Aliyev’cilik devriminin gerçek yapısını anlayabilmek için bu nokta daima akılda tutulmalıdır. Halkımız ve yetişen yeni kuşak - Aliyev zamanınkinden daha kuvvetli bir şekilde Aliyev devrimi ve ilkeleri vicdanlarına kök salmalı, yerleşmeli ve ileriye götürmelidir. Demokratik düzeni ve altı ilkeleri - gözleri, kalpleri gibi korumalılar. Çünkü Atatürk’ün uyguladığı bu altı ilkenin her biri, kendinden başka diğer beş ilkenin anlamı ve amacı ile iç-içe düşünülüp devrimlerle birlikte uygulandığı taktirde gerçek yönünü muhafaza edebilir.
Aliyev’in de uyguladığı bu ilkeleri, onun zamanınkinden daha kuvvetli bir şekilde bugün bir neslin, kuşağın dimağına kök salmış, yeşerip büyümektedir. Aliyev’in, temelini sağlam pekiştirmiş devletçilik politikası hiçbir zaman ütopyaya dayanmadığı için, zamanın gelişen şartları ve ihtiyaçları karşısında değerini kaybetmeyecektir. Aksine her geçen gün, ay, yıl daha mükemmel bir uygulama alanına sahip olarak genişleyip, gelişmeye devam yolunu tutmuştur. Onun devletçilik devrimi yüzeyde tutmadığı ve mayasını – ruhların, bilincin ve vicdanların derinliğine attığı için eski (“beyler”in türettikleri anarşi sistemi, temel mayası belli olmayan iktidar sistemi) düşünceyi temelinden değiştirmiş ve toprak altında kalan zararlı köklerin temizlenmesini ise yeni kuşak Aliyev’çilik Okulu`nun aydınlarına bırakmıştır.
Bugün Aliyev’çilik düşünce ve felsefesinin layıklı devamcısı, siyaset semasında parlayan yıldız sayılan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Sayın, İham Aliyev, demokrasinin bütün unsurları, hürriyetin her çeşidi ve cinsinin bulunduğu Azerbaycan’da ustaca ve rahatça ülkeyi idare ediyor. Çünkü Aliyev felsefesi, Aliyev ideası her tartışmanın üzerinde tutulmuş ve her kes onun gölgesinde sığınmakta fayda görmektedir. Buna göre diyoruz ki, Aliyev’in ikinci defa halk tarafından iktidara getirilmesi, demokratik, laik ve hukuk devletinin temelini sağlam şekilde zemine yerleştirmesi tarihi bir devrim olarak nitelik taşımaktadır. Bu nedenle Aliyev’in devletçilik mefkuresi bütün devrimlerden ayrı bir özellik taşımaktadır ve kendisine has bir orijine sahiptir, diyorum.
Haydar Aliyev böyle bir sistemi oturtmakla milletimiz, uluslararası genel mücadele yaşantı sebebi ve kuvvet sebebi olarak bilim ve bilim aracının ancak çağdaş uygarlıkta bulunabileceğini bir değişmez gerçek olarak ilke kabul etmiştir. Onun yapmış olduğu inkilap, milletin egemenliği namına, halkın iyi yaşamak hakkını elde etmesi namına yapılmıştır. Aliyev’in bütün yaptıklarının amacı - Azerbaycan halkını tamamen, modern ve bütün anlam ve şekilleriyle, Atatürk’ün de ifade ettiği gibi, uygar bir sosyal toplum yapısına ulaştırmak olmuştur. Ele bu bakımdan Aliyev felsefesi ve ideası tarihi bir ehemmiyet taşıyor. Bütün devrimlerin asil ilkesi bu olmalıdır, diyorum.
DEHA SİYASET ADAMLARI HER ASIRDA BULUNAMIYOR…
Bu bir gerçek ki, her ulusun uygarlığa yetişebilmesi için kullanacağı bütün vasıtaların itici gücünü oluşturan - laik düşünüşü günlük hayatta uygulamadığımız sürece uygarlıktan söz etmek veya uygarlığa yetişebilmek mümkün değildir. Bu düşünceleri kabul etmeyen zihniyeti, düşünce adamlarını kamu görevlerinden, iktidara gelmek hırsından, hülyasından uzak tutmak, hatta darmadağın etmek gerekiyor. Uzun zaman milletin beynini zehirleyen, uyuşturan bazı…düşünce adamları olmuştur ki, halkımız onlardan zor-bela yakasını kurtarmış oldu.
