Vay o namaz kılanların haline ki!
Vay miskinleri gözetmeyenlerin haline ki!
“Vay o namaz kılanların haline ki!” “Vay miskinleri, fakirleri gözetmeyenlerin haline ki!”
Bir garip seyyah gibi sokak sokak, meydan meydan dolaşıp da seslensem ve o seslenişimde insanları uyarsam ve haykırsam: “Vay o namaz kılanların haline ki!” “Vay miskinleri, fakirleri gözetmeyenlerin haline ki!”
Bu sözleri namaz kılanların tam gözünün içine bakarak seslenmek gerekir.
Zenginlerden namaz kılanların tam gözlerinin içine bakara bu sözlerle haykırmak gerek.
Bu haykırış ve bu sesleniş esasında bir ayet mealidir.
Maun Suresi’ni okuruz. Hatta namazda okuruz. Bu sure çünkü namaz sureleri dediğimiz Kuran-ı kerim’in son 10 ayetinden üçüncüsüdür.
Önce aslını ve sonra da mealini okuyalım haydi bismillah diyerek. “Eraeytellezî yukezzibu bi’d-dîn. Fezâlike’l-lezî yedu’ul-yetîm. Ve lâ yehuddu alâ ta’âmi’l-miskîn. Feveylun lil-musallîn. Ellezînehum an salâtihim sâhûn. Ellezînehum yurâûn. Ve yemne’ûne’l-mâ’ûn. Din gününü yalanlayanı gördün mü? İşte o, yetimi itip kakar. Yoksulu doyurmayı teşvik etmez. Şu namaz kılanların vay haline! Onlar namazlarından gafildirler. Onlar gösteriş için ibadet yaparlar. Ve onlar en küçük bir yardım zekâtı, sadakayı da engellerler.”
Adam namaz kılar ve gider dükkanının başına oturur. Dükkanda kasasının başına geçer. O anda dükkanına bir garip ve miskin gelir de hiç ilgilenmez ve hatta yüzünü ekşitir.
Ne oldu ya! Sen biraz önce gidip nama kılmadın mı? O namazda “eraeytellezî yukezzibu bi’d-dîn” ile başlayan Maun Suresini okumadın mı?
Okudun. Okudun, ancak gafilsin.
Zaten Yüce Rabbim de “onlar namazlarından gafildirler” diye bildiriyor.
Bir dükkana gidin Anadolu’nun herhangi bir şehrinde zengin zengini ağırlar ve yemek ikram eder. Dışarıdan bir miskin gelse, garip ve yoksul gelse, herkes ters ters bakar. Herkes demeyelim de çoğunluk ters ters bakar.
Halbuki bu İslam’ın istediği ve Allah’ın hoş gördüğü bir durum değildir. Allah insanlardan verdiği zenginlik karşısında şükür içerisinde olmalarını ve garibanlara, yoksullara ve yardım etmelerini istiyor.
Allah bunu isterken, namaz kıldığı halde, birçok Müslüman bu emirden sanki habersiz gibi miskinlere ve yoksullara merhamet etmiyorlar.
İşte bu olacak bir şey değildir.
O namaz kılanlar, eğer miskini ve yoksulu doyurmuyorlarsa, gafildirler ve gösteriş içindedirler.
Bir garip seyyah gibi ben bu gerçeği ifade ettim.
Bir garip seyyah gibi Anadolu’nun sokaklarında, meydanlarında ve zenginlerin ağırlandığı dükkan önlerinde haykırıyorum: “Ey namaz kılanlar namaz tek başına sizi kurtarmaz. Yoksulu doyurun ve miskinleri gözetin.”
Bir garip seyyah olarak şöyle sesleniyorum: “Sizi gidi Dünyacılar sizi! Siz Dünyacılar var ya, namaz kılsanız da, abdest alsanız da, Dünyacısınız ve miskinleri sevmezsiniz. Garibanlara yardım için el uzatmasınız. Sizler Dünya’ya teslim bayrağını çekmiş de tabi olmuş ve emrine girmişsiniz. Siz öncelikle hürriyetinize kavuşun. Köle olduğunuzun farkına varmayan özgürlüğüne kavuşabilir mi? Bir savaşta yenilen taraf teslim bayrağını çeker ya. Eğer, bir Müslüman dünyevileşmişse, yani Dünyacı olmuşsa, teslim bayrağını çekmiştir. Kime karşı çekmiştir. Şeytana karşı çekmiştir. Dünyevileşen bir Müslümanı, şeytan esir almıştır. Biz dünyevileştik. Biz Dünyacı olduk. Hatta daha beteri, maazallah, biz Dünya’ya tapar olduk. Şeytan’ın karşısında yenildik ve teslim bayrağını çoktan çektik ve buna rağmen dilimizde, “Euzübillahi mine'ş-şeytani'r-racim” kelimesi eksik olmuyor. Tamam olmasın. Çünkü, her an Şeytan’dan Allah’a sığınmalıyız. Çünkü o, yani şeytan, bizim en büyük düşmanımızdır. Ancak, bir taraftan dilimizle şeytana karşı tedbir alıyorsak, hayatın içerisinde ona tam olarak teslim olmuşsak, bu tedbirimiz ne işe yarar ki? Şeytana karşı dilde tedbir almamız, yanında özde tedbir almalıyız. Özde tedbirin başında da “Dünya’yı alıp da başımızdan atmak gerekir.” Dünya bir hiç olmalı bizim gözümüzde.
Dünya, Müslümanın gözünde hiç mesabesinde değilse, namaz kılar ancak namazdan gafildir. Namazdan gafil olan Müslüman miskini doyurmaz ve gösterişe düşkündür. Aynen Maun Suresinde belirtildiği gibi. Yüce Rabbim bizleri nasıl da ikaz etmiş ve tehlikeyi göstermiş. Allah muhafaza buyursun ve namazdan gafil olanlardan eylemesin. Bizleri gösterişten fersah fersah uzak eylesin.
Evet, namaz kılanlar, abdest alanlar, oruç tutanlar, hacca gidenler, zekattan ne haber?
Zekattan ne haber derken şunu net olarak belirteyim, “zekat bu Ümmetin üvey evladı gibidir.”
Bu hususu da bir sonraki yazımda anlatayım.