Ben istemiyor muyum sanıyorsunuz çiçek böcek yazıları yazayım? Polyanna’nın bir şubesi gibi hep iyimser olayım. Fakat hayat bir Müslümanı gamsız yapamayacak sıkıntılarla dolu. Söylediğim surat asmak değil, dert sahibi olmak. O yüzden dünya düzelsin mazlumların yüzü gülsün diye sevda sözleri yazmayı bir kenara bırakıp, kalemimizin ucunu sivriltmeye devam edeceğiz!
Gün geçmiyor ki Ortadoğu’nun azgın veledi İsrail, keyfi bir zulüm yapmasın. Geçen hafta el-Halil şehrindeki Filistinli Müslümanları sokakta çevirip güvenlik (!) sebebiyle giysilerini çıkarmış, sonra da tekrar giyinmelerine izin vermeyip yarı çıplak evlerine göndermişti. İsrail’in keyfi uygulamaları sadece Filistinlilerle sınırlı değil. Son birkaç yıldır Müslümanların Mescid-i Aksa’yı boş bırakmamak üzere Kudüs’e gitmeye başlamaları İsrail’in ağzından akan salyaları çoğaltmış, kafasına eseni havaalanında bekletmiş, kimini deport etmiş, kimini gözaltına almıştı.
Geçtiğimiz sene Orhan Buyruk, bir akademisyen ve yurtdışından gelen üç Türk hem de sadece Türk bayrağı açtıkları için keyfi bir şekilde alıkoyulmuştu. Bu yıl da Kudüs’e giden Ebru Özkan havaalanında gözaltına alındı. Yapılan hiçbir mantıklı açıklama yok. Arsızlıkta çağ atlayan İsrail’in bu göz altılarından tek bir beklentisi var, korkutarak Müslümanları Mescid-i Aksa’dan uzak tutmaya çalışmak.
Çünkü biz olmazsak istedikleri gibi at koşturuyorlar Kudüs sokaklarında. Yüzünde naiflik, yüreğinde cennet olan ebru Özkan’dan başka ne bekliyor sanıyorsunuz? 2 haftayı aşkın süredir keyfi olarak tuttukları Kudüs’ün kızı, el-Aksa’nın önünde o kadar cesurdu ki; korku cumhuriyeti ona tahammül edemedi. İsrail istiyor ki, Dünya’da İsrail’in izin verdiklerinden başka kimse Kudüs’e giremiyor algısı oluştursun. Fakat bilmiyor ki bu zulmü yaptığı Müslümanlar tekrar Kudüs’e gelmek için gün sayıyor. Ceza alıp Kudüs’e girişi yasaklananlar İsrail’den arındırılmış, özgür Kudüs için çalışıyor. Yani İsrail aslında kendi altına dinamit koyuyor.
Şimdi ben üstüme düşeni yapmak ve talebimi dile getirmek istiyorum: Bir Türkiye vatandaşı olarak, ülkeme giren İsrail vatandaşları sınır dışı edilsin, hava sahamızın oksijeninden, sıcak denizlerimizden, mis gibi insanlığımızdan faydalanamasınlar! Daha çeyrek asırlık bir kızcağızı alıkoyup korkutmaya çalışmak yanlarına kar kalmasın. Biz Ben-Gorion’dayken, yanımızdaki gencecik çocukların üstüne köpekleri sürmüştü İsrail askerleri, oysa yurdumun sınırlarında ellerini kollarını sallayarak geziyorlar. Bu hadsizliklerine engel olmak, Ebru’yu İsrail karanlığından kurtarmak ve Dünya’ya şu arsızlığı duyurmak için hükümeti üzerine düşeni yapmaya davet ediyorum! Hadi! vAKit Ebru’yu esaretten kurtarma vAKti…