Toplum ve halk bu zihniyetten, kendilerini “Bağımsız devlet kurmak” için ellerini sıvayan, tecrübesi olmayan, o “beyler”in fikir ve düşünceleri zehirli virüs gibi halkımız için tehlikeli olmuştur. Azerbaycan halkı müdrik halktır ve bu “beylerin” husumetli yüzünü hala 1991-1993 yıllarında iktidardayken görmüştür. Kadimden bilinen bir hikaye vardır: bazı beyinsizler, düşüncesizler için bir kez daha anlatmakta yarar vardır.
Cehennemde bir sürü dev kazanda günahkârlar cezalarını çekiyorlarmış. Fokur-fokur kaynayan kazanlardan dışarı çıkmak için çabalayanları engellemek için zebaniler nöbet tutuyormuş. Çıkmak için uğraşanların başlarına ellerindeki sopalarla vurup, onları yeniden kazanın içine atıyorlarmış. Ancak bir kazanın başında hiç nöbetçi yokmuş. Merak edip sormuşlar: “Bu kazandakiler hiç dşıarı çıkmak istemiyorlar mı ki, başlarında zebaniler beklemiyor?” Zebani başı gayet sakin: “O kazanda Türkler vardır. Onların başlarına nöbetçi dikmeye gerek bulmadık. Çünkü onlar zaten bir-birlerini içeri çekiyorlar.” Biz Türkler yer kıtamızın her köşesinde ne yazık ki, bir birileriyle uyum içinde değiliz. Her biri ötekini kıskanıyor, gerçek yolundan saptırmak için bin türlü dolaplar çeviriyoruz. Bu bizim zaafımız, eksiğimiz, kara lekemiz sayılıyor.
Şahsen ben, Azerbaycan’da sağlam ruha, aydın iradeye, demokratik akla sahip bir Muhalefetin olmasından yanayım. Ama ortaya çıkan bazı yüzsüz, etik ve estetik anlayışı, saf, temiz ruhu, gerçek felsefesi mevcut olmayan ve iktidar arzusuyla dolaşanlara şunu ifade etmek isterim. Bu gün dünyada gelişmekte olan hur ve demokrasi anlayışını idrak edin. Almanya ve İngiltere iktidarı devir-teslim anını demokrasinin yüksek zaferi olarak bütün dünyaya göstermiş oldu.
SİYASET FENOMENİ, BEŞERİ İNSAN, MİLLETİN BABASI…
Haydar Aliyev gibi deha şahsiyet bir zaman Azerbaycan’da çolum çocuğun iktidara gelme merakı karşısında sadece gülüyor ve susuyordu. Onlar hakkında konuşmayı bile lüzum bulmuyordu. Çünkü dünya siyasetinin piri sayılan Haydar Aliyev`e karşısında Gorbaçov’lar, Çernenko’lar, Tihonov’lar, Gromıko’lar tüm Politbüro Üyeleri aciz kalmışlardı, evine, ayağına kadar gelip, ona “lütfen istifa edin” diyor, önünde tir-tir esiyorlardı…
Cumhurbaşkanımız, Sayın, İlham Aliyev akıllı, mantıklı, gerçek muhalefetin olmasını defalarca söylemiştir...
Azerbaycan’ın halk kahramanı Babek hâlâ IX. yy. yirmi beş yıl bağımsızlık savaşı vermiştir. Sonunda yakın çevresindeki şerefsizler onu ele vermediler mi? Aliyev’in bir zaman Politbüro`dan ayrılmasının başka sebepleri de vardı. Bir zamanlar güvenerek göreve getirmiş olduğu tırnak arası kadroların, kendilerini bey, erkek sayan çürük zihniyete malik kişilerin payı vardı… Azerbaycan’ın eski Parti Sekreterleri Mutalibov ve Vezirov’un yakınları Bakü’den Politbüroya çuval-çuval yalan dolu imzasız şikayetler, uydurmalar, riyakarca bühtanlar yazmışlardır. Bu çirkin mektupları yazanların başlarında bir zaman Ulu Önder, Haydar Aliyev’in üst göreve yükselttiği kadroları, Gambay Memmedov, Ayaz Mutalibov ve çevresindeki çürük, hasta kafaları duruyordu. Sonraki yıllarda onların insanlığa uyuşmayan pis, rezil emelleri ifşa edilmiş, şahitler vasıtasıyla sübuta yetirilmiştir.
