Enerji kaynaklarının üretimi, siyaset üstü yapılması gereken bir konudur. Parti çıkarları güderek yapılması yanlış bir seçimdir. Siyasette tükenmişlik yaşandığında, siyasi partilerin topluma anlatacağı başkaca bir şey kalmayınca partinin siyasi muktedirleri toplumun dikkatini arkası getirilmemiş konulara yönelik çıkışlar yapmak zorunda kalırlar. Topluma müjde olarak verilen ve günler öncesi açıklanan haber, zaten yine kendi iktidarlarının siyasi muktedirlerince yapılan açıklamalarla da biliniyordu. Bu açıklamalar olsa-olsa yürütülen siyasetin Halkla İlişkiler başarısı olarak da biliniyordu. Yürütülen siyaset tıkanınca başkaca hikâyeler yazmak ve dikkatleri buraya yönlendirmek için bu yola başvurulmuş olabilir.
Bu gün ekonomimizin girdiği çıkmazda değil müjde bir mucize ancak ekonomimizi düze çıkarabilir. Bu gün ülkemizin ekonomisi- tarımı-Turizmi- Sanayisi- Esnafı oldukça ağır bir yük altına girmiştir. Yürütülen Neo liberal ekonomik politikalar iflas etmiş durumdadır. Tarım ürünleriyle, Turizm girdileriyle övünen ülkemiz de pirinçten tutun peynire-buğdaya kadar ithal eden bir ülke olduk. Turizm salgın hastalığının da varlığıyla birlikte oldukça ağır bir yara aldı. Sahillerde şezlong mafyası gelen turist üzerinde caydırıcı bezdirici bir etki yaratmış sahiller sit alanları halkın denize girebileceği yerler mafya ya Ranta açılmış duruma gelmiştir.
Ülkemizin gelir kaynağını oluşturan Tarım-Turizm vs. ihmal ve rant tutkusu yüzünden devamlı yara almakta iken ve bunlara çözüm aranması gerekirken, yine kendi devri iktidarlarının Sayın Bakanlarınca açıklanmış olan ‘’ Hilmi GÜLER-Taner YILDIZ’’ Doğalgaz bulduk müjdesi ile gün geçiştirmek, bunun tekrarını müjde gibi vermek ne derece doğru olmuştur. Bunu defalarca ve daha sonuç elde edilmeden vermek sanki ABD yeniden keşfedilircesine ülke gündemine getirmek yürütülen siyasete de ülkeye de yarar yarar getirmeyecektir.
Ülkemiz enerji konusunda dışa bağımlıdır. Her yıl 45-50milyar metreküp doğalgaz tüketiyor ve 14-15 miyar dolar ödüyoruz. Elbette bu bağımlılıktan kurtulabilmek her Türk vatandaşı gibi bizi de mutlu edecektir. Ancak siyasetin daha dereyi görmeden paçayı sıvarcasına, olumlu bir sonuç, Rantabl bir üretimin varlığı kanıtlanmadan, böylesi çıkışları müjde gibi vermesini anlamsız buluyoruz. Karadeniz de bulunduğu söylenen gaz miktarı 320 milyar metre küptür. Uzmanların açıklamalarına göre gazın bu haliyle çıkarılması bile GSMH ya düşecek oranın %0,5- %1 Aralığın da ülkeye katkı sağlayabileceği varsayılmaktadır. Maliyet giderleri nedeni ile oluşacak değerler toplamı 140 doları bulmaktadır. Zaten 40 dolar karşılığında ithalatı yapılırken doğalgazın çıkarılma maliyeti yüksek olacaktır.
Kaldı ki maliyeti bile düşünülmese bile, ülkenin bütçe açığı- cari açık bunu çıkarma lüksüne sahip değildir. Yapılacak yatırım çıkarılan maliyet nedeniyle yüksek olacağından ticari değerde de olmayacaktır. Ancak aynı bölgede rivayet edilen alanlarda birden fazla yapılacak sondaj sonrası doğalgaz rezervleri bulunması halinde çıkarılacak gazın maliyetine katlanılabilir. Ülkemizin enerji bağımsızlığına katkı sağlayabilir. İşin görünen bir yüzü bu olmasına rağmen, bir de düşünülmesi gereken diğer yüzü vardır ki o da duyulan şüphe üzerinedir. Bu da döviz-borsa-rant üçgenidir. Müjde olarak verilen haberin günler öncesinden açıklanması borsa oyuncularının iştahını kabartmış bu kesime büyük rant sağlamıştır. Ani borsa yükselişi ve açıklama sonrası bilinenin açıklanması ile gelen düşüşle birlikte ranta yeşil ışık yakılmış olmaktadır. Her şeyden öte ülkemizin Milli ve yerli petrol arama kurumlarını varlık fonuna devretmişken bu aramaların sürdürülebilir çalışmalarını yapacak olan hangi Uluslararası şirket yapacaktır. Bu da pay ortaklığı yaratacak ve işletme maliyetini artırmayacak mıdır? Doğalgaz çıkarmak için Karadeniz gibi hırçın dalgaları olan bir denizde sabit platform kurulamamaktadır. Zorunlu olarak yüzer platform gerektirecektir. Bunu da kullanabilmenin günlük maliyeti de 400 bin dolardır. Yani attığınız taş ürkütülen kurbağaya değmeyecektir. Ancak çok daha büyük oranda rezervler tespit edildiğinde yapılacak yatırım ülkeye ve toplumumuza yarar sağlayacaktır.
Ülkemizin asıl enerji konusunda yoğunlaşması gereken alan Güneş- Rüzgâr – HİDRO enerji kaynakları olmalıdır. Sadece Doğalgaz kaynaklarına yönelmekle ülke enerji bağımlılığından kurtulamaz. Tek başına Doğalgaz ülkemizi enerji zengini yapmaz. Türkiye gibi güneşi zengin ve bol olan bir ülkede enerji de en büyük zenginlik güneş enerjisinden yararlanmakla sağlanabilir. En ucuz maliyetli ve ülkemizde var olan bu zenginlik ancak güneş enerjisinden yararlanmakla oluşturulabilir. Var olan bürokratik koşulları kolaylaştırıp, teşvik ederek bu yolda yapılacak yatırımlara yol açarak destek vererek ülkeye büyük yararlar sağlanabilir. Yılın büyük kısmını güneşle barışık geçiren ülkemiz de daha ucuza ve daha az maliyetle elektrik enerjisi sağlanabilir.
Türkiye yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yaparak güneş enerjisinden yararlanma yolunu seçmelidir. Ülkede Mili ve yerli enerji politikaları ve planlaması oluşturularak siyasete malzeme edilmeden ülkenin yol alması gereklidir. UYGULANAN POPÜLİST POLİTİKALAR VE RANT TUTKUSU AKLIN- PLANLAMANIN VE BİLİMİN ÖNÜNE GEÇERSE SONUÇTA ÜLKEDE HALKIMIZ DA ZARAR GÖRÜR.