Varlık fonu yokluk fonuna dönüşmesin!

Selami Mutlu

Varlık fonu gelişmiş ülkelerde ki uygulamasıyla, bütçe fazlası para ya da varlıkları işletecek olan fona yatırım yaparak, paradan ya da varlıklardan daha çok kazanç sağlama yoludur. Bütçe açığı, dış borcu, cari açık borçları ödenemeyecek gibi yüksek olan ekonomisi zora girmiş ülkeler için, ise ancak yokluk fonu adını taşıyabilir. Temel ve Milli varlıklarını bu fona yatırarak yabancı ülkelerden iç ve dış borçlarını karşılamada kullanılmak üzere alınan emanet paralar, bizim gibi borç içinde kıvranan ülkelerde artı değer yaratılamadığından ödemede zorluk yaşanacaktır. Fona yatırılan Milli varlıklarımıza sırayla yabancı fon şirketlerince el konulacaktır. Bunun adı yatırım değil, rehindir.

Tıpkı Osmanlıdan kalan Duyun-u Umumiye gibidir. Türkiye, Osmanlıdan kalan borçlarını yıllarca ödemiştir. Bilindiği gibi Osmanlı da ekonomik istikrarsızlık 16.Yüzyılda başlamıştır. Tanzimat la birlikte %12 faizle Avrupa ya borçlanılır. Bu borçlar II. Abdülhamit’in 1881 yılında Duyun-u Umumiye adı altında (Kamu Borçları İdaresi) kurulur. Bu borçların karşılığı olarak ta Osmanlının Gelir vergisi varlıkları olan Tuz-içki-Tütün gibi Osmanlı için önem arz eden vergi kalemlerini Duyun-u Umumiye’nin yönetimine verir. Avrupalı yabancı yöneticilerce idare edilen umumun varlıkları elden çıkarak Osmanlı’nın ekonomisini çökertmeye neden olur.

Günümüze gelince de aynı durum ve bunun yarattığı korku yaşanmaktadır. Bol keseden atıp tutan, har vurup harman savuran, denetimden uzak popülist bir tutum sergileyerek, devlet ve ortak aklı bir tarafa bırakarak, her şeyin en büyüğünü biz yaparız büyüsüyle çıkmaza girilen ekonomik süreçte ülke yönetmeye kalkmanın bedeli ağır olmuştur. Sonuç ortadadır. Döviz bendini çiğneyip aşmıştır. Zamlar dağları yıkıp geçerek cüzdanlara sığdırılamamaktadır.

Durum böyle olunca da eski dünya özlemcileri Milli varlıklarımıza sarılarak fona devredip, yönetimlerine de kendi yandaşlarını oturtmuşlardır. Anayasa’yı sorumsuzca çiğneyip hukuku hiçe sayanlar, Sayıştay’ın ve bütçe denetiminin yok sayıldığı bir süreçte bu varlıklarımızın kimin elinde kimin cebinde olduğu nasıl belirlenecek nasıl takip edilecektir. Ülkeyi ey ile hey ile yönetip ekonomiyi krize soktular yetmedi! Ülkede ki üretimi krize soktular yetmedi! Turizmi çıkmaza soktular yetmedi! İhracat dip yaptı yetmedi! Ülkeyi durduk yerde savaşa soktular yetmedi!  Ne yasa tanıdılar ne anayasa ne de demokrasi. Ne de insan hak ve hürriyetlerinden söz edilebilir oldu.

Üfüre, üfüre mangalda kül kalmadı. İşte ülkede gelinen son nokta budur. Durum böyle olunca da Hak zail oldu sıra ülkenin milli varlıklarını, Cumhuriyet dönemi varlıklarını fon adı altında pazarlamaya borçları borç ile kapatmaya kadar dayandı. Daha şimdiden yok sayılan denetimden uzak tutulan varlıklarımız artık rehindir. Bütçe disiplininin dışına çıkıldığı Sayıştay gibi denetim kurumlarınca da denetlenemediği içindir ki varlıklarımızın üzerine karanlık bir örtü çekilmiştir.

Varlıklarımızı teminat gösterip dış borç almak için, borç yükümlülüğümüzü artıracağı için rehindir. Yabancı fon sahipleri akbaba gibi tepemizde olacağı, buradan siyasi taviz devşirebilecekleri için rehindir. Böyle bir girişimin düşüncesi yanlış olduğu kadar zamanlaması da yanlıştır. Önümüzde referandum vardır. Anayasa değişikliği için millete başvurulacaktır. Milletin iradesini yani TBMM’yi dekor konumuna düşürüp yok sayanlar millete başvurarak iradesini kullanmasını isteyeceklerdir. Bu çarpıklık içersinde varılan sonucun sağlıklı olacağı da söylenemez. Halkımız burada tek adamlığı, kuvvetler ayrılığının varlığını, Demokratik parlamenter sistemi, hukuku, insan hak ve özgürlüklerini ve dış dünya ile uluslararası bağlantılarımızı düşünerek oylayacaklardır. Söz konusu olan Cumhuriyetimizdir. Böyle bir ortamda milli varlıklarımızın fona yatırılması tepemizde dolaşan kara bulutların artmasına neden olacağı gibi ülke siyasetine de olumsuz yansıyacaktır.

Bütün bu yapılanların, oldubittilerin sonucu referanduma da yansıyacaktır. Yol yakınken ülke daha fazla gerilmemeli ülkenin enerjisi boş yere harcanmamalıdır. Anayasa değişikliği adı altında getirilmeye çalışılan tek adam yönetimine dönüşecek yasa ülkeye yarar sağlamayacaktır. Daha şimdiden ayrışmalar kutuplaşmalar başlamıştır. Bu kör dövüşünden ülke yaralı çıkar. Belirsizlik ortamı oluştuğundan dolayı da ekonomi önünü göremez, yol alamaz. Bu gün Milli varlıklarımızı yokluk fonuna yatıranlar yarın daha büyük kayıplara neden olurlar.

Ülkeni vatanını seviyorsan inadı bırak! Bu senin için bir siyasi kayıp değil kazanç olması için, yasanın iptalini ya da geri iadesini sağla. Bu ülkeyi huzura kavuşturduğu gibi iktidarında siyasi yaşamımızın da ülke bütünlüğünün de kalıcı olmasını sağlayacaktır. Siyasi hayatımıza gelecek sükunet ekonomimizin gelişim kapılarını da aralar. Zaten sürünerek ekonomik zorluklar içersinde yaşayan milletimiz, biraz olsun nefeslenir. Bu kendinize de ülkemiz insanına da yapacağınız en yararlı yatırımınız olur.

Yoksa içimde can çekişen bir parça var o da sen ve ülkem olursun!