Haydar Aliyev’in getirmiş olduğu özellikler nelerdir? Bu durumu analiz ettiğimizde şunları görüyoruz:
Azerbaycan halkı savaş istemiyor, barış taraftarıdır;
Azerbaycan halkı Bağımsızlık taraftarıdır;
Azerbaycan halkı bağımsız, dünya devletleri arasında kendini görmeyi arzu ediyor;
Azerbaycan devleti Avrupa Şurasına Üyedir ve Avrupa Şurası`nın tüm kriterlerini uygulamaya koymuştur;
Azerbaycan devleti dünyevi devlettir, hukuka dayalıdır, barışı, özgürlüğü, demokrasiyi topraklarında koruyor;
Dünyada teröre karşı çağrı yapıyor, terörün her türüne karşı barışmazdır, terörü lanetliyor ve ona karşı dünya örgütleriyle işbirliği içindedir;
Dünyanın bütün devletlerinin toprak bütünlüğünü müdafaa ediyor, kendi toprak bütünlüğünü de 2020 yılında 44 günlük savaşla geri almıştır.
Azerbaycan Devletinin kurucusu, Büyük Önder HAYDAR ALİYEV.
DÜNYA TÜRKLERİNİN KURTARICISI
Sadece devlet mekanizması değil, Azerbaycan’ın dünyada modern, bir dünya devleti olarak tanıtmıştır. Azerbaycan`da devlet Bağımsızlığının sağlamlaştırılması, toprak bütünlüğünün korunması, hukuki devlet prensiplerinin yaratılışı, sabit sosyal-ekonomi stratejisinin yaratılması, şahsiyetlerin hukuk ve özgürlüklerinin çok yönlü yükselişi ve güveni, itibarlı müdafaasını temin olunması, demokratik ıslahatların gerçekleşmesi problemlerinin hallini Haydar Aliyev zamanında yapmıştır. Bir dünyevi devlet için gereken tüm olanakları yaratmıştır. Ulu Önder Atatürk, Türkiye Cumhuriyetini nasıl zor şartlarda kuruduysa, Haydar Aliyev de ülkeyi kaostan, uçurumun kenarından kurtarıp, bir dünya ülkesi haline getirmiştir.
Azerbaycan’da ilmin, eğitimin devamlı yükselişi de Haydar Aliyev’in denetiminde yürütülmüıtür. Ülkemizde, gelişmiş Avrupa ülkelerinden daha yüksek yeni Sağlık Merkezlerin, Hastanelerin inşası ve muasır teknik donanımı ile temin olunması ve bu çağdaş teknik anın kullanılması için uzman kadroların Avrupa’da eğitimi de bizzat onun adıyla bağlıdır.
Ulaşımda, yeni Metro istasyonlarının inşasında yeni reformlari Haydar Aliyev uğurla gerçekleştirmiştir, ülkemizdeki yolların Avrupa’dakinden daha iyi olmasını araliksiz tavsiye ediyordu. Diyorum ki, onunla çalışmak zevkliydi, insan onun yanında çalıştığı süreçte her alanda uzman olarak pekişiyordu.
Haydar Aliyev koyu bir Türkçü idi, bütün Türk Dünyasının birliği için çalışıyordu. Her defasında şunu diyordu: “Türk devletleri ile kardeşlik ilişkilerimizi sağlam ve ebedi olarak yapmalıyız. İleride mutlaka ortak alfabe üzerinde çalışmalar yapmalıyız. Zaten Türk kardeş devletlerinin ortak dili Türkçedir. Azerbaycan Latin alfabesini almıştır. İleride bütün Türk kardeş devletleri de ortak alfabe üzerinde çalışmalıdır. Çünkü ortak ananelerimiz vardır ve hepimiz kadim Oğuz kökünden gelmişiz ve zaman içinde dünyaya yayılmışız. Ama tek yumruk olarak birleşmez isek, ileride büyük gücler bizleri yutacaktır, ya da ezecektir” – diyordu.
Ulu Önder Haydar Aliyev Deha siyaset adamıydı. Bugün parlayan, yükselen çağdaş Azerbaycan devleti onun şah eseridir. Bu devlet gerçekten de sağlam ellerdedir ve Azerbaycan`ı dünya devletleri yakından tanıyor ve bütün alanlarda işbirliği yapıyordur. Muasır Azerbaycan devleti Haydar Aliyev`in emanetidir ve halkımız bu ender şahsiyeti kalbinde ve ruhunda daima yaşatacaktır.
