Utanmadınız mı?

Selami Mutlu

Bunu deniz kenarında ki atılmış çöp yığınını göstererek söyleyen bir İngiliz vatandaşı. Deniz kenarına atılan ve de yerel yönetimin ihmali sonucunda birikip yığın haline gelen çöp yığını için bizleri ve yönetimi hedefleyerek söylediği bir söz. Yabana atılır gibi değil. Ben bir Türk vatandaşı olarak bundan utanç duydum. Hele bir İngiliz vatandaşının uyarı da bulunması daha da ağır geldi. Düşündükçe bu İngiliz in çevre duyarlılığına hak verir oldum.

Denizlere naylon torbaları araba tekerlerini teneke kutularını şişeleri atan biz. Kumsalda uzanıp deniz keyfi yaparken yenen mısır koçanlarını kuma saplayıp bırakan biz. Arabasını gölgeye çekip güneşte yatan atıklarını oraya bırakan biz. Düğün yapıyoruz diye havaya kurşun sallayan biz. Kendi tarımsal üretimini baltalayıp dışa bağımlı bırakan dışa el avuç açan biz. İthal hastalıklı kurbanlık danaları ithal eden, veteriner kontrolünden kaçırarak yurda sokan biz. Kendi kuş sütü, bıldırcın yumurtası, beyaz çay içerken halkına şarbon hastalığına yakalanmış et yenmesine göz yuman biz.

15 dakika içerisinde ne hikmetse internet üzerinden Halk Bankası’ndan 1763 kişinin eski kur üzerinden 4,6 milyar dolar çekilmesine ve sonradan farkına varılarak önlem alınması gibi bir ihmali yaratan yine biz. Dolar arttı diyerek benim domatesimin fiyatı budur diye durduk yerde artıran uyanık köylü yine bizde. Pazarda elinde ki pala benzeri bıçakla karpuzu-kavunu keserek uzatan “Yemek helaldir” diyen satıcı bizde. Mısır şurubunu ithal edip şeker niyetine yediren, GDO’lu pirinçleri halkına yediren gözünü dolar-para bürümüş ahlak yoksunu, dini kendine referans gösteren sahtekârlar bizde. Bunu seyredip önlem alamayan yöneticiler bizde.

Halkın güven duygusunu sömürerek ev-arsa satan sonrada kayıplara karışanlar bizde. Çiftlik Bank diyerek halkın birikimini toplayan sonra da sırra kadem basan tosuncuklar bizde. Hiçbir denetim ve yasaklamaya yakalamaya tabi tutulmadan elini kolunu sallayarak Dubai’de gezen âlem yapan ve bunu saksı niyetine seyreden yönetim bizde. Artvin Hopa’da insanlar plajda güneşlenirken hafriyat kamyonunu plaja boşaltan anlayış bizde. Buna seyirci kalarak bakar-kör olan ruhsat vererek oturma izni veren dere içersine 7 katlı ev yapımına göz yuman yönetim anlayışı bizde. Hadi seni bu defalık affediyorum ancak şu kadar lirayı yatır imar affı çıkaracağım diyen siyasi muktedir bizde.

Muğla’nın Akyaka ilçesinde denizin çöplüğe dönüşmesine isyan ederek “UTANMADINIZ MI?” diyerek insanlarımıza tokat gibi seslenen uyaran İngiliz bizde. İzmir/Çeşme/ Konak’ta ülkemizi gezmeye gelen, Japon turistlerin gördükleri çöp yığını karşısında paçaları sıvayarak çöp toplamalarını seyreden vatandaş ve yönetim bizde. En son Manisa/Turgutlu da inşaat alanı yaratmaya çalışan ve ormanı aynı anda 6 yerde birden yakarak sabote eden yaratıklar bizde. Su kaynaklarımızı fabrika atıklarıyla zehirleyerek toplu balık katliamı yaratan bu suyu kullana tarım bölgelerini zehirleyen bencil yaratıklar bizde. Buna seyirci kalan siyasi irade bizde. Deniz kıyısı gibi kamusal alanları parselleyerek, şezlong koyup para alan gasp eden çete bizde.

Otopark alanları yapmaktan aciz yolları-kaldırımları park alanına çevirerek para devşiren çete oluşumuna nemelazımcı davranan yerel ve genel yöneticiler bizde. Saymakla bitirilemeyen sorun yumağının içersinden sıyrılarak duyarlı davranıp tepkisini kendi iş alanında ortaya koyan sorumlu yurttaşlarımızda yok değil. Onlardan biri de Kimya Mühendisi Zafer Oylanın sözleridir. Bakın neler söylüyor. “Kullan at” diye adlandırılan plastik petlerdeki sulara dikkat çekiyor. Suların bu petlerde insan sağlığına tehdit oluşturduğu gerekçesiyle bunların 1 litre cam şişelerde satılacak şekilde yasal düzenlemenin yapılmasını istiyor. Toplumda hem geri dönüşüm sayesinde çevreye verilecek zararın azaltılması hem de maliyetin giderek düşeceğini vurguluyor. Ne diyelim sağır kulaklar duyarda gerekli girişimi yaparlar diye umuyoruz.

Bu ülkede ulema olarak geçinen zavallılar kalkıp “Yolsuzluk yapmak, hırsızlık değildir” diyerek halkı aldatıp yol alıyor ve nemalanıyor takdir görenleri ise bizde. On lafın dokuzu yalan üzerine kurulu siyasi anlayış bizde. Tekeli, Sümer Bank’ı, Demir Çeliği, limanları, Telekom’u, yabancıya peşkeş çeken siyasi anlayış bizde. Tarımı-hayvancılığı bitirip, ithal yolunu seçen köylüsünü-üreticisini perişan eden anlayış bizde. Kendi ordusuna Ergenekon-Balyoz diye darbe vuran, kendi Mehmetçiğine yedirdiği yemekle zehirlenmesine yol açan çıkarcı-vurdumduymaz insan modeli bizde.

Soma da 301 işçimiz madende gaz zehirlenmesinden dolayı madende öldü. Yeterli tedbir alamadık. Seyrettik seyretmeye de devam ediyoruz. Davaya seyirci kalan hukuk ta bizde. Osman Gazi Köprü inşaatı yapılırken kopan halat sonucunda kendini sorumlu tutarak Hara-kiri yapan Japon mühendisi sadece seyredip vah-vah diyen anlayış bizde. Türkiye ölümlü iş kazalarında dünya şampiyonu diyen sadece tespitle yetinen yönetim bizde.

Ekonomik gücü olmayanlar siyasi güçte sergileyemezler. Söylemleri sadece iç politikaya yönelik olur ve havada kalır. Tıpkı boş tenekenin vurulduğunda çok ses çıkarması gibidir. Bir defaya mahsus hukuk çiğnemekle bir şey olmaz der çıkarlar işin içinden. Hukuk olmayınca da her türlü mikrop üreyiverir ülkede. Amip gibi çoğalıp üremeleri bundandır. Hemen hepsi dini kendilerine maske yapmışlardır. Cehennem ateşinden koruyacak kefen satanlarda bizde.

Bütün bunları yazarken ben utandım. Siz de utandınız mı? Yoksa İngiliz’in söylediği gibi “UTANMADINIZ MI” ?