kimse dışarı çıkamamaya başladı.
Dışarısı hem güvensiz, hem de pahalı olmaya başladı. Bu durum özellikle kadınlar için daha fazla olmaya başladı. Dışarı çıkamayan kadınlar evlerinde televizyon izlemeye başladılar. Televizyona bağlanma sebebi yalnızca bu değil. Kapitalizm, tüketim toplumu olmak gibi sebeplerde var. Ben sadece bu durumda olan kadınlardan bahsedeceğim. Siz hiç elinizdeki anahtardan, çantanızdaki belki de biber gazı gibi kullanacağınız deodoranttan güç aldınız mı? Benim ve benim gibi birçok kadın her gün yaşıyor.
Bu sorunun çözümü olarak sokağa çıkmamak yeterli mi? Televizyonlarda, gazete ve kitaplarda kadına şiddete son deyip evde karısını aşağılayan ve onu hizmetçi gibi görenler siz daha aşağılıksınız. Dışarıda poz kesip evde aslan olmak sizi kurtarmaz. Eşinizi akşamları dizi izleyen bütün gün yatan biri olarak tasvir etmeniz sizi yüceltiyor mu? Eşini bir akşam dışarı çıkarttın mı? Çıkartamazsın çalışan sadece sensin.
Çalışan bir kadın ile evlensen de bu fark etmez. Karın ve çocukların sen işten gelmişken nasıl dışarı çıkmak isteyebilirler çok saçma. Eşin bütün gün yattı sen çalıştın. Yemek yapmadı, evi temizlemedi, kirli çamaşırlarını yıkamadı. Bunların hepsini sen yaptın. Bu bağnazca düşünce maalesef eğitimle alakalı değil, üniversite mezunları hatta akademisyenlerde de var. Sadece, sen insansınız bir canınız var. Eşiniz hayatınız da var mı? Şimdi birazda siz düşünün.