Türk Dünyasının birliği önemlidir, dünyada yaşayan 350 milyon Türkler er ya gec birleşmeliler, bir bütün olduğumuzda hiçbir yabancı ülke dahili işlerimize karışamaz. Bunun için öncelikle ülke dahilinde ve haricinde yaşayan soydaşlarımızın ve vatan evlatlarının bağımsız Azerbaycan’la ilişkilerinin pekişmesine, dünya Azerbaycan’lıları arasında birliğin, kardeşliğin sağlam olmasını sağlıyordu. Onun varisi, Sayın, İlham Aliyev’in şahsi gayretleri, aklı, kemali sayesinde 2001 yılı Kasım ayında Bakü’de Dünya Azerbaycanlıların I. Kurultayı teşkil olundu.
EL GÜCÜ, SEL GÜCÜ
Azerbaycan topraklarının beşte birini işgal etmiş Ermeni teröristlerinin vahşiliklerini Sayın, İlham Aliyev Dünya siyasilerinin ve insanlarının dikkatine götürmüş oldu. BM Güvenlik Konseyinin 1993 yılında almış olduğu dört karara uymayan Ermenistan, işgalci devlet olarak kayıtlara geçmiştir. İleri düzeyde pekişmiş Siyaset ve Devlet adamı, Sayın, İlham Aliyev`in garetleri sayesinde muzaffer Ordumuz, 30 yıl düşman işgalindeki topraklarımızı 44 günlük Savaş sonucunda işgalden ebediyen azad etmiştir.
Yolumuz dünyevi Devlet yaratmak yoludur, hak yoludur, uygarlığa kavuşmak yoludur, ekonominin yükselişi, halkımızın mutluluğu için birleşme yoludur. Bu yol bizi kıymetli Cumhurbaşkanımız, siyaset arenasında parlayan yıldız, Sayın, İlham Aliyev’in etrafında simsiki birleşmeye götürmüştür. Buna göre bütün aydınlarımıza, sağ duyulu çağdaş soydaşlarımıza buradan bin-bin teşekkür ediyorum!
Aziz kardeşlerim! Azerbaycan’ın mutlu geleceği için, halkımızın yükselişi, gelecek torunlarımızın mutlu yaşamaları için, topraklarımızı ileride de savunmamız için Sayın, İlham Aliyev`in etrafında sımsıkı birleşelim, tek bir yumruk olarak Sayın, Cumburbaşkanımızın etrafında ebediyen kenetlenelim, diyorum. Çünkü güç birliktedir, başarı birliktedir, zafer birliktedir! Eğer halkımız tek yumruk olup, Sayın, İlham Aliyev`in etrafında kenetlenmiş olmasaydı, eğer kardeş Türkiye Cumhurbaşkanı, Sayın, Recep Tayyip Erdoğan`ın denetiminde Türkiye Silahlı Kuvvetleri sırtını arkamıza dayayarak tüm gücüyle yanımızda yer almasaydı, o zaman Azerbaycan olarak tekbaşına topraklarımızı zalim Ermeni düşmanlarının elinden alamazdık. Çünkü asi ve vandal Ermenilerin arkasında yurtdışındaki Ermeni Diasporası ve Batının ikiyüzlü hain devletleri duruyor.
Nahçıvan, yıl 1991, Mayısın 19-da akşam Naxçıvan Cumhurbaşkanı, Haydar Aliyev’in çalışma odasında konuşuyoruz. Beni uzun zaman rahatsız eden bazı konulara aydınlık getirmek istedim. Niyyetimi derhal anladı. Beni uzak Ural’dan, Sverdlovsk Devlet Operasından rejisör olarak vatana Sayın, Haydar Aliyev davet etmiştir. Bir zamanlar Politbüro`da üst görevde, siyasetin Piri, dünyada ün kazanmış, deha şahsiyetin önünde oturmuştum. Bakü’den Nahçıvan`a onun ziyaretine birkaç defa getmiştim. Yarın ailem ile birlikte beni Türkiye’ye yola salmak için özel talimatını Yardımcılarına bizzat vermiş oldu. Odasında sakince, güler yüzüyle, baba-oğul samimiliği çerçevesinde konuşuyoruz….
Haydar Aliyev: - Eflatun, yarın ailenle Türkiye’ye yola düşeceksin. Sana özel talimatlarımı vermişim. İlave bir şeyler sormak istiyormusun? - O hoş, benzersiz gülüşüyle beni süzüyor, nurani bakışlarıyla bana bakıyordu…
Devamı vardır!