Vektör ve VTR Akademi Paneli

Dursun Erkılıç

3 Şubat’taki yazım “Bağımsız Denetim Gerçeğimiz” başlığını taşıyordu ve konuyla ilgili bir panele işaret ediyordu. O panel yapıldı ve oradaydım…

Vektör Bağımsız Denetim ve VTR Akademi Eğitim Hizmetlerince düzenlenen “Paydaşların Bağımsız Denetime Bakışı” konulu panel, sektörle ilgili önemli değerlendirme ve önerilerin gündemle geldiği bir platforma dönüştü.

AÇILIŞ KONUŞMALARI

Panelin açılış konuşması için kürsüye ilk gelen Vektör Bağımsız Denetim ve Danışmanlık AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Namık Özyılmaz oldu. Panele konu olan hususlarla ilgili gelişmeleri aktaran ve bu alanda görülen eğitim noksanlığını hatırlatan Özyılmaz, panelin bu çerçevede önemli bir eksiği tamamlayacağına inandıklarını belirtti.

VTR Akademi Eğitim Hizmetleri Şirketi kurucularından Mehmet Okkalı ise, paydaşların mevzuata hakim olmadığını, bu tür panel ve seminerlerle katkı sunmak istediklerini söyledi. Meslektaşların eğitilmesi noktasında odalara büyük görevler düştüğünü ifade eden Okkalı, siyaset değil hizmet yapılması gerektiğini vurguladı.

Her iki konuşmacı da Kamu Gözetim Kurumu’nun (KGK) cezalandırıcı olmaktan çok yapıcı olması gerektiğini ve bağımsız denetim yapanlar için ‘asgari ücret’ gibi bir tarife hazırlanması ve süreç içinde güncellenmesi gerektiğini kaydetti.

Aksi takdirde bir ücret karmaşası yaşanacağına ve şimdiden bir haksız rekabet ortamı oluştuğuna vurgu yapıldı.

Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran katılamadığı için onu temsilen kürsüye gelen Ahmet Arif Sezgin, konuya bakışını kısaca özetledikten sonra paneli düzenleyenlere, emeği geçenlere teşekkür etti.

MASUM TÜRKER: MUHASEBECİ TAVLA OYNAMAZ!

Konunun uzmanı eski bakanlardan Masum Türker, bir saati bulan konuşmasına, 16 yaşından beri muhasebeci olduğunu hatırlatarak başladı. Hem meslek hem de siyasi bakımdan ulusal ve uluslararası deneyime sahip olan Türker’in konuşmalarından aldığım notları aktarmak istiyorum:

-Bazı arkadaşlarımız hatalar yaptı… Denetim, deneme yanılma yöntemiyle kurulur…

-Kanuna SMM’yi ben koydurdum.

-Biz kendimizi yönetemezsek birileri bizi yönetir…

-Dünya Bankası, IMF gibi kuruluşların isteği olan ‘Denetim Odası’nın sakıncaları var…

-Bilgisayar gelince birçok meslektaşımız zorlandı. Bu durumda kadınlar girdi devreye. Onlar çabuk intibak edebildiği için sorunlar bitti.

-Kamu Gözetim Kurumu tekelleşmeyi önlemek istiyorsa, yabancı denetçilerin Türk ortak almasını sağlamalıdır.

-Milli denetim şirketimiz yok…

-Muhasebeci tavla oynamaz, satranç oynar. Çünkü stratejisttir…

-Muhasebeci hayalperesttir. Hayal kurar. Kerime Nadir okuyun aşk hayali kurun… Kemalettin Tuğcu okuyun imkansızlıklardan çözüm üretim… Ben Mardin’den çıkıp üniversiteye giderken ayakkabımın altı delikti…

-Algıyı yönetmemiz gerekiyor. Çünkü algı olgunun önüne geçti.

-Kurumsal yönetimi biz yapmalıyız…

-Güven kurumlarının tümü denetlenmeli. Özel okullar, sağlık kuruluşları, derneklerin hepsi, kooperatifler, krediler, kamuoyu araştırma şirketleri ve benzeri kurum ve kuruluşlar mutlaka denetlenmelidir.

PANELİSTLERİN KONUŞMALARI

Ardından, Masum Türker başkanlığında yapılan “Paydaşların Bağımsız Denetime Bakışı” konulu panele geçildi. Panelistler Akademisyen Dr. Engin Ergüden, İÇASİFED Genel Başkanı Mehmet Akyürek, “YMM-Sorumlu Denetçi Saliha Gökkaya ve KGK İnceleme Dairesi Başkanı Mehmet Şirin’den oluşuyordu. Dr. Ergüden konuyu akademisyen gözüyle değerlendirirken, Denetçilik geleceğin mesleğidir” diyen Saliha Gökkaya, mesleki tecrübesiyle yaklaştı. Mehmet Şirin ise doğal olarak KGK gözlüğünü taktı ama ‘sunumum bireysel görüşlerimden oluşmaktadır’ demeyi de ihmal etmedi. Yaptıkları önemli değerlendirmeler sorunların çözümüne ve önerilerin hayata geçmesine katkı sağlayacaktır şüphesiz.

MEHMET AKYÜREK’İN KONUŞMASI

Salondaki dinleyiciler ve kürsüdeki konuşmacıların ortak yanı ‘muhasebeci’ olması iken buna aykırı belki de tek isim İç Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (İÇASİFED) Genel Başkanı Mehmet Akyürek idi. Çünkü o denetleyen değil denetlenen daha doğrusu yakında denetlenmesi beklenen KOBİ’leri temsil ediyordu. Yani sahadan gelen biriydi. Konuşması farklı, soruları sorgulayıcıydı. Şöyle:

-KOBİ’ler ülke kalkınmasına en büyük etkiyi sağlayan kuruluşlardır.

-KOBİ’ler ceviz ağacı gibidir. Ceviz ağacını sular, besler, büyütürseniz 7 yıl sonra ürün alırsınız. 10 yıl sonra da en verimli halini alır…

-Anadolu aslanları, kaplanları diyorlar ya, değil, KOBİ’ler kaplumbağa gibidir! Koşullara göre tavır takınır. Ortam düzgünse ağır ama emin adımlarla hedefine doğru yürür. Bir tehlike sezdiği zaman kabuğuna çekilip ortalığın düzelmesini bekler. KOBİ’ler de öyledir…

-Büyümek istemiyorum! Çünkü büyümek için gerekenleri yaptığımda, çalışan sayımı 50 ve üzerine çıkardığımda başıma bir yığın iş açılıyor… Devlet bana ‘büyüme’ diyor!

-Burada anlatılanları bilmez isek KOBİ’ler olarak sıkıntı yaşarız.

-Anlatılanları dinleyince firmamı bağımsız denetçiye denetlettirsem mi diye bir soru işareti oluştu kafamda. Belki o zaman büyüme konusunda daha iyi bir karar verebilirim.

CEVAP BEKLEYEN SORULAR VARDI

İÇASİFED Genel Başkanı Mehmet Akyürek, değerlendirmelerinin yanı sıra bazı soruları da gündeme getirdi. İşte onlardan bazıları:

-KOBİ’ler bağımsız denetim konusunda eğitilmeli, bilgilendirilmeli. ATO, ASO gibi kuruluşlar bu işi ücretsiz olarak yapar, bizi eğitir mi?

-Belge düzenine neden geçmiyoruz? Neden tüm harcamalarımı gider olarak gösteremiyorum?

-Sistem bana neden büyüme diyor?

-Bağımsız denetim yaptırırsam Maliye korkusundan kurtulabilir miyim?

-Yabancı bağımsız denetçiler, faaliyetleri ya da ortaklıklar konusunda şartlar öne sürüyor mu?

-Hızlı ve sağlıklı denetim yapıyorlar mı? Bunları kim denetliyor?

-Yabancıların hazırladığı raporlara güvenelim mi?

-Bilançodaki çok kârlılık hangi sonuçlara yol açıyor